Sınırlarını batıdan Malakka Boğazı, doğudan Tayvan Boğazı çiziyor ve Malakka Boğazı ile Hint Okyanusu'ndan ayrılıyor.
Dünyanın en tehlikeli ve savaşa en yakın bölgelerinden biri olarak adlandırılıyor.
Aynı zamanda son 10 yılda silahlanmaya en çok harcamanın yapıldığı bölge de burası.
Peki Güney Çin Denizi neden bu kadar önemli?
Bu soruyu cevaplamak için, önce bölgeye yakından bakmak gerekiyor.
Güney Çin Denizi'nin kıyı ülkeleri Çin, Tayvan, Filipinler, Malezya, Brunei, Endonezya, Singapur, Kamboçya, Tayland ve Vietnam. Yani bölgenin sayısı 2 milyarı aşan ciddi bir nüfus gücü bulunuyor.
Pasifik ve Hint okyanusu limanlarına gidiş-dönüş ana rotası , Malakka Boğazı ve Güney Çin Denizi'nden geçiyor. Dünya ticaretinin neredeyse üçte biri bu rotadan gerçekleşiyor.
Dünyadaki balıkçı teknelerinin yarısından fazlası Güney Çin Denizi’nde ve milyonlarca insan, yiyecek ve geçim kaynakları için bu suları kullanıyor.
Güney Çin Denizi'nin tabanının altında büyük petrol ve doğal gaz rezervleri keşfedildi. Toplam değerin 5 trilyon dolardan fazla olduğu tahmin ediliyor.
Güney Çin Denizi’ndeki tartışmalı adalar
Uluslararası kamuoyunda Paracel ve Spratly olarak bilinen takımadalar, Vietnam tarafından Hoang sa ve Truong Sa, Çin tarafından ise Şişa ve Nanşa Çündao olarak adlandırılıyor.
İki ada grubunda da sürekli yerleşim bulunmuyor. Çin, Tayvan ve Vietnam adalar üzerinde hak iddia ediyor.
Spatly Adaları, Güney Çin Denizi'nin tartışmalara ve gerilime sahne olan en büyük bölümü.
Ada grubunda Tayvan’ın 2, Malezya’nın 5 Filipinler’in 8 Çin’in 12, Vietnam’ın ise 25 adası bulunuyor.
Dünden bugüne adalar krizi
20. yüzyılın ilk yarısında, Güney Çin Denizi neredeyse sessizliğe gömülüydü.
İlk kez 1932'de, Fransız Çinhindi yönetimi adalar üzerinde hak iddia ederek, bir meteoroloji istasyonu kurdu.
1947 yılında Çin, 9 çizgili haritayı yayınlayarak (bazı belgelerde 11 çizgili olarak geçiyor) Paracel Adaları ve Spratly Adaları'nı kapsayan Güney Çin Denizi'nin büyük bir bölümünü kendi egemenlik alanı ilan etti.
1974'de ise adaların kuzey grubu Çin tarafından ele geçirildi.
Çin ve Güney Vietnam adaları fiilen kontrol altında tutarken, Tayvan ve Kuzey Vietnam tarihsel nedenlerle bu adaların sahibi olduklarını öne sürdüler.
Güney Çin Denizinde petrol yataklarının bulunması, 1974 başında bir gerginliğe yol açtı.
Çin, Güney Vietnam'ın yabancı petrol şirketleriyle anlaşmasına tepki göstererek, adalara denizden ve havadan saldırıya geçti ve bütün adaları denetimi altına aldı.
1982’de 160'tan fazla ülke, okyanusları ve bunların kullanımlarını düzenleyen çerçeveyi belirleyen uluslararası bir anlaşma olan BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ni imzaladı. 1994’te Deniz Hukuku Sözleşmesi yürürlüğe girdi.
2009’da Çin, Güney Çin Denizi'nin çoğunu talep ettiğini gösteren iki diplomatik nota yayınladı.
2013’te Filipinler, Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca bir tahkim davasında Çin'in tarihi hak iddialarına ve diğer davalara itiraz etti.
2014’de Amerika Birleşik Devletleri ve Filipinler, ABD-Filipinli ilişkilerini güçlendiren gelişmiş bir savunma anlaşması imzaladı.
2016’da Tahkim Mahkemesi Filipinler lehine karar verdi. Mahkeme, Çin'in Deniz Hukuku Sözleşmesi'nde belirtilen hakların ötesine geçen deniz iddialarını reddetti.
ABD Güney Çin Denizi’nde ne istiyor?
ABD'nin Güney Çin Denizi'nde herhangi bir resmi hak iddiası yok, ancak Çin'in uluslararası taşımacılığın kalbi sayılabilecek bölgedeki egemenlik iddialarına karşı çıkıyor.
