2003 yılının mart ayından bu yana 3 çocuğuyla kaybolan ve kısa süre sonra ABD zindanlarında olduğu haberine ulaşılan bilim Kadını Afiye Sıddıki'nin kız kardeşi Fevziye Sıddıki, ablasının durumunu anlatmak için bir dizi ziyaret gerçekleştirmek için Türkiye'ye geldi.

HÜDA PAR İstanbul İl Başkanlığının misafiri olan ve İl Kadın kolları Başkanı Münevver Aktaş'ın sürekli olarak eşlik ettiği Fevziye Sıddıki, şimdiye kadar çok sayıda basın kuruluşuyla görüşmeler gerçekleştirerek ablasının durumu hakkında bilgi paylaştı.

Fevziye Sıddıki, ablasının 18 yıl önce nasıl alıkonulduğu, şimdiye kadar haberdar olabildikleri kadar yaşadıkları sıkıntılar ve son durumu hakkında İLKHA muhabirine konuştu.

 

2016 yılında Pakistan büyükelçiliğine ablasının durumu ile ilgili başvuruda bulunduklarını söyleyen Fevziye Sıddıki, büyükelçilik yetkililerinin ablası ile görüştüklerini ancak Afiye'nin hiçbir yardımda bulunmadığını kaydettiklerini ifade etti.

Ablasının 2015 yılına kadar akli dengesinin yerine olduğunu belirten Sıddıki, telefon görüşmesi yaptıkları zamanlarda sordukları soruların aksine şiirler ve naatlar okuduğunu, bunun da akli dengesinin yerinde olmadığının göstergesi olduğunu kaydetti.

Münevver Aktaş (solda)-Fevziye Sıddıki (sağda)

Afiye Sıddıki'nin hapishane şartlarından şikâyet etmesi halinde hapishane yönetimi tarafından işkence edilmek, çocuklarının öldürülmesi ve akrabalarına zarar verilmesi gibi tehditlere maruz kaldığını vurgulayan Sıddıki, bu sebeple ablasının son dönemde artık yaşadıklarından şikâyet etmemeye başladığını ifade etti.

"Müslümanlar, ümmetin bu kızı için birleşmiş olsalardı Afiyet hapse atılmaz ve tüm dünyada alay konusu olmazdı"

Sıddıki, "Afiye Sıddıki 11 Eylül 2001 yılında artık gözden düşmüş olan 'Terör Savaşı'nın kurbanı oldu. 2003 yılının mart ayında, kendisi, 6 aylık bebeği, 3 buçuk ve 6 yaşındaki çocukları ile birlikte Karaçi sokaklarında kayboldu. Gizlice hapishaneye götürüldü. Daha sonra 650 numaralı gri hanım olarak bilinen Afiyet Sıddıki ortaya çıktı. 6 aylık olan en küçük çocuğundan hâlâ bir haber yok. Müslümanlar, ümmetin bu kızı için birleşmiş olsalardı Afiyet hapse atılmaz ve tüm dünyada rezil olup alay konusu olmazdı. Çünkü zulüm kimden gelirse gelsin zulümdür. Abdullah veya Richard Berman fark etmez, adaletsizlik zulüm kimden gelirse gelsin zulümdür." dedi.

"Dünyada sıkıntı içindeki bir kız kardeşin onurunu kurtaracak Müslüman kalmadı mı?"

Ablasının Kur'an-ı Kerim okumayı bırakması için şiddete maruz kaldığını söyleyen Sıddıki, "Hapishaneden çıkanlardan bazıları hapishane görevlilerinin 'Afiye ile Allah'ınız nerede?' diye alay ederken bir kafeste kilitli halde ağlarken gördüklerini iddia ediyorlar. Behram'daki korkunç işkence, Bagram'ın gri hanımı olarak da bilinen 650 mahkûmun çığlıklarını duyan tanıklara göre dünya çapında iyi biliniyor. Dünyada sıkıntı içindeki bir kız kardeşin onurunu kurtaracak Müslüman kalmadı mı?" diye konuştu.

Fevziye Sıddıki

"Kız kardeşleri için birleşip onu kurtarmaları ümmetin izzet ve şerefini arttırır"

Sıddıki, "Bildiğiniz gibi Türkiye ve Pakistan ortak bir mirası paylaşıyor. Benim için bu kişisel bir şey çünkü büyük büyükannem ve büyükbabam bir Türk soyu paylaşıyor ve Hindistan'daki 'Hilafet' hareketi sırasında önemli bir rol oynuyor. Bu hareket Pakistan'ın oluşmasında bir katalizördü ve halkımız her zaman Türkiye ile özel bir bağ hissetti. Bu büyük mirasın farkına vararak ve Türk halklarının adalete bağlılığına inanarak, Afiye'nin uluslararası bir meselesi olarak tek bir kadının değil, ağır zulüm, adaletsizlik ve adaletsizliğin altını çizerek, kendi sesinize katılmanızı alçakgönüllülükle rica ediyorum. Kız kardeşimiz için birleşip başarılı olursak ümmetin haysiyetini ve şerefini yükseltmiş oluruz." şeklinde konuştu.

"Afiyet fiziki olarak çok kötü durumda olmasına rağmen Kur'an-ı kerim okumaya devam ediyor"

Covid-19'dan dolayı hapishanelerin çok riskli olduğunu ve bazı tutukluların serbest bırakıldığını hatırlatan Sıddıki, son olarak şu ifadeleri kullandı:

"O hapishaneden serbest bırakılanlar Afiye'nin durumunun çok kötü olduğunu, korkunç ve berbat şartlar altında bir hayvana yapılmayacak muameleleri maruz kaldığını anlatıyorlar. Özellikle fizyolojik durumu çok kötü. Şu an kolu kırık ve dişleri sökülmüş durumda. Fakat Kur'an-ı Kerim okuması çok iyi durumda. Ara ara bilinç kaybı yasamış olsa da Kur'an-ı Kerim'i çok iyi okuyor." (İLKHA)