HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam, yeni anayasa çalışmaları çerçevesinde Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan'ın, partisinin Ankara'daki genel merkezinde ziyaret etti.
İki lider, baş başa görüşmenin ardından ortak basın açıklaması düzenledi, gazetecileri sorularını yanıtladı.
Yeni anayasa çalışmalarının uzun zamandır ülkenin gündeminde olduğunu ancak rahat bir şekilde tartışılan ve konuşulan bir konu olmaktan uzak olduğunu söyleyen Sağlam, anayasa çalışmalarının hep bir dirençle karşılaştığını belirtti. Sağlam, buna rağmen geçmişte, yeni anayasa yapma iradesinin ortaya konulmasını bir "eşik" olarak önemli olduğunu ifade etti.
1982 Anayasasının, 1980 darbesini gerçekleştiren askeri cunta tarafından bu millete dayatılan bir anayasadır olduğunu belirten Sağlam, "Bir çok kez değiştirilmesine rağmen maalesef o askeri cuntanın ruhu bu anayasadan gitmediği için ilk günden itibaren bu sıkıntılar görülüyor ve sürekli 'yeni anayasaya ihtiyaç var' anlayışı bu toplumda hep olageldi." dedi.
"Anayasada, insanların rahat ve huzurlu bir şekilde yaşamasına engel olunan, set çekilen bazı hususlar var"
Yeni anayasalarda toplumun tüm kesimlerin bir araya gelip düşüncelerin söylemesi gerektiğine inandıklarını ifade eden Sağlam, "Anayasa ilgili sözlerimizi siyasi partilere götürüyoruz. STK'lara götüreceğiz. Dile getireceğimiz bu sözler bir anayasa taslağı değil. 80-90 yıldan beridir insanlarımızın şikayet ettiği, anayasada olmaması gerektiği konusunda çıkarımlarımız var. Bir de anayasada güvence altına alınmadığı için temel hakları kullanma ve insanların rahat ve huzurlu bir şekilde yaşamasına engel olunan, set çekilen bazı hususlar var. Bunların da anayasa güvencesine alınmasına dair önerilerimizi sunduk." diye konuştu.
"Toplumun her kesimine hak ettiği refahtan hak ettiği payı almasını sağlayacak adımların atılması önemli"
Yeni anayasa çalışmalarında "adalet" boyutunun çok önemli olduğunu ancak "refah" boyutunun da göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çeken Erbakan, "Adaleti tesis etmek elbette ki hayati öneme sahip. Adalet olmada saadet, selamet, huzur, barış olması mümkün değil. Ama aynı zamanda refah sorununun çözülmesi, toplumun her kesimine hak ettiği refahtan hak ettiği payı almasını sağlayacak adımların atılması önemli." ifadelerini kullandı.
Erbakan, konuşmasının devamında, geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan Ekonomik Reform Paketi'ne ilişkin eleştirilerini yöneltti.
"Kamu harcamalarında ve kamu ihalelerinde 'şeffaflık en temel ilkemiz' diyen bir iktidar bugüne kadar Türkiye'deki tüm kamu ihalelerinin yüzde 60'ını sadece 5 tane holdinge vermiş bir iktidardır." diyen Erbakan, esnafa vergi muafiyetine ilişkin, "Hükümetin, zaten alamadığı bir vergiden vazgeçtiğini" söyledi.
"Yeni, sivil, milli bir anayasanın yapılması bir zarurettir"
Mevcut anayasanın darbe ürünü bir anayasa olduğunu hatırlatan Erbakan, "Darbecilerin baskıları sonucu kabul edilmiştir. Vesayet özelliğini taşımaktadır. Amerika'nın 80 darbesinin arkasında olmasından dolayı ortaya konulan anayasanın da ne kadar yerli ve milli olduğu konusunda tartışma son derece doğaldır. Bu anayasada mutlaka darbeyi yaptıran dış güçlerin etkisi ve parmağı vardır. Yeni, sivil, milli bir anayasanın yapılması bir zarurettir. Temel hak ve hürriyetleri güvence altına alan yeni bir anayasanın yapılması gereklidir."
Erbakan, yeni anayasa çalışmaların ile ilgili bir şura düzenleyeceklerini, bu şuranın ardından yeni anayasa tekliflerini sunacaklarını söyledi.
Danıştay'ın "Andımız" kararı
Konuşmaların ardından gazetecilerin sorularına geçildi.
HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam, bir gazetecinin Danıştay'ın andımız hakkındaki kararını sorması üzerine, "Bu ülkenin evlatlarına yapılabilecek en büyük hakaretlerden bir tanesi o andımızı okutturmaktır. Bu, yönetmelikle kaldırıldı. Neticede Danıştay'ın verdiği kararlar var. Bu, artık ülkenin gündeminden çıkması gereken bir husustur. Genç zihinlerin nerdeyse tapınma anlamına gelebilecek kavramlarla zihinlerinin bulandırılması çok yanlış bir şeydi. Uzun yıllarca maalesef bu okullarımızda okutuldu." yanıtını verdi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan ise eski başbakanlardan merhum Necmettin Erbakan'ın "Andımız" hakkında yaptığı konuşma nedeniyle ceza aldığını hatırlatarