Uluslararası Doğu Türkistan STK'ları Birliği, Çin'in Doğu Türkistan halkına karşı uygulamakta olduğu soykırıma "Dur" demek ve Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin Türkiye ziyaretine ilişkin yapılan basın açıklaması sonrası söz alan akademisyen ve uzmanlar Komünist Çin’in zulümlerine son vermesi gerektiğini aktardılar.
Basın açıklaması sonrası bir otelin konferans salonunda düzenlenen “Devam Eden Soykırım” konulu etkinliğin moderatörlüğünü Dr. Şevket Nasır yaptı.
Erkin Ekrem
“Özgürlüğümüzü alanlara karşı çıkmak bizim tabi hakkımızdır”
Programda bir konuşma yapan Dünya Uygur Kurultayı Başkan Yardımcısı Dr. Erkin Ekrem, “Türkiye insan hakları evrensel değerler üzerinden Çin’e karşı eleştirmeleri yapabilirdi. Çünkü Çin bugüne kadar evrensel değerleri kabul etmemiş kendi değerlerini ortaya koymaya çalışıyor. Bugün dünyada 3’te 2 devletin kabul ettiği insan haklarını kendi insan haklarını ortaya koymaya çalışıyor. Yaşama ve gelişme hakkı gibi ifadeler kullanıyor. Biliyoruz bu dünyada bizleri yaratan Allah’tır. Özgürlüğümüzü Allah vermiştir. Biz dünyaya geldikten sonra özgürlüğümüzü elimizden almışlar. Tabi ki buna karşı çıkmak bizim tabi hakkımızdır. Birde değerler üzerinden Çin’in uygulamalarına karşı çıkmak insani ve dini görevimizdir.” ifadelerini kullandı.
Nurettin İzbasar
“Çin’in yaptığı soykırım Doğu Türkistan ve dünyanın insanlık meselesi haline gelmiş durumdadır”
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin Türkiye ziyareti üzerine toplandıklarını aktaran Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği Nurettin İzbasar, “Doğu Türkistan’daki meseleleri Wang Yi genel söylemleri üzerine geliştirdiği yalanlar üzerinden anlatmak istiyoruz. Wang Yi’nin bütün konuşmalarını verdiği röportajları derledik. Genel olarak Çin ve Çinlilerin söylemine dönüşmüş 9 tane genel yalanı var. Bir tane de gerçeği var.” dedi.
Wang Yi hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra İzbasar, “Birinci yalanı ‘Doğu Türkistan meselesi Çin’in iç meselesidir’ diyor. Bunu sadece Wang Yi demiyor bunu tüm Çinlilerde diyor. Bu en büyük yalandır o yüzden birinci sıraya koydum. Yalan olmasının nedeni ise Çin 1949 senesinde Doğu Türkistan işgal edilmiştir. Çin tüm maddelerini ihlal ederek soykırım yapıyor. Soykırım hiçbir zaman bir ülkenin iç meselesi olamaz. Bu insanlık meselesidir Wang Yi burada ülkeleri yaptığı soykırım üzerinden Çin’in iç meselesidir diyerek kandırmaya çalışıyor. Bu mesele Çin’in meselesi asla değil Doğu Türkistan ve dünyanın insanlık meselesi haline gelmiş durumdadır.”
“Doğu Türkistanlı Müslümanların hiçbir hukuki hakkı yoktur”
Konuşmasının devamında İzbasar, şunları söyledi:
“Wang Yi toplama kampına ‘toplama kampı değil eğitim ve öğretim merkezi’ diyor. 8 milyondan fazla insan zorla mahkeme etmeden toplama kampına alıyorlar. Dünyaya ‘orası toplama kampı değil eğitim merkezidir’ diyor. Madem eğitim merkezi profesörler, aydınlar, sanatkârlar, zengin iş adamları, yurt dışında eğitim görenler, din adamları ve kanaat önderlerinin orada ne işi var. Wang Yi 4’üncü yalanı ‘4 yıldır şiddet olayı yok’ diyor. Çin son 4 yıldır keyfi tutuklama, mahkemesiz yargılama, organların çalınması, ailelerin parçalanması, keyfi idam, mal varlığına el koyma ve yurt dışına çıkış yasağı suçlarını işlemektedir. Bu suçları işleyerek Doğu Türkistanlılar üzerine en büyük şiddeti uygulamaktadır. 5’nci yalan ‘İnsanlar devlet işlerine eşit şekilde katılabilir, kendi bölgelerinin ve milletlerinin işlerini özerk bir şekilde yönetir.’ Bu söylenenler yalan Doğu Türkistanlı Müslümanların hiçbir hukuki hakkı yoktur. 6’nci yalan ‘inanç özgürlüğü vardır’ diyor. Bu yalan çok gülünç. Doğu Türkistan’da hiçbir zaman inanç özgürlüğü olmadı. Doğu Türkistan’da namaz oruç ve her türlü ibadet İslam’a ait ne yapılırsa yapılsın toplama kampına alınır. 7’nci yalan ’28 bin cami var’ bu da yalanın kralıdır. Çinliler farklı yerlerde farklı cami sayılarını söylemektedirler. Doğu Türkistan bin yıllık İslam toprağıdır. 1949 tarihinde Çinliler Doğu Türkistan’ı işgal ettiği zaman toplam 29 bin 500 cami vardır. 1978 yılında cami sayısı 2 bin 930’a düşüyor. 2013 senesinde camileri sayısı 24 bin 300’e çıkıyor. Bütün camileri Doğu Türkistanlılar kendi aralarında para toplayarak kendileri yaptırdı. Çinliler 16 binden fazla cami yıktılar. 8’nci yalan ‘zorla çalıştırma yoktur’ deniliyor. Doğu Türkistan’da 2017’nden 2019’a kadar milyonlarca insanı Çin’in iş bölgesine götürdüler. 9’ncu yalanı da ‘Doğu Türkistan’ın kapısı her zaman dış ülkelere açık’ diyor. Her kes biliyor Doğu Türkistan kapıları 4 yıldır kapalıdır.”
"İslam İş Birliği Teşkilatı ya adını değiştirmeli ya da kendisini lav etmelidir"
Wang Yi’nin bu yalanlarıyla birlikte bir tane gerçeği de söylediğini belirten İzbasar, "Çin’in Uygurlulara yönelik politikalarını 50 ülke desteklemiştir. Bu ülkelerden 30’a yakın ülke İslam İş Birliği Teşkilatı’nın üyesidir.’ diyor. Doğru Wang Yi burada haklı biz ülkeleri bir bir saydık. 25’ten fazla İslam İş Birliği Teşkilatı üyesi ülke var. Çin’in Doğu Türkistan’ın toplama kampı politikasını destekleyen 30’a yakın ülke İslam İş Birliği Teşkilatı’nın üyesidir. Buradan söylüyorum İslam İş Birliği Teşkilatı ya adını değiştirmeli ya da kendisini lav etmelidir." ifadelerini kullandı.
Alimcan İnayet
"Müslüman toplumu kasti ve sistematik bir şekilde imha edilmek istenmektedir"
Uygur Akademisi Genel Başkan Prof. Dr. Alimcan İnayet, "Burada toplanmamızın sebebi Doğu Türkistan’da insanlık suçu işlenirken soykırım yapılırken bu suçu işleyen Çin devletinin temsilcisi Wang Yi’nin Ankara’ya ziyarete gelmiş olmasıdır. Ayrıca TBMM gündeminde bulunan Türkiye ile Çin arasında suçluların iade anlaşmasının Wang Yi’nin imzasını taşıyor olması da bu ziyareti son derece manidar kılmaktadır. Uygur Akademisyeni olarak Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin Türkiye ziyaretini protesto ediyoruz. Yaşadığımız 21 yüzyılda modern çağda Doğu Türkistan’da Çin yönetimi tarafından insanlık suçu işlenmekte. Müslüman toplumu kasti ve sistematik bir şekilde imha edilmek istenmektedir. Çin Komünist Rejimi 2017’den beri milyonlarca Doğu Türkistanlı sözde mesleki eğitim merkezleri diye adlandırdıkları toplama kamplarında zorla tutmakta normal ve doğal yaşam koşullarından mahrum bırakmaktadır." dedi.
Ömer Kul
"Çin tarihinin en zor dönemini yaşıyor"
Son 20 yılını Doğu Türkistan ve Çin üzerinde çalışmalar yaptığını belirten İsa Yusuf Alptekin Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ömer Kul, "Çin tarihinin en zor dönemini yaşıyor. Bu en zor dönemini yaşayan Çin buna inanmamış olsaydı muhtemelen Dışişleri Bakanını ekibiyle beraber dünya seyahatine çıkarmazdı. Bunu şunun için önemsiyorum yapılacak olan görüşmelerde Çin’in bu sıkışmışlığının içerisine düşmüş olduğu durumun hem siyasal hem ekonomik hem de uluslararası teşkilat ve ilişkiler alanlarında sıkışmışlığını iyi değerlendirmesi gerekir." diye konuştu. (İLKHA)