Türkiye’de yaşanan kuraklık nedeniyle barajlardaki su seviyeleri ciddi bir derecede azaldı. Sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği, yağışın ise geçen yıllara göre istenilen düzeyde yağmaması kuraklık tehlikesini beraberinde getirdi.

Buğday, mercimek ve arpa gibi ürünlerin verim düzeyini etkileyen en önemli unsurlardan bir tanesi de yağmur olarak biliniyor. Yeterli miktarda yağış alamayan Gaziantep bölgesindeki üreticiler, umutlarını mayıs ayı içerisindeki yağışlara bağladı.

 

Gaziantep ve çevre illerde arazilere ekilen ürünlerde olumsuz bir etki görülmese de buğday, arpa ve mercimek üreticisi, süt olum dönemindeki ürünün ciddi bir verim kaybı yaşamaması için umudunu bahar yağmurlarına bağladı.

Yetersiz ilkbahar yağmurları sebebiyle Gaziantep’te özellikle kıraç bölgelerdeki hububat ürünlerinde verim düşüklüğünden endişe edilirken ziraat mühendisleri ise süt olum döneminde olan buğday ve arpanın bahar yağmurlarına ihtiyacı olduğuna dikkat çekti.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler ve Gıda Daire Başkanı Ziraat Mühendisi Kenan Seçkin, beklenen mevsimsel yağışların düşmemesi nedeniyle hububat ekili arazilerde ekinlerin son yağışlarla birlikte çürüme riskinden kurtulduğunu belirtti.

Türkiye’de yaşanan kuraklık nedeniyle barajlardaki su seviyelerinin ciddi derecede azaldığını ancak şu anda ekilen ürünlerde olumsuz bir etki görülmediğine dikkat çeken Seçkin, ilkbahar yağmurlarının bu yıl geciktiğini söyledi.

Yağmurun verimliliği ciddi oranda etkileyebileceğini ifade eden Seçkin, nisan yağmurlarının çiftçinin kuraklık endişesini ortadan kaldırsa da hububat ürünlerinin bahar yağmurlarına ihtiyacı olduğunu ifade etti.

“Toprağın ve bitkinin suya ihtiyacı var”

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin hububatın yanında bakliyatında gen kaynağı olduğunu ifade eden Seçkin, “Bölgemizde geçmiş yıllara göre yağış miktarının mevsim ortalamanın altında da olsa bu yıl yağışlarımız gerçekten tam bitkinin ihtiyacı olduğu dönemlerde yağdı. Şu anda da başaklar bayrak yapraklarda kimisi çıkmış kimisi çıkma aşamasında ve önümüzde haftalarda süt olum dönemine girecek. Hububat ve bakliyattan ekonomik verim almak istiyorsak süt olum döneminde de toprağın ve bitkinin suya ihtiyacı var.” dedi.

“Son yağışları almazsak bir endişe var”

Hububat ve bakliyatın son bir yağmura ihtiyacının olduğuna dikkat çeken Seçkin, “Ürünün bol ve daha bereketli olması için son bir yağışa daha ihtiyacımız var ve süt olum döneminde yağmurun yağmasını isteriz. Ama baktığımızda 10 günlük süreçte çok yağış göz gözükmüyor. Yüzde 5-15 civarında inşallah bu bölgelerde yağış olursa hububat ve bakliyatta herhangi bir sıkıntı yaşamayacağız gibi gözüküyor. Ama bu son yağışları almazsak bir endişe var. Mutlak surette süt olum döneminde yağışa ihtiyacımız olacak. Süt olum döneminde yağış olursa ekonomik verimin eşiğinde bir verim alırız. Şu anda bayrak yapraktan çıkan başakların üzerindeki dane sayısının saydığımız zaman dane sayıları zaten oluşumu tamamlanmış, süt olum döneminde danelerin dolgun olmasını isteriz. Dolgun olması için de süt olum döneminde mutlak surette yağışı ihtiyacımız var.” şeklinde konuştu.

Bahar yağmurlarının yağması halinde Gaziantep’in kuraklıktan çok etkilenmeyeceğini belirten Seçkin, yağışların olmaması halinde ise hububat ve bakliyat rekoltesinin bayağı düşük olacağına dikkat çekti.

“Gaziantep'te sulu tarım dışında kalan arazi yüzde 30'un üzerinde değil”

Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Gaziantep’te 2004 yılından bu yana çok kuraklık yaşandığını hatırlatan Seçkin, “Bu kuraklıktan canı yanan çiftçilerimiz artık sulu tarıma çareler aradı. Her yer köstebek yuvası gibi oldu. Yer altında su aranmaya başlandı. Suyu bulanlar sulu tarıma geçti, bulmayanlar kuraklıktan etkilendiğimizden dolayı çok yıllık ve kuraklığa dayalı Antep fıstığına yöneldiler. Şu anda bazı bölgeler hariç Gaziantep'te sulu tarım dışında kalan arazi yüzde 30'un üzerinde değil ve yüzde 30'un altındadır. Çünkü her tarafta artık sulu tarım yapılıyor. Özellikle barajların faaliyete girmesiyle birlikte belki tam olarak barajlardan yararlanamıyoruz ama özellikle de son günlerde Gaziantep Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi ortak çalışmasıyla birlikte Belkıs Barajı'na ‘Ges Projesi’ ile o bölgenin enerji maliyetinin düşürülmesiyle o bölgenin tamamının sulanmasına vesile olacak diye düşünüyoruz.” diye konuştu.

“Mutlaka sulu tarıma geçmemiz lazım”

Bilim adamlarının, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde son 50 yıl içerisinde bir çölleşmenin ve kuraklığın yaşanacağına dikkat çektiklerini anımsatan Seçkin, “Zaten 2004'ten bugüne baktığımız zaman biz dört tane büyük kuraklık yaşadık ve gün geçtikçe bu kuraklık riskini her yıl hissediyoruz. Belki bu yıl mevsim ortalamalarının altında yağmur yağdı, kuraklık riskini azalttı ve son bir süt olum döneminde yağmurun yağmasını istiyoruz. Fakat bu yıl yağış ortalaması mevsim normallerinin altında. şu anda zaten Tarım ve Orman Bakanlığı bu konuda gerçekten ciddi teşviklerle destek veriyor. Tüm çiftçilerimize yüzde 50 basınçlı sulama sistemleri desteği veriyor. Zaten su ve kuru tarım arasında, kuraklık yaşamasak bile yüzde 30-40 verim artışı var. Sulu şartlarda Gaziantep'in ortalama verimi 400 kilogram, kuru şartlarda 350 kilogram ve arada bu derece bir fark var. Zaten giriş maliyetleri enerji hariç aşağı yukarı aynı maliyetlerdir. Mutlaka sulu tarıma geçmemiz lazım. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde zaten bilim adamları açıklıyor, 50 yıl içerinde bir çölleşme, kuraklaşma var. İnşallah yaşamayız, tedbirlerimizi alırız ama bu riski ortadan kaldırmak için mutlaka sulu tarıma geçmemiz gerekir diye düşünüyoruz.” dedi. (İLKHA)