Evli çiftleri cezaevi ile birbirinden ayıran 6284 Sayılı Kanun'un derhal gözden geçirilmesi gerektiğini dile getiren Saygılı, erkeğe verilen "evden uzaklaştırma" cezalarının hem boşanmaların artmasına hem de intihar vakalarının yaygınlaşmasına yol açtığına dikkat çekti.

İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesinin ardından uzantılarının da kaldırılması gerektiğinin altını çizen Prof. Saygılı, bunun yerine makul yasaların oluşturulması gerektiğine vurgu yaptı.

 

"İstanbul Sözleşmesi tamamen tuzaklarla dolu bir sözleşmeydi"

Saygılı, "Çok şükür İstanbul Sözleşmesi 20 Mart'ta feshedildi. Çünkü bizim inançlarımıza, adetlerimize, geleneklerimize ve kültürümüze uymayan bir sözleşmeydi. Adı İstanbul Sözleşmesi olsa da tamamen tuzaklarla dolu bir sözleşmeydi. Çok şükür bu sözleşme kalktı. Ama İstanbul Sözleşmesi'nin uzantıları olan bazı yasalar var ve bu yasalar kalkmadan sadece İstanbul Sözleşmesi'nin kalkması tek başına bir şey ifade etmiyor. Bunlardan bir tanesi de 6284 Sayılı Kanun. Bu kanunun girişinde de kayıtlı İstanbul Sözleşmesi temel alınarak oluşturulmuş bir kanun. 300 binin üzerinde erkek, baba, koca, evlat 6 aya varan ölçülerle evden uzaklaştırıldı. Bu mağduriyetlerin giderilmesi ve tekrarlanmaması lazım. Makul yasaların oluşturulması lazım." dedi.

"Bu zulüm devam ederse başımıza daha kötü musibetler gelebilir"

Devletin evlilik cüzdanı verdiği genç çiftlerin "tecavüzcü" olarak cezaevine atılmasının korkunç bir uygulama olarak değerlendiren Saygılı, bu yasayla 8 bin ailenin mağdur edildiğini vurguladı.

Saygılı, "Başka bir konuda erken yaşta evlilik olarak adlandırılan ama aslında böyle olmayan çoğu evliliklerin sonunun cezaevi olması. Geçtiğimiz günlerde Suriyeli bir çiftin çocuğu oluyor ve yolları hastaneye düşüyor. Orada 'erken evlilik' diye bir dava açılıyor ve 20 yıl hapis cezası isteniyor. Hâkim, dava konusu kişilerin Suriyeli olduğu ve kanunlarımıza tabi olmadıkları yönünde görüş belirtmesine rağmen savcı itiraz ederek 20 yıl ceza istiyor. Bunlar korkunç uygulamalar. 8 bin aile bundan dolayı mahkemeye verilmiş durumda.

Devlet çiftlere evlilik cüzdanı vermiş, 2-3 çocuk sahibi olmuşlar ama aradan seneler geçtikten sonra bu kanun yüzünden polis ekipleri kocanın ellerine kelepçe takıp alıp götürüyor. Kadın tek başına perişan oluyor, çocuklar yetim olarak büyümeye başlıyorlar. Ailesine bakmakla yükümlü olan baba ise maalesef tecavüzcü damgası ile cezaevinde. 'Küçük yaşta kız çocuğuna tecavüz etti.' muamelesi görüyor. Kimsenin yüzüne bakamayarak kafası önünde yürüyor cezaevinde. Bunlar korkunç ceza ve mağduriyetlerdir. Bunlar hep İstanbul Sözleşmesi'nden çıkan yasa ve kanunların uzantıları. Bu kanun ve yasaların da İstanbul Sözleşmesi gibi kaldırılması veya düzeltilmesi lazım. Bu zulüm devam ederse başımıza daha kötü musibetler gelebilir." ifadelerini kullandı.

"Yaşanan olumsuzluklara bakan gençler evlilikten uzak duruyor"

Yersiz olan şikayetlerden ve araştırma yapılmadan evden uzaklaştırma uygulamasının boşanmaların önünü açtığını söyleyen Saygılı, oluşan psikoloji sorunların intiharın önünü açtığını ve bu yüzden evliliklerin de azaldığını aktardı.

Saygılı, "Bir defa kadınlar ne derse doğrudur.' ibaresi çok yanlış. Herhangi bir araştırmaya tabi tutmadan emniyet güçleri ailenin içine giriyor. Baba genellikle yersiz olan bir şikâyetten dolayı evden uzaklaştırılıyor. Baba kızına 'Bu elbise ne?' deyince 'Babam bana psikolojik şiddet uyguladı.' diyerek babayı 6 ay evden uzaklaştırıyorlar. Bir insan 6 ay evden uzaklaştırılınca da boşanmalar artıyor. İntiharların önü açılıyor ve aile yıkılıyor maalesef. Gençler bu duruma bakarak evlilikten uzak duruyorlar. Büyük şehirlerde değil ama Anadolu'nun küçük şehirlerinde evden uzaklaştırılan baba mahallesinde başı eğik bir şekilde geziyor. Bu durum psikolojilerini bozuyor. Bunun muhakkak suretle gözden geçirilmesi lazım." diye konuştu.

"Genç yaşta vatanı müdafaa ederek şehid olabilir ama aile kuramaz"

Çanakkale'de küçücük yaşlarda vatanı müdafaa ederek şehid olan ve vatanı muhafaza eden gençlerin şimdilerde ise "aile kuramaz" denilerek cezaevlerine atıldığını dile getiren Saygılı, "Çanakkale'de bu yaştaki kişiler savaşarak vatanı müdafaa ettiler. Orada şehit oldular. Hatta tıp fakültesi öğrencileri cephede olduğu için mezun veremedi. Şimdi aynı yaştaki gençlerimizi, evlenip yuva kurdukları için cezaevine atıyoruz. Bu yanlışın düzeltilmesi lazım. Şimdi aynı yaştaki kişiler bir araya gelerek zina edebiliyorlar ve bu suç sayılmıyor. Ama gençler evlenirse suç sayılıyor. Bu kabul edilemez bir şey." dedi. (İLKHA)