HDP'ye açılan kapatma davasına ilişkin görüşlerini paylaşan Erbakan, HDP'nin kapatılmasının, partiye oy veren seçmenin de dolaylı olarak "cezalandırılması ve suçlanması" anlamına geldiğini, bunun da insanların tepkisini çekecek bir durum olduğunu söyledi.
Partinin kapatılmasının Türkiye'nin demokrasi ve yargısının tartışılır hale gelmesine vesile olacağını ve sorunun daha da büyümesine yol açacağını savunan Erbakan, "Yeniden Refah Partisi olarak, partilerin kapatılmasına karşı olduğumuzu, partileri milletin açıp milletin kapatması gerektiğine inandığımızı açık bir şekilde ifade ediyoruz. Eğer bir siyasi hareketle ilgili bir sorun varsa milletimize bu sorun anlatılmalı ve o siyasi hareket siyaset meydanında yenilgiye uğratılmalıdır." diye konuştu.
"HAKSIZLIĞA UĞRAYANIN İDEOLOJİSİNE GÖRE TAVIR TAKINANLARIN ADALET SÖYLEMLERİNİN İÇİ BOŞ"
Avrupa ile Türkiye'deki bazı kesimlerin 1998'de Refah Partisinin (RP) kapatılmasına ve bugün HDP'ye yönelik davaya gösterdikleri tavırlarda büyük çelişkinin bulunduğuna dikkati çeken Erbakan, şöyle devam etti:
"Bugün bir HDP milletvekilinin, vekilliğinin düşürülüp Meclis'ten çıkarılması karşısında en yüksek sesten tepki gösteren bazı çevreler, 1999 yılında Fazilet Partisinin başörtülü milletvekiline 'Bu kadına haddini bildirin.' denilerek genel kurul salonundan dışarıya çıkartılması sırasında alkış tuttular. Bu da son derece iki yüzlü, son derece samimiyetsiz bir tavırdır. Haksızlıksa, adaletsizlikse, insan hakkıysa demokrasiyse başörtülü milletvekiline gelince bunlar geçerli değil ama HDP milletvekiline gelince bunlar geçerli. Bu çevrelerin, haksızlığa uğrayanın partisine, ideolojisine ve işlerine gelip gelmemesine göre tavır takınmaları insan hakları demokrasi, hukuk, adalet noktasındaki söylemlerinin içinin boş olduğunu, samimiyetsiz olduklarını, iki yüzlü olduklarını maalesef açık bir şekilde ortaya koymaktadır."
"DIŞ GÜÇLERİN LABORATUVARLARINDA ÜRETİLMİŞ BİR ZEHİR"
Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilen İstanbul Sözleşmesini "dış güçlerin laboratuvarlarında üretilmiş zehir" olarak niteleyen Erbakan, şunları kaydetti:
"Aile yapımızı, yeni nesillerimizi, ahlaki ve manevi dokumuzu doğrudan doğruya tehdit eden bu sinsi, karanlık, art niyetli sözleşmeden Cumhurbaşkanı kararıyla çıkılması son derece olumlu ve hayırlı bir gelişmedir. İktidarın İstanbul Sözleşmesi yanlışında ısrar etmekten vazgeçmesi, son derece hayırlı bir durumdur. Bu adımla birlikte Türkiye'nin 1985'te imzaladığı CEDAW doğrultusunda çıkarılan 6284 sayılı kanun başta olmak üzere, aile yapımızı tehdit eden diğer kanunların da düzenlenmesi ve ıslah edilmesi son derece önemlidir. Bunları düzenlemeden sadece sözleşmeden çıkmak yeterli olmaz."