DIŞ HABERLER SERVİSİ – Tüm dünyanın gözleri önünde yaşlı-genç, kadın-çocuk ayırmaksızın Filistin halkına olan insanlık dışı saldırılarına hız veren siyonist işgalci, bir taraftan sudan bahanelerle Filistinlileri tutuklamakta diğer taraftan da uluslararası sözleşmelerle hakları koruma altına alınan esirlere yönelik her türlü gayrimeşru politikayı uygulayarak Filistin’de insanlık suçu işlemektedir.

“SİYONİST İŞGALCİ BAŞKALARININ HAK VE HUKUKLARINI ÇİĞNEYEREK KURULMUŞ BİR ÇETE VE İŞGAL REJİMİDİR”

Filistinli gazeteci Muin Naim Gazetemize verdiği özel röportajda siyonist işgal rejiminin işlemiş olduğu suçları değerlendirirken “Siyonist işgalcilerin işlediği suçlar bir yana siyonistlerin Filistin’deki varlığı dahi uluslararası hukuka aykırı işlenmiş bir insanlık suçudur.  Çünkü siyonist işgalcilerin Filistin’deki varlığı başkalarının hak ve hukuklarını çiğneyerek kurulmuş bir çete ve işgal rejimidir” dedi.

“SİYONİST İŞGALCİ FİLİSTİNLİLERE HAYAT HAKKI TANIMIYOR”

Siyonist işgal rejiminin Filistinlilere ne insani ne de dini haklarını ne de hayat haklarını tanımadığını belirten Muin Naim “Özellikle son dönemlerde uluslararası camia tarafından da işgal edilmiş toprak olarak kabul edilen batı Şeria ve Gazze’de sürekli olarak insani suç işlenmektedir. Son 10 yıl içerisinde Batı Şeria’da binlerce dönüm arazi işgalci sivil siyonistler tarafından el konulmuş ve üzerinde Filistinlilerin hakkı bulunan topraklar üzerinde işgal şehir ve mahalleleri kurulmuştur. Öte yandan Mescid-i Aksa’ya UNESCO’nun yaptığı resmi açıklamada Mescid-i Aksa’nın Müslümanlara ait olduğunu ve Yahudilerin Mescid-i Aksa üzerinde hiçbir hakka sahip olmadıkları şeklinde 2 defa açıklamada bulunmasına rağmen, sadece dün ve önceki gün 500’e yakın Siyonist işgalci Mescid-i Aksa’ya saldırmıştır. Ve buna benzer hadiseler her gün tekrarlanmaktadır” diyerek yaşanan zulmü dile getirdi.

SON BİR AYDA 41’İ ÇOCUK 10’U KADIN 410 FİLİSTİNLİ TUTUKLANDI

Filistinli gazeteci Muin Naim siyonistlerin Mescid-i Aksa saldırıları esnasında da farklı bahaneler ile Filistinliler gözaltına aldığını aktardı. Hadsiz işgalcilerin Müslümanların mabedi olan Mescid-i Aksa’nın içerisinde dans ederek şarkı söylediklerini ve hatta videolarda da görüldüğü üzere çocuklarının cami içerisinde tuvaletlerini bile yaptıklarını dile getirerek Müslümanların mukaddesatı ile nasıl alay ettiklerini ifade etti.

Filisin Esir Araştırmaları Merkezi tarafından hazırlanan rapora göre ise, siyonist işgal güçleri geçtiğimiz mart ayında işgal altındaki Batı Şeria ile Kudüs başta olmak üzere farklı bölgelerde gerçekleştirdiği operasyonlarda aralarında 41 çocuk ile 10 kadının da bulunduğu 410 Filistinli vatandaş tutuklandı. 

Raporda ayrıca, işgal güçlerinin, Filistinlilere yönelik sürdürdüğü sistematik gözaltı operasyonlarının işgal altında zor koşullarda yaşam mücadelesi veren Filistin halkının tüm kesimlerine uzandığına dikkat çekildi.

İŞGALCİ SİYONİST FİLİSTİN SEÇİMLERİNİ ETKİLEMEYE ÇALIŞIYOR

Filistin Yönetimi’nin, önümüzdeki aylarda seçimlerin gerçekleştirileceğini duyurması üzerine işgal rejimi, baskın, alıkoyma ve tehditlerle bölgedeki gerginliği had safhaya çıkardı.

Siyonist işgal güçlerinin, her zamanki gibi mart ayında da Filistinliler hakkında baskı, fiziki şiddet, susturma ve tutuklama gibi insanlık dışı hak ihlallerine devam ettiğine işaret edilen raporda, aynı zamanda çok sayıda İslami ve milli liderin yanı sıra milletvekili ve aktivistin hedef alındığı ifade edildi.

Yaklaşan Filistin genel seçimlerinin gidişatını etkilemek amacıyla işgal rejiminin, bazı siyasileri tutukladığı bazısını ise tehdit ettiği belirtilen raporda, işgal askerlerinin, işgal altındaki Batı Şeria'nın el-Halil kentinde Filistinli Milletvekili Hatem Kafişe'yi evine düzenlediği baskınla gözaltına aldığına yer verildi.

Kafişe’yi tutuklamakla yetinmeyen işgalciler, Filistin'in eski Yerel Yönetimler Bakanı İsa el-Ca'beri ve özgürleştirilmiş eski esirlerden Şeyh Mazin en-Netişe’yi de evlerine düzenledikleri baskın sırasında alıkoydu.

FİLİSTİNLİ SİYASİLERİ TEHDİT ETMEYE DEVAM EDİYOR

Geçtiğimiz günlerde işgal rejimi, Hamas’tan bazı yöneticileri ve halihazırda milletvekilliği görevini ifa eden siyasileri, 22 Mayıs'ta yapılacak seçimlere katılmaları veya aday olmaları halinde kendilerini alıkoymakla tehdit etti.

İŞGAL ZİNDANLARINDA 5 BİN FİLİSTİNLİ ESİR VAR

İnsan hakları savunucusu kurumlar, 2021 Ocak ayı itibariyle ırkçı işgal yönetimi zindanlarında aralarında 37’si kadın, 140’ı çocuk ve 450’si idari tutuklu olmak üzere yaklaşık 5 bin Filistinli esir bulunduğuna dikkat çekiyor.

Öte yandan Filistinliler, koronavirüs (Covid-19) salgınının esirler arasında yayılması tehlikesinden dolayı işgal zindanlarındaki hasta, kadın ve çocukların bir an önce serbest bırakılmasını istiyor.

İŞGAL ÇETESİ 1967’DEN BU YANA 1 MİLYON FİLİSTİNLİYİ ESİR ALDI

Filistin’deki resmi verilere göre, Siyonist işgal rejimi 1967'den bu yana yaklaşık 1 milyon Filistinliyi esir aldı. Bunlardan 73'ü işkence, 71'i tıbbi ihmal, 75'i gözaltına alındıktan sonra kasten öldürülme, 7'si hapishanede doğrudan ateş açılma sonucu hayatını kaybetti.

Siyonist işgal güçleri, işgal altındaki Batı Şeria başta olmak üzere Filistin’de İslami faaliyetlerde bulunan ve hukuksuzluğa karşı sesini yükselten Filistinli vatandaşlara karşı sistematik olarak baskın ve tutuklama operasyonları gerçekleştiriyor. 

Genellikle gözaltına alınanlardan bazılarını soruşturmaya tabi tuttuktan sonra serbest bırakıyor, bazılarını da mahkemelere sevk ediyor.

İŞGALİN İTİRAFI!

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’den Batı Şeria, Gazze ve Golan tepelerine ilişkin beklenmeyen bir itiraf geldi. Yapılan açıklamada "İsrail'in 1967 savaşından sonra Batı Şeria, Gazze ve Golan Tepelerini işgal ettiği tarihi bir gerçektir" ifadeleri kullanıldı. Konuyla ilgili gazetemize değerlendirmede bulunan Filistinli gazeteci Muin Naim “Amerika’nın yapmış olduğu bu itiraf önemli bir değişikliktir. En azından Trump’ın sergilemiş olduğu bağnaz zihniyetinden ufak bir adımla dahi olsa onlardan farklı düşündüklerinin bir göstergesidir. Ancak bu itirafın arkasının gelmesi gerekmektedir” dedi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, günlük basın brifinginde, ABD'nin özellikle Batı Şeria'nın statüsüne ilişkin yaklaşımıyla ilgili sorulara yanıt verdi.

ABD'nin 2020 İnsan Hakları Raporu'nun siyonistlerin işgal ettiği topraklara atıfla sorulan bir soruya cevap veren Price, "İsrail'in 1967 savaşından sonra Batı Şeria, Gazze ve Golan Tepelerini işgal ettiği tarihi bir gerçektir. Tam da bu sebeple 2020 İnsan Hakları Raporu'nda Batı Şeria ile ilgili olarak bu ifade kullanıldı. Bu, geçmiş yönetimlerin de ortak bir pozisyonuydu. Batı Şeria'nın işgal altında olduğunu düşünüyor muyuz? Evet." değerlendirmesini yaptı.

Price, Batı Şeria'da işgal durumunun olduğunu düşünen ABD yönetiminin neden "işgal derhal sona ersin" şeklinde bir çağrı yapmadığına yönelik soruya ise, "Bu sebeple iki devletli çözüm gerekiyor." diye yanıt verdi.

Donald Trump yönetimi, önceki yılki insan hakları raporunun bir bölümünde "işgal altındaki" ibaresini kaldırmış, yerine "İsrail, Batı Şeria ve Gazze" ifadesini getirmişti. Biden yönetiminin ilk insan hakları raporunda ise başlıktaki "İsrail, Batı Şeria ve Gazze" ifadesi aynen kullanılmış, ancak metinde Batı Şeria için "işgal altındaki" ibaresi yeniden eklenmişti.

YENİ YERLEŞİM YERLERİ KONUSUNDA İŞGALCİYE UYARI

Öte yandan Price, iki devletli çözüme sekte vuracak herhangi bir adımdan iki tarafın da kaçınması gerektiğini vurguladı.

Price, "Yeni yerleşim yerleri konusunda İsrail, tansiyonu artıracak ve iki devletli çözüme yönelik çabaları sekteye uğratacak tek taraflı adımlar atmaktan kaçınmalıdır." diye konuştu.

Benzer şekilde Filistin tarafının da gerilimi artıracak adımlardan kaçınması gerektiğini dile getiren Price, hangi taraftan olursa olsun negatif adımların iki devletli çözüm çabalarına ciddi zarar verdiğini belirtti.

ABD İTİRAFININ ARKASI GELMELİDİR

Konuyla ilgili gazetemize özel röportajda bulunan Filistinli gazeteci Muin Naim ise “Amerika’nın yapmış olduğu bu itiraf önemli bir değişikliktir. En azından Trump’ın sergilemiş olduğu bağnaz zihniyetinden ufak bir adımla dahi olsa onlardan farklı düşündüklerinin bir göstergesidir. Ancak bu itirafın arkasının gelmesi gerekmektedir. Çünkü bugün bu itirafı yapıp yarın da bu suçu işleyen siyonist işgalciye destek verilirse bu durumda yapılmış olan bu itirafın hiçbir anlamı kalmamış olur.” şeklinde konuştu.