Açıklamada, 15 Temmuz darbe girişiminin faili FETÖ'den bu yıl da raporda “Gülen hareketi” olarak bahsedilmesinin ABD’nin, Türkiye'nin bu terör örgütüyle haklı mücadelesini halen idrak edemediğini, bu terör örgütüne ilişkin ortaya koyduğu somut delilleri gözardı ettiğini, raporu hazırlarken de yine malum çevrelerin görüşlerine alet olduğunu gösterdiği vurgulandı.
Türkiye'nin Suriye’deki mücadelesine yönelik iddiaların da kabul edilemez olduğunun altı çizilen açıklamada, bu iddiaların, daha önce çeşitli vesilelerle reddedilmesine rağmen tekrarlanmasının izahının bulunmadığı kaydedildi.
Açıklamada, raporda muhtelif hak ihlalleri bağlamında atıfta bulunulan PKK/YPG'nin Suriyelilere yönelik eylemlerine değinilmemesi ve Suriye’nin toprak bütünlüğü aleyhine attığı ayrılıkçı adımlarına yer verilmemesinin ise dikkat çekici olduğuna işaret edilerek "Raporda, PKK bağlamında bu örgütün terörist kimliğini gözardı eden ve terörle iltisaklı çevrelerin söylemlerine destek mahiyetindeki iddialara yer verilmesi de keza kabul edilemezdir." ifadesi kullanıldı.
Türkiye'nin, insan haklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik iradesinin tam olduğunun altı çizilen açıklamada, iki yıl önce açıklanan Yargı Reformu Stratejisi’nin ardından ahiren kamuoyuyla paylaşılan İnsan Hakları Eylem Planı'nın, bu iradenin somut göstergesi olduğu kaydedildi.
Türkiye'nin, demokrasi ve hukukun üstünlüğü temelinde, kendi vatandaşlarına ilaveten, ev sahipliği yaptığı milyonlarca kişinin haklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalarını kesintisiz sürdüreceği belirtilen açıklamada, "Bu çerçevede hazırlanan Türkiye İnsan Hakları Raporu'nun, bu yıl da kaynağı belirsiz iddialar temelinde, objektiflikten uzak bir şekilde kaleme alındığı ve ülkemize yönelik asılsız iddialar ve önyargılı yorumlar içerdiği görülmektedir." denildi.