İki ülkenin savunma stratejileri bildirilerindeki Güney Çin Denizi savunmaları ise şöyle:
Çin:
"Güney Çin Denizi adaları ve Diaoyu Adaları, Çin topraklarının ayrılmaz parçalarıdır. Çin, tarihsel gerçeklere ve uluslararası hukuka saygı temelinde doğrudan dahil olan devletlerle müzakereler yoluyla ilgili anlaşmazlıkları çözmeye kararlıdır. Çin, barış ve istikrarı ortaklaşa sürdürmek için bölge ülkeleriyle çalışmaya devam ediyor. Uluslararası hukuka uygun olarak tüm ülkeler tarafından navigasyon ve uçuş özgürlüğünü sıkı bir şekilde destekliyor ve deniz iletişim hatlarının güvenliğini koruyor."
ABD:
"Çin'in sunduğu zorluk göz korkutucu… Çin, ABD’nin Japonya ve Hindistan gibi müttefiklerini ve ortaklarını zorlamak için askeri, paramiliter ve diplomatik önlemler kullanıyor; Güney Çin Denizi gibi önemli su yollarında uluslararası hukuk ve seyir özgürlüğünün tartışılması; ABD'nin Doğu ve Güneydoğu Asya'daki konumunu baltalıyor."
Güney Çin Denizi, Amerika'nın Pasifik savaşından beri desteklediği düzene Çin'in meydan okuması nedeniyle ABD için önemli hale geldi.
Çin’in son yıllarda bir dizi tatbikatı gerçekleştirerek Güney Çin Denizi'ndeki askeri faaliyetlerini artırmasına rağmen, Çin ile Filipinler ve Vietnam arasındaki gerilimler son zamanlarda soğudu.
Ancak özellikle eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin karşıtı politikasıyla bölgede ABD-Çin gerilimi yükseldi.
Çin , uluslararası hukuka göre, yabancı orduların kendi münhasır ekonomik bölgesinde keşif uçuşları gibi istihbarat toplama faaliyetleri yürütemeyeceğini belirtiyor.
Amerika Birleşik Devletleri'ne göre, davacı ülkeler, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) uyarınca , denizde münhasır ekonomik bölgeler boyunca seyir özgürlüğüne sahip olunması gerekiyor ve talep sahiplerine askeri faaliyetlerini bildirmeleri gerekmiyor.
Çin’in bölgedeki adımları
Son yıllarda, uydu görüntüleri, Çin'in adaların boyutunu fiziksel olarak artırarak veya tamamen yeni adalar oluşturarak Güney Çin Denizi'ndeki faaliyetlerini artırdığını gösterdi.
Mevcut resiflerin üzerine kum yığmanın yanı sıra, özellikle Paracel ve Spratly Adaları'nda limanlar, askeri tesisler ve uçak pistleri inşa edildi.
Washington Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezinin Asya Deniz Şeffaflığı Girişimi de daha önceki yıllarda farklı bölgelerdeki üs çalışmalarını uydu görüntüleriyle yayınlamıştı.
Çin ayrıca savaş uçakları, seyir füzeleri ve bir radar sistemi konuşlandırarak Woody Adası'nı askerileştirdi.
ABD'nin bölgedeki adımları
Çin'in tartışmalı sulardaki adımlarına ABD hem askeri hem de ticari faaliyetleriyle karşılık vermeye devam etti.
Bölgedeki siyasi, güvenlik ve ekonomik çıkarlarını korumak için, FONOP'lar düzenleyerek ve Güneydoğu Asyalı ortaklara destek sağlayarak Çin'in taleplerine ve arazi ıslah çabalarına meydan okudu.
B-52 nükleer kapasiteli bombardıman uçağı ve savaş gemileriyle, Çin'e karşı bölgede gövde gösterisi yaptı.
Ayrıca, Çin'in tartışmalı bölgedeki iddialı varlığına yanıt olarak Japonya, deniz güvenlik kapasitelerini artırmak ve Çin saldırganlığını caydırmak için Filipinler ve Vietnam'a askeri gemi ve teçhizat sattı.
Singapur'la 1990'da imzalanan ve ABD'nin ülkede askeri üs bulundurmasına imkan tanıyan mutabakat, 2035'e kadar uzatıldı.
2018'de Hindistan'la İletişim uyumluluğu ve güvenlik anlaşması imzalandı. 2019'da iki ülke arasındaki ticaret hacmi 15 milyar dolara yükseldi.
Avustralya'daki 4 askeri üste bulunan deniz piyadesi sayısı ise 2 bin 500'e çıktı.
***Kaynak: Bu analiz “TRT Haber”den alıntıdır. Tüm “alıntı analizler” gibi yazıdaki ifadeler ve görüşler sahibine aittir.