AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, Kanal 7'de katıldığı canlı yayında, gündemi değerlendirdi.
AK Parti'nin, 24 Mart'taki 7. Olağan Büyük Kongresi'yle ilgili soru üzerine Ünal, dünya siyasetinde 20 yaşının 19 yılını iktidarda geçirmiş bir başka siyasi partinin bulunmadığını söyledi.
Ünal, 1960 ile 2002 yılları arasında 39 hükümetin değiştiğini ve bunun Türkiye için istikrarsızlık oluşturduğunu ifade ederek, 24 Mart'ın kendileri için yeni bir başlangıç olduğunu belirtti.
HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun "Meclis'te sabah namazı için abdest almak üzere gittiği lavaboda yaka paça gözaltına alındığı" şeklinde haberlerin yer aldığının hatırlatılması üzerine Ünal, "Düne kadar dine, dindarlara dönük böyle tahfif, tezyif haberleri yapan, teröre, teröriste adeta destek açıklaması yapan bir dil kullananlar neredeyse bugün sabah şöyle bir haber yapacaklardı ki bunların bir özelliği de şudur; PKK'ya katil demezler ama bu ülkenin güvenliğini sağlayan polise 'katil polis' derler, neredeyse şöyle bir manşet atacaklardı, 'Katil polis Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde topluca sabah namazı kılan masumlara müdahale etti' diye bir haber yapacaklardı." değerlendirmesinde bulundu.
"Din üzerinden bir algı oluşturmak da başka bir algı operasyonu anlamına geliyor"
Yasaların ve Meclis içtüzüğünün bu konuda son derece açık olduğuna dikkati çeken Ünal, "Yasanın arkasına saklanarak baskı uygulanır mı? Yani sonuçta yasanın gereği neyse bunu yerine getirirsiniz. Siz bir siyasi parti olarak bu yasadan rahatsızsanız bu yasanın değiştirilmesi için demokrasi zemininde, hukuk zemininde siyasetinizi yaparsınız. Buradan bir mağduriyet, din üzerinden bir algı oluşturmak da başka bir algı operasyonu anlamına geliyor." diye konuştu.
Ünal, HDP'nin kapatılma davasına ilişkin, "Burada siyaseti ayrı bir yerde tutmak gerekiyor, yargıyı ayrı bir yerde tutmak gerekiyor." dedi.
"Andımız konusunda samimi değiller"
Mahir Ünal, "Andımız" tartışmalarına ilişkin soruya, şu yanıtı verdi:
"Kemal Kılıçdaroğlu, Andımız'ın okunmasıyla ilgili birtakım açıklamalar yapıyor. Şimdi her şeyden önce dürüst olacaksın, samimi olacaksın, Andımız'la ilgili bir hassasiyetin varsa öncelikle 'Atatürk' demekten imtina eden il başkanını hizaya çekeceksin. Eğer senin Andımız'la ilgili bir hassasiyetin varsa terörle, teröristle, terörist bağlantılarıyla açık bir şekilde arana mesafe koyacaksın. Eğer senin Andımız'la ilgili bir kaygın varsa bu ülkeyle ilgili senin kaygıların olacak.
Sen Doğu Akdeniz'de Yunan tezlerini savunmayacaksın, sen Libya'da Hafter'i, Suriye'de Esed'i savunmayacaksın, sen Karabağ'da Ermenistan'ın yanında pozisyon almayacaksın, eğer Andımız'la ilgili bir kaygın varsa. O yüzden Andımız konusunda samimi değiller. Bizim andımız, İstiklal Marşı'mızdır."
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesiyle ilgili değerlendirmelerinin sorulması üzerine Ünal, bu konuya Türkiye ölçekli bakılmaması gerektiğini söyledi.
İstanbul Sözleşmesi
Hükümet olarak iktidarları boyunca konuya ilişkin yaptıkları çalışmaları ve kadınları güvenceye alan yasal teminatları anlatan Ünal, "İstanbul Sözleşmesi dışında kadını ve kadınlarla ilgili şiddeti önlemeye dönük yasal güvenceler hiç yokmuş gibi bir hava oluşturuluyor." diye konuştu.
Sözleşmenin sadece Türkiye'de tartışılmadığını söyleyen Ünal, Avrupa Birliği üye ülkelerinden Bulgaristan, Macaristan, Çekya, Letonya, Litvanya ve Slovakya'nın sözleşmeyi uygulamaya koymadığını ifade etti.
Ünal, Polonya'nın ise "LGBT topluluğunun kendi cinsiyet anlayışını İstanbul Sözleşmesi üzerinden bütün topluma kabul ettirmeye çalıştığını" öne sürerek, sözleşmeden çekilmek için yasal süreci başlattığını hatırlattı.
Sözleşmenin, tartışılan toplumsal aile değerlerine karşı eğilimlerin meşrulaştırılması gibi sorunlu maddelerine çekince koyulamadığını anlatan Ünal, Türkiye'de Anayasa'nın, aileyi koruma sorumluluğunu devlete verdiğini belirtti.