Milliyet Gazetesi'nin sorularını cevaplandıran Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk,  “Eğer risk varsa kapatırız, yoksa açarız. Her senaryoya karşı hazırlık yapıyoruz” dedi.

Salgın döneminde hangi sorunlarla karşılaştınız?

Yüzyılda bir denk gelebilecek bir hadise karşısında eğitimde alternatifler üreterek her bir evladımıza ulaşmak çabasındayız. Milli Eğitim Bakanlığı adına bir sene zorlu ama çok öğretici ve verimli geçti. Okullar genel olarak kapalı olsa da okul öncesi eğitim kurumlarını, ilkokulları ve köy okullarını elimizden geldiğince açık tutmaya çalıştık. Ayrıca dünyada olduğu gibi bizde de uzaktan eğitime bazı erişim sınırlılıkları yaşandı. Biz erişim sınırlılıkları olan çocuklarımızı hane hane biliyoruz. Onların cihaz ve internet ihtiyaçlarını da karşılıyoruz. Bunların tamamının takibini de her ay düzenli olarak bağımsız bir araştırma şirketine yaptırdığımız saha araştırması neticesinde yapıyoruz.

Çözüm için neler yapıldı?

EBA’da bugün eş zamanlı kullanıcı sayısı 1 milyon seviyesine yaklaştı. Şu an; günlük toplam 500 bin şubede, 3 milyon saat canlı ders işlenebiliyor. Bugüne kadar 225 milyon 79 bin 143 saat canlı ders yapıldı. 15 bin 221 EBA Destek Noktası ve 191 EBA Mobil Destek Aracı oluşturuldu. Aylık 25 GB internet kotasına sahip 700 binden fazla tablet bilgisayar setinin öğrencilerimize dağıtımı tamamlandı. Alanında uzman 112 farklı branşta yaklaşık 1000 gönüllü öğretmen görev aldı. EBA kanallarında 15 bin 277 saat yayın yapıldı. Eğlenceli ve keyifli vakit geçirmelerine katkı sağlayacak 1020 ders dışı etkinlik ve TBA videosu hazırlandı. 16 Nisan 2021’e kadar EBA 20 milyar 863 milyon 904 bin 219 kez ziyaret edildi.

Çocuklar eksik kalır mı?

Bizim eksikliği en çok hissettiğimiz yer köy okulları ve sınav grupları oldu. Biz bunları hep açık tuttuk. Sınav grupları yüz yüze kurslara da gidebildi. Mobil uygulama istiyorum diyen için de mobil uygulama var. Telefonda soru sormak istiyorum, o da var. Bana soru paketi verin, o da var. Televizyon izlemek istiyorum, o var. Youtuberdan dinlemek istiyorum, o da var. Randevu bile almanın zor olduğu Türkiye’nin alanında en başarılı hocalarından rica ettik, ders anlatımlarıyla video kütüphanesi oluşturduk. İsterse ondan dinleyebilir. Öğrenci 5 ayrı noktadan ders alabiliyor. Şimdi eskiden olmadığı kadar çok kaynak var.

Sınavların olup olmaması ve okulların açılıp kapatılmasına yönelik tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çocukların ve ülkenin geleceğini düşünerek karar almamız gerekiyor. Bizi sevsinler diye ya da sosyal medyadaki taleplere göre karar almak doğru görünmüyor. Bir çocuk eğer bir sene çalışmazsa hayatı boyunca çalışma alışkanlıkları, ödev yapma disiplini, azimli ve kararlı devam etme arzusu bütün bunlarda zayıflama olur. Sonra toparlayamazlar. Bunlar tam kişiliğin olgunlaştığı ve netleştiği, hayat boyu oluşmuş kullanılacak alışkanlıkların ortaya çıktığı dönemdir. Bu yüzden liselerde tamam 6 sınav olmasın ama 1-2 tane olsun istiyoruz. Koşulları dikkate alarak sınav tarihlerini de erteliyoruz. İnatla ısrarla devam etmiyoruz. Bazen okulları ‘kap-açıyorsunuz’ diye espriler yapıyorlar. Eğer risk varsa kapatırız. Yoksa açarız. Bunu niye söylüyorum? Arkadaşlarımızla hep buna karar veriyoruz. Biz ‘fırsat varken kullanalım risk varken de geri çekilelim’ diyoruz. Prensip olarak böyle hareket ediyoruz. En çok okul kapatan ülkelerde 4. sıradayız, çünkü adımlarımızı tedbirli atıyoruz. Okullar açık diye şikâyet edildiğinde daha ne kadar kapatmamız gerekiyor. Dünyada dördüncüyüz. Bu yüzden de dengeye ihtiyacımız var. Önümüzdeki dönemde de dengeli politikaları devam ettireceğiz.

Yüz yüze olan sınavlar ertelenecek mi?

Salgının seyrinde yeniden yaşanan artış nedeniyle sınavları erteleme kararı aldık. Okullarda yüz yüze eğitim yapan 8 ve 12. sınıf öğrencileri için sınavlar da yine okulda yüz yüze yapılacak. Diğer sınıf düzeylerinde sınavların ise 3 Mayıs sonrasında okulda yapılmasını uygun bulduk. 3 Mayıs’taki sınavlarla ilgili tümüyle bakış açımız şu; eğer sağlık koşulları açısından ‘sınavların ertelenmesi gerekir bir şekilde yeniden bir tanzime ihtiyaç var’ denirse inanın; hiç tereddüt etmeyiz, derhal yaparız. Bizim hiçbir şekilde bir ısrarımız olmaz. Çünkü çocuklarımız, velilerimiz, öğretmenlerimizin sağlığı her şeyden önce geliyor.

Öğretmen-öğrenci-veli ilişkisi ne durumda?

Kimseyi yalnız ve çaresiz bırakmadık. Sürekli kaynak kitaplar verildi. Hiçbir zaman öğretmenler velilerle bu kadar etkileşime girmediler. Yılda iki kere veli toplantısı olurdu. Ama burada hemen her hafta sanal görüşmeler oldu. Okul-aile iş birliğinin güçlü olduğu bir dönem oldu. 10 sene uğraşsak bu dijital becerileri öğretmenlere bu şekilde kazandıramazdık. Ama salgın zorladığı için hangi yaşta olursa olsun herkes inanılmaz bir beceri sahibi oldu. Bu beni mutlu ediyor. Belki de öğretmen eğitiminin tarihinde çok önemli bir dönem.

Salgın sonrasına yönelik öğrencilerin motivasyon eksikliğini gidermek için özel çalışmalarınız var mı?

Salgın sürecinde sahada öğretmenlerimizle ve ailelerimizle görüşmeler yapıp onların gelişmelerle ilgili geri bildirimlerini sık sık alıyorum. Sağlıkla ilgili durum değiştiğinde ‘acaba eğitimin ihtiyacı nasıl giderilir?’ bunun cevaplarıyla meşgulüz. Gelecek seneye ilişkin olarak her senaryoya ilişkin hazırlıkları şu an yapıyoruz. Salgın sonrasına yönelik özel bir çalışma yapıyoruz. Velilere rehber kitaplık veriliyor, bilgi kütüphanesi hazırlanıyor. Bunlar izlendiğinde rahatlık oluşacak sosyal ve duygusal becerilerin geliştirilmesi için. Üst ve alt gelir grubunda nasıl bir değişim var? Hangi yaştaki çocukların ne tür sorunları var? Kendi başına iş yapabilme becerisi hangi gruplarda nasıl seyrediyor? Ön çalışmalar şunu gösteriyor. Alt gelir gruplarının kendi başına iş yapabilme becerisi daha yüksek çıkıyor. Yani kendi işlerini kendileri görmeye daha çok alışmışlar. Üst gelir gruplarında otonomi daha zayıf görünüyor. Hangi grubun neye ihtiyacı var? Yaş ve bölge gibi özelleştirilmiş çalışmalar yapılıyor.

Millliyet