İnönü Üniversitesinde yapımı tamamlanan İlahiyat Cami, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın katılımı ile ibadete açıldı.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, açılışını yaptığı Malatya İnönü Üniversitesi İlahiyat Camii’nde hutbe irad etti. Hutbesinde Erbaş şu ifadelere yer verdi:
Aziz kardeşlerim,
Sizleri açılışını yaptığımız Malatya İnönü Üniversitesinin kampüs camiinden selamlıyorum. Allah’ın selamı, rahmeti, mağfireti, bereketi hepinizin üzerinize olsun.
Aziz kardeşlerim,
Rabbimiz ayet-i kerimede buyuruyor ki, “Ey Habibim de ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Efendimiz alehisselatü vesselam da hadis-i şerifte, “İlim istemek, ilim talep etmek, bütün Müslümanlar üzerine, her Müslüman üzerine farzdır.” İşte, İslam’ın temelleri bu ayetler üzerine ilmin önemini ortaya koyacak şekilde atılmıştır. Biz biliyoruz ki, Kur’an’dan aldığımız ilhamla tarih boyunca bilenlerle bilmeyenler bir olmamıştır. Bilmemek, cehaletin sebebidir. Bilmek, medeniyetin ilim, irfan, bilgi, hikmet, medeniyetin sembol kavramlarıdır ve insanlık tarihi bunun şahididir.
Bütün Peygamberler toplumlarına öncelikle Allah'tan aldıkları mesajı, ilim, irfan, bilgi ve hikmet noktasında toplumlarını donatmak için gönderilmişlerdir. Peygamberlerin mesajlarının ulaşmadığı yerlerde, insanlıktan, ilimden, huzurdan uzak, cehalet her zaman hâkim olmuştur. Hatem'ül Enbiya Muhammed Mustafa aleyhisselatu vesselam Efendimizin bütün Peygamberlerin sonuncusu olarak geldiği dönemdeki Mekke’nin adı, cahiliye döneminin yaşandığı bir beldedir. Getirdiği Kur’an-ı Kerim, Rabbimizin ifadesi ile, “Bu kitap, sana insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için gönderildi.” ayet-i kerimesi, işte bu gerçeği ortaya koymaktadır. Kur'an, cehaleti ortadan kaldırmanın kılavuzudur, rehberidir.
Peygamberler hem Allah'tan aldıkları mesajlarla hem de işte onların son örneği Allah Rasulü Efendimizin sünnet-i seniyyesi ile daima cehaleti ortadan kaldırmak, ilmi, irfanı, bilgiyi, hikmeti yerleştirmek için mücadele etmiştir. İşte o günden bugüne ilim, irfan merkezleri, okullar, mektepler, medreseler, üniversiteler, hep bunun vasıtası olmuştur. Bugün ülkemizde iki yüzün üzerinde üniversitede 8 milyon üniversite öğrencimize bu hakikati öğretmek, bu hakikati her zaman anlatmak ve onların sadece ülkemizi değil, yaşadıkları her yeri, bütün dünyayı aydınlatmaları için hocalarımızla birlikte mücadele etmek zorundayız. Sadece üniversitelerimiz değil, tüm okullarımız; sadece okullarımız değil, camilerimiz, 90 bin camimizle bu hakikati insanlara ulaştırmak, anlatmak zorundayız.
İçinde bulunduğumuz işte bu güzel cami, tabiiki ibadetimizi yapmak için bize hizmet edecek. Ama inşallah mihrabından, minberinden ilim, irfan, bilgi, hikmet anlatılarak buraya gelen nice öğrencilerimiz, hocalarımız bu gerçekle, bu hakikatle ilgili bilgilerini artıracaklar inşallah. Bugün ülkemizin bütün camilerinde nasıl ki cami dersleri yapıldığı gibi işte bu camimizin her köşesi bir mektep, bir suffe olarak hizmet edecek inşallah. Öğrencilerimiz, camimizin altında oluşturulan muazzam kütüphaneden aldıkları kitapları okuyarak gelip burada, bu camimizin şu güzel atmosferinden istifade ederek ilmi müzakereler yapacaklar. Bu şekilde, camilerimiz gerçek hüviyetine kavuşmuş, gerçek rolünü, fonksiyonunu icra etmiş olacak. Her cami bir mekteptir, her cami bir okuldur, bir üniversitedir. Cami ve camia bütünlüğünü bu şekilde ortaya koymuş olmamız, bizim için hamd vesilesidir.
Elhamdülillah diyerek hamdimizi, şükrümüzü Rabbimize ifade etmemizi gerektiriyor bu güzellikleri bize yaşattığı için. İnşallah daha çok çalışarak, “Şükrederseniz artırırım” buyuruyor ya Rabbimiz, çok çalışarak, gayret ederek, ilmimizi geliştirerek, dünya üniversiteleri içerisinde üniversitelerimizi en iyi noktalara getirerek, şükrümüzü göstermemiz gerekiyor. Şükür ifadesi, sadece dil ile olmaz; çalışarak olur, mücadele ederek olur hem fen bilimlerinde hem sosyal bilimlerde hem dini ilimlerde bütün alanlarda en iyi noktalara gelebilmemiz bizim gayretimize bağlıdır, mücadelemize bağlıdır.
Medeniyetimizin temeli ilme, hikmete, bilgiye, irfana dayanıyor. Her vesileyle sözlerinden istifade ettiğimiz Yunus Emre, ki bu sene Yunus Emre Yılı’dır aynı zamanda. Ne diyor, ilimle ilgili pek çok şiirinde ilmin her zaman insanlar tarafından, Müslümanlar tarafından en çok önem verilmesi gereken bir şey olduğunu pek çok beyitinde ortaya koyuyor. Onun için bütün ilim insanlarımızdan, onların gayretlerinden istifade ederek gençlerimize, çocuklarımıza bu hakikati öğretmemiz gerekiyor. Biz ilme sahip çıktığımız zamanlarda, kitaba, kütüphaneye sahip çıktığımız zamanlarda dünyayı aydınlatmışız, en ileri medeniyet olmuşuz, ilimden, kitaptan, kütüphaneden uzak kaldığımız zamanlarda da gerilemişiz. İnşallah geçmişimizden de ders alarak insanlığı aydınlattığımız asırlardaki o güzellikleri bugünlere taşıyarak bugünün gelişmişliğinden de istifade ederek yine hem milletimizi, ülkemizi ve bütün dünyayı aydınlatmaya yine gayret edeceğiz. Cenab-ı Hak bu konuda milletimizin, gençlerimizin yardımcısı olsun. Çocuklarımıza, gençlerimize ilim, irfan, bilgi, hikmet noktasında rehberlik edecek hocalarımızın, akademisyenlerimizin sayısını artırsın inşallah.” (İLKHA)