HABER MERKEZİ

Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan kararda şu ifadeler yer aldı: "Türkiye Cumhuriyeti adına 11/5/2011 tarihinde imzalanan ve 10/2/2012 tarihli ve 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3'üncü maddesi gereğince karar verilmiştir."

KAMUOYU UZUN ZAMANDIR ‘SÖZLEŞME KALDIRILSIN’ DİYORDU

11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan ve 14 Mart 2012 tarihinde TBMM’de 26 dakikada kabul edilerek yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi toplumun en temel yapısı olan aileyi ve ailede de kadını hedef alıyordu. Batılı değerlerin temel alındığı ve toplumsal dinamiklerin göz ardı edildiği İstanbul Sözleşmesi’ne imza atılmasının akabinde; aile kurumunun ciddi bir oranda zedelenmesi, kadın cinayetlerinin ve boşanma oranlarının artış göstermesi, evliliklerin azalması, cinsi sapkınların gayri ahlaki fiillerini dayatmak için manevra alanı kazanması dikkat çekiyordu. Batılı ülkeler tarafından da İstanbul Sözleşmesi’nin yanı sıra televizyondaki dizi, program ve filmlerle de Türkiye’nin aile yapısı hedef alınıyordu. Yürürlükte olduğu günden beri kamuoyunun büyük bir tepkisine neden olan İstanbul Sözleşmesi’nin iptali için başta HÜDA PAR olmak üzere ailenin ve kadının korunmasını isteyen duyarlı siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, âlimler, gazeteciler, yazarlar ve halk Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümete çağrıda bulunmuştu. İstanbul Sözleşmesi’nden şikâyetçi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde AK Parti Kadın Kolları Kongresinde, “aile yapısına operasyon çekiliyor” uyarısında bulunarak, “Batıda ailenin çöküşü, kadının metalaştırılıp bu kutlu vazifeden uzaklaştırılmasıyla başlamıştır. Aynı oyunu bizim üzerimizde oynamaya çalışıyorlar. Nice mecralar ile ailemize yönelik çok büyük operasyonlar çekiliyor.” demişti.

“ÇÖZÜM GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZDE, ÖZÜMÜZDE MEVCUT”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, sosyal medyadan sözleşmenin kaldırılmasıyla ilgili yaptığı açıklamada, "Türk kadınının toplum içindeki itibar ve saygınlığını layık olduğu seviyelere çıkartmak adına verdiğimiz samimi mücadeleyi geleneksel toplumsal dokumuzu da muhafaza ederek daha ileri noktalara taşımak azmindeyiz. Bu yüce gaye için de çareyi dışarılarda aramaya, başkalarını taklit etmeye gerek yoktur. Çözüm bizatihi gelenek ve göreneklerimizde, özümüzde mevcuttur." ifadelerini kullandı.

BAKAN SELÇUK: KADIN HAKLARININ TEMİNATI, ANAYASAMIZ

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Twitter hesabından Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine ilişkin açıklama yaptı. Selçuk, şunları kaydetti: "Kadın haklarının teminatı, Anayasamız başta olmak üzere, iç mevzuatımızdaki mevcut düzenlemelerdir. Hukuk sistemimiz ihtiyaca göre yeni düzenlemeleri hayata geçirebilecek kadar dinamik ve güçlüdür. Kadına yönelik şiddet her şeyden önce bir insanlık suçudur ve bu suçla mücadele bir insan hakları meselesidir. Aslolan ilkelerdir. Bu doğrultuda şiddetle mücadelemizi dün olduğu gibi bugün de yarın da 'sıfır tolerans' ilkesi ile kararlılıkla sürdüreceğiz."

SEVİNÇLE KARŞILANDI

İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması kamuoyunda büyük sevince neden oldu. Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmasına ilişkin ilk mesajlarını paylaşan HÜDA PAR yetkilileri, sözleşmenin feshedilmiş olmasının, Ayasofya Camiinin aslına döndürülmesinden çok daha mühim bir hadise olduğuna dikkat çekti. HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Abdurrahman Cens, "İstanbul Sözlemesi'nin feshedilmiş olması Ayasofya Camii'nin aslına döndürülmesinden çok daha mühim bir hadisedir." ifadelerini kullandı.

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesiyle ilgili açıklama yaptı. Destici, " Kadına şiddet sorununu uluslararası sözleşmeler yerine kendi kanunlarımız ile çözebiliriz.

Aşağıda yer alan tablo da göstermektedir ki; İstanbul sözleşmesinin kabul edildiği 2012 sonrası kadın ölümleri daha da artmıştır. Yani yaşatmamış aksine daha çok ölüme sebebiyet vermiştir. Bu ve benzer sebeplerden ötürü başından beri karşı durduğumuz, her fırsatta çıkılmasını istediğimiz #İstanbulSözleşmesi'nden Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ayrılmasını şahsım ve Büyük Birlik Partisi olarak destekliyor, aziz milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum." dedi.

"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KALDIRILMIŞ. HAMDOLSUN”

Ayasofya Camii Baş İmamı ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Boynukalın, kararla ilgili sosyal medya hesabından bir mesaj paylaştı. Boynukalın, "İstanbul sözleşmesi kaldırılmış. Hamdolsun. Allah razı olsun. Haklı ve güçlü insan = Haklı ve güçlü Türkiye" ifadelerini kullandı.

“BATIDAN GELMİŞ KANUNLARLA AİLELERİMİZİ KURTARAMAYIZ”

Peygamber Sevdalıları Vakfı Gaziantep Temsilcisi Mehmet Taş, “Toplumumuz, aslında insan fıtratı bunu reddediyor. Nikâhsız birlikteliklerin ahlaksızlığı yaydığını ve aileyi parçaladığını görebiliyoruz. Hâlbuki aile kısa vadeli bir oluşum değildir. Hani nikah için imza atarken ‘ölene kadar’ diye bir imza atıyoruz. Fakat bugün aile birkaç yılı bulmadan boşanmaların gerçekleştiğini görebiliyoruz. Bizler Batıdan gelmiş kanunlarla ailelerimizi kurtaramayız, kadın cinayetlerini engelleyemeyiz. Yani bizler kendi kültürümüzden, inancımızdan beslenirsek bu problemi Kur’an’dan ve Resulullah’ı örnek alarak bir çözüm üretirsek çok daha sağlıklı çözümler üretiriz. Resullah dönemine ‘asrı saadet’ diyoruz. Kadın 1800'lü, 1900'lü yıllarda yıllara kadar Avrupa'da, ‘kadın insan mıdır değil midir?’ diye tartışmalar yapılırken İslam bin 400 yıl önce kadına değer vermiş, kadını evin sultanı yapmış, kocasının en büyük yardımcısı saymıştır. Resulullah'ın evlilik tarifini dinlediğimizde, evlilik ile ilgili ‘iki ayrı bedende bir ruh hali olabilmektir’ demiştir. Bu tanımı hiçbir yerde göremiyoruz. Hiçbir psikolog, bir aile danışmandan böyle bir tanım daha duymadık. Dolayısıyla bizler biz Müslümanlar İslam'dan ve Kur'an'dan yani kendi öz kültürümüzden beslenmeliyiz. Dış kaynaklardan ve pansuman tedavilerle yaramızı iyileştiremeyiz.” şeklinde konuştu.

‘YASALARDA DA SIKINTI VAR!

İslam’ın kadına her zaman ve her çağda değer verdiğinin altını çizen İlim Yayma Cemiyeti Gaziantep Şube Başkanı Mehmet Emin Arslan, Batı’nın ise kadına sadece yılda bir gün değer verdiğini belirtti. İslam’da kadın ve ailenin çok kıymetli olduğunu ifade eden Arslan, “Maalesef bugün yasalarımız da bu konuda çok sıkıntılı, bunların tekrardan gözden geçirilmesi gerekmektedir. Yoksa bu toplumun ayakta kalabilmesi imkânsız hale gelecektir. Toplum dağıldığı, değerler ve ahlak mefhumu yitirildiği takdirde, bugün konuştuğumuz ve düşündüklerimizin hiçbirisi bir anlam ifade etmeyecektir.” dedi.

KADINI KORUMUYOR, YALNIZLAŞTIRIYOR, ÖLDÜRÜYORDU

İstanbul Sözleşmesine dayandırılarak 2012 yılında yürürlüğe giren 6284 sayılı ‘Aileyi Koruma ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’, kadına yönelik şiddeti azaltmadığı gibi kadın ölümlerini arttırdı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından açıklanan verilere göre 2012 yılında 201 kadın öldürülürken, 2019 yılında bu sayı 474’e çıktı. Adalet Bakanlığı verilerine göre ise koruma talep edilen davaların sayısı 2012 yılında 138 bin iken 2017 yılında bu sayının 207 bine yükseldiği görüldü. Hilal Kaplan, sosyal medya hesabından bir paylaşım yaparak kadına yönelik şiddetin İstanbul Sözleşmesi ile önlenemeyeceğini belirterek, "#İstanbulSözleşmesi yaşatır" diyen mor halkalı arkadaşlar, maalesef ilk kötü hadisede "sözleşmeden çıktık, böyle oldu" diyecekler. Ama sözleşme imzalandığından bu yana artan kadın cinayetlerini görmezler!" ifadelerini kullandı.

Avrupa'da her hafta aile içi şiddetten 50 kadın ölüyor.

Her 3 kadından biri 15 yaşından beri fiziksel/cinsel şiddete uğruyor.

Üst düzey yönetici kadınların% 75'i işyerinde cinsel tacize uğruyor.

Her 4 kadından 1'i hamilelikte fiziksel/cinsel şiddete uğruyor.

İstanbul sözleşmesini 2014'de onaylayan Fransa'da her iki kişiden biri taciz ya da cinsel saldırıya uğradı, aile içi cinayetler 2019'da % 16 arttı ve 173 kurbanın % 80'i kadındı.

BOŞANMALAR ARTTI EVLİLİKLER AZALDI

Boşanma sayısı, 2008 yılında 99 bin 663, 2009 yılında 114 bin 162, 2010 yılında 118 bin 568, 2011'de 120 bin 117, 2012'de 123 bin 325, 2013'te 125 bin 305, 2014'te 130 bin 913, 2015'te 131 bin 830, 2016'da 126 bin 164 düzeyindeydi. Böylelikle 10 yılda boşanan toplam çift sayısı 1 milyon 218 bin 458'e ulaştı.

750 BİN ERKEK EVDEN UZAKLAŞTIRILDI

TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’na yansıyan verilere göre son iki buçuk yılda tam 746 bin 336 baba evinden koparıldı. Kanun kapmasında 2017’de 295 bin 618, 2018’de 358 bin 499, 2019’da Nisan ayına kadar ise 92 bin 219 erkeğe evden uzaklaştırma cezası verildi. Bu sayının yılsonuna kadar 1 milyona yaklaşacağı tahmin ediliyor.

ŞİMDİ TAHRİBATI GİDERME VAKTİ

İstanbul Sözleşmesinin kaldırılması sonrası şimdi gözler bu sözleşmenin oluşturduğu tahribatı kaldıracak düzenlemelerde. Kamuoyu sözleşme sonrası oluşan tahribatın önlenmesi için geleneklerimize uygun düzenlemelerin yapılmasını talep ediyor. HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Aslan sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Hayırlı olsun. Türkiye İstanbul Sözleşmesi'nden çekildi. Bundan böyle aileyi korumak, kollamak önceliğimiz olmalı ve peyda olan hasarın ortadan kaldırılmasına yoğunlaşılmalı. Kadın-Erkek, Anne-Baba-Çocuk... Ayrımız gayrımız yok... Biz bir aileyiz." ifadelerini kullandı.