"Rahmân'ın has kulları: yeryüzünde mütevazı bir şekilde yürürler; câhiller kendilerine laf attığında ise, "Selâmetle!" der geçerler. Geceyi Rablerine secde ederek ve O'nun huzurunda kıyama durarak geçirirler. Ve: "Ey Rabbimiz! Bizi Cehennem azabından uzaklaştır, çünkü onun azabı bitmez tükenmez bir azaptır!" derler. Ne kötü bir durak, ne kötü bir konaktır o Cehennem!"  

(Furkân Sûresi, 63-66)

Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve şöyle dedi:

Ey Allah’ın elçisi! Hangi sadakanın sevabı daha büyüktür? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurdu:

“Güçlü-kuvvetliyken, sıhhatin yerindeyken, cimriliğin üzerinde, fakir düşmekten endişe etmekteyken, daha büyük zengin olmayı düşlerken verdiğin sadakanın sevabı daha büyüktür. (Bu işi) can boğaza gelip de “falana şu kadar”, “filana bu kadar” demeye bırakma. Zaten o mal vârislerden şunun veya bunun olmuştur.”

(Buhârî, Zekât 11, Vasâyâ 17; Müslim, Zekât 92.)

“Öyle bir zaman gelecek ki iyiliği emretmeyen, kötülükten menetmeyen kimseleri içinizde en hayırlı kişiler olarak göreceksiniz.”Size hastalığınızı ve ilacınızı söyleyeyim mi? Hastalığınız, dũnya sevgisi; ilacınız ise Allah'ı zikretmektir."

(Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh)