Rapor hakkında bilgi veren Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, okul öncesi din ve ahlak eğitimi alanında bir boşluk olduğunu ve bu alanda yeterli bir içeriğin yer almadığını söyledi. Yalçın, kamuoyuna ayrıca okul öncesi din eğitimi konusunda üç model sunduklarını da duyurdu.

Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM) tarafından hazırlanan “Türkiye’de Okul Öncesi Din ve Ahlak Eğitimi” raporunu, Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın kamuoyuyla paylaştı. Yalçın, konuşmasında okul öncesi eğitimde din ve ahlâk eğitimi alanında bir boşluk olduğunu ifade ederek, okul öncesi eğitim programlarında dinî ve ahlaki gelişime yönelik bir içerik bulunmadığını söyledi. Okul öncesi eğitimine ilişkin öğrenci sayısının giderek arttığını ancak istenilen seviyeye ulaşmadığını kaydeden Yalçın, “Türkiye’de son yıllarda okul öncesi eğitime erişim konusundaki ümit veren gayretlere rağmen bu yaş grubunda okullaşma oranı yüzde 43 civarındadır. Türkiye bu oran ile OECD ülkeleri arasında son sıradadır. Üniversite düzeyi dâhil diğer eğitim kademelerinde nicel açıdan hızlı mesafe alan Türkiye’nin okul öncesi eğitime erişimde de alması gereken ciddi bir mesafe bulunmaktadır” dedi.

İLK ÖNERİ: MEVCUT DERS OKUL ÖNCESİNE UYARLANABİLİR
Açıkladıkları raporun son bölümünde nasıl bir model uygulanması gerektiği konusunda üç öneriyi kamuoyuna sunduklarını kaydeden Yalçın, “Raporumuzda, Türkiye’de okul öncesi din ve ahlak eğitimi politikalarına yönelik üç model önerisi bulunmaktadır. Bu modellerin ilki, ‘Din ve Ahlâk Eğitimi’ modelidir. Bu modelde, uzun yıllardır ilk ve ortaöğretimde uygulanan din kültürü ve ahlâk bilgisi dersi müstakil bir ders olarak okul öncesi eğitimin bir parçası hâline getirilebilir. Böylelikle uzun uygulama deneyimine sahip ve kapsamının neler olduğu hususunda tecrübe kazanılan bu ders okul öncesi çocuğun duygusal ve bilişsel açıdan gelişimine uyarlanarak okul öncesi programa dâhil edilebilir” dedi.

ÜÇÜNCÜ ÖNERİ: PEDAGOJİK OLARAK UYGUN DEĞERLER EĞİTİMİ
Okul öncesi din eğitimi konusunda son modeli ise Yalçın şu sözlerle açıkladı: “Üçüncü model, ‘Değerler Eğitimi’ modelidir. Mevcut okul öncesi eğitim programında ilk ve ortaöğretimle kıyaslandığı takdirde değerler eğitimine özel bir atıfta bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Değerler eğitimi modeli ile okul öncesi programın içerisinde değerler eğitimine ayrı bir alan olarak yer verilmesi önerilmektedir. Böylelikle okul öncesi pedagojisine uygun bir şekilde hangi değerlerin öncelikli olarak eğitim konusu yapılacağı ve değerler gerekçelendirilirken kullanılacak referanslar konusu açıklığa kavuşmuş olacaktır.”

İKİNCİ ÖNERİ: SADECE AHLÂK VEYA SADECE DİN EĞİTİMİ
Yalçın ikinci modelde ise ahlâk ve din eğitimi konusunda yeni bir öneriyi paylaşarak, “İkincisi, ‘Çoğulcu/Tercihli Din ve Ahlâk Eğitimi’ modelidir. Bu model, okul öncesi eğitim kurumlarına iki seçenek sunmaktadır. Bu seçeneğin ilki ‘okul öncesi ahlâk eğitimi’dir. Bu derste çocuklara dinî referansı önceleyen bir ahlâk eğitimi önerilmektedir. İkinci seçenek ise ‘okul öncesi din/İslam eğitimi’ modelidir. Burada İslam dini ve değerleri öğretisinin eğitim konusu yapılması esastır. Şüphesiz soyut dinî konular okul öncesi dönemin gelişim seviyesine uyarlanarak ve/veya daha somut konular bu konuda geliştirilen pedagojik yaklaşımlardan yararlanarak öğretim konusu yapılacaktır” dedi.

Kaynak: Milli Gazete