DOĞRUHABER / Hasan Işık

İstanbul Ticaret Odası, 20. Dönem Altıncı Meslek Komiteleri Müşterek Toplantısı’nı pandemi nedeniyle online ortamda yaptı. İTO’nun 81 meslek komitesi temsilcilerinin buluştuğu toplantıda, komite üyeleri sektörleri ile ilgili güncel sorunlarını dile getirip, çözüm önerilerini masaya yatırdı.

‘BU DA GEÇER YA HÛ’

Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının ortaya çıktığı 11 Mart 2020 tarihinden itibaren tam 1 yıl 6 gün geçtiğini belirten Şekib Avdagiç, “Hem ekonomik hem sağlık açısından daha umutluyuz. Birçoğumuzun evinde ya da işyerinde duvarları süsleyen bir hat yazısı vardır. Orada ‘Bu da geçer ya Hû’ yazar. Allah’ın (Celle celâlühü) bu evrensel kanununda ifade edildiği gibi pandemi günleri de geride kalacak” sözleriyle iyimserliğini dile getirdi. 

“EL ELE VERİNCE GÜZEL GÜNLER ÇABUK GELİR”

Hacı Bektaş Veli Hazretleri’nin, ‘Sıkıntılı günler, birlik ve beraberlikle aşılabilir. El ele verince güzel günler çabuk gelir’ sözlerine atıfta bulunan Avdagiç, “Biz de salgının sıkıntılı günlerinde birlik ve beraberlik içinde olursak, güzel günlerin çabucak geleceğine inanıyoruz” diye konuştu. Şekib Avdagiç, normalleşmenin kalıcı olmasının önemine dikkat çekti.

KURALLARA TAM UYUM

Avdagiç, şunları kaydetti: “Hem işletmeler hem de İstanbullular olarak, Bilim Kurulu’nun, Sağlık Bakanlığımızın ve İstanbul Valiliğimiz ile İl Hıfzıssıhha Kurulumuzun açıkladığı tedbirlere harfi harfine uyalım. Ancak bu şekilde normalleşmeyi kalıcı hale getirebilir, ancak bu şekilde İstanbul’u hedeflediğimiz mavi kategoriye taşıyabiliriz. Unutmayalım ki, binlerce işyeri ve çalışanımızın geleceği, hepimizin ‘tam ve sürekli olarak kurallara uymasına’ bağlı. Bu yüzden de başkasının denetlemesine maruz kalmadan, kendimizin ve çevremizin denetçisi olmalıyız.” Hükümetin reel sektörle ortak karar almasını sağladıklarını ve buna devam edeceklerini vurgulayan Avdagiç, geçen süre zarfında çözüme kavuşturulan konuları da şöyle sıraladı…

SALGININ YAYILMA VEBALİ, HİZMET SEKTÖRÜNE YÜKLENMESİN!

“Bu noktada yeri gelmişken ifade etmeliyim ki, kimse salgının yayılma vebalini, bizim üyelerimize, işletmelerimize, hizmetler sektörüne yükleyemez, yüklememeli. Sokakta, caddede, meydanlarda, işletmelerin içinden kat be kat daha fazla insan hareketliliği var. Dolayısıyla lokanta, kafe gibi mekanlar ‘turuncu rengin günah keçisi’ görüldüğünde telafisi mümkün olmayan büyük bir haksızlık yapılmış olur. Bununla salgının yayılma oranını düşürmek isteyenler de hedeflerine ulaşamaz. Çünkü restoranların dışındaki risk seviyesi ‘kırmızı’ kaldıkça, içinin renginin ne olduğu fark etmeyecek…”