Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 106’ncı yıl dönümü dolayısıyla Bakanlık'ta düzenlenen törene katıldı.
Burada bir konuşma yapan Bakan Akar, "Çanakkale ruhunu anlamak ve gelecek nesillere aktarmak hepimizin boynunun borcudur. Çünkü bir insanı ayakta tutan hafızası, bir milleti ayakta tutan da tarih bilgisi ve bilincidir. Tarihini bilen millet, kökü sağlam çınar gibidir." diye konuştu.
Malazgirt'te, Çanakkale'de, Millî Mücadele'de, Kore'de, Kıbrıs'ta, 15 Temmuz'da mücadele edilen ruhla ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın direktifleri doğrultusunda, Suriye ve Irak'ın kuzeyinde ve Doğu Akdeniz'de asil Türk milletinin hak, alaka ve menfaatlerini koruduklarını vurgulayan Bakan Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizler aynı zamanda yedi iklim üç kıtaya barışı, huzuru, asaleti ve istikrarı götüren atalarımızdan aldığımız ilhamla başta Azerbaycan ve Libya olmak üzere gönül coğrafyamızdaki dost, müttefik, kardeş, mazlum ve mağdur milletler ile ayaklar altına alınan tüm insani değerler için de mücadele ediyoruz. Bu çerçevede 500 yıllık kardeşlik bağlarımız olan Libya'da eğitim, yardım ve danışmanlık faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Haklı davalarında Libyalı kardeşlerimizle beraberiz. Amacımız, 'Libya Libyalılarındır' anlayışıyla toprak bütünlüğünü ve siyasal birliğini sağlamış, barış ve istikrar içerisinde yaşayan bir Libya'nın oluşumuna katkıda bulunmaktır." dedi.
"Tahrik edici eylemler ve tehdit dili asla kabul edilemez"
Bakanlığın web sitesindeki bilgiye göre Akar; Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'taki sorunların da diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğine samimiyetle inandıklarını ve bunun için yoğun çaba sarf ettiklerini belirterek Türkiye'nin tüm yapıcı yaklaşımlarına rağmen maalesef birtakım olumsuz açıklama, eylem ve tahriklerle karşı karşıya kaldığına işaret etti.
Akar, "Yunanistan'ın tahrik maksadıyla yaptığı tatbikatlar, anlaşmalara aykırı şekilde gayri askerî statüdeki adaları silahlandırması, bu adaları yabancı savaş gemilerine açması, uluslararası hukuka aykırı kıta sahanlığı iddiası, Ege'de ve Doğu Akdeniz'de akla mantığa sığmayan talepleri tabii olarak gerginliği artırmaktadır. Bu tahrik edici eylemler ve tehdit dili asla kabul edilemez. Böyle bir üslup, sorunların çözümüne hiçbir şekilde katkı sağlayamaz. Bunlarla bir yere varılmasının mümkün olmadığını herkes bilmelidir. 1923 Lozan ve 1947 Paris Antlaşmalarının açık hükümlerine rağmen gayri askerî statüdeki adalar kime karşı ve niçin silahlandırılmaktadır? Her iki antlaşmanın hükümleri açıkça ortadadır. Muhataplarımız da bu hükümleri gayet iyi bilmektedir. Yunanistan, 6 deniz mili karasularına karşın 10 millik hava sahası iddiasında bulunmaktadır. Bunun tarihte ve günümüzde örneği yoktur. Aynı şekilde Türk kıyılarına 1.950 metre mesafede, Yunan ana karasına uzaklığı ise 580 kilometre olan sadece 10 kilometrekarelik Meis Adası nedeniyle 40 bin kilometrekarelik deniz yetki alanı talep edilmektedir. Tüm bu iddialar, uluslararası hukuka aykırıdır, akla ve mantığa da zarardır, ziyandır." ifadelerini kullandı. (İLKHA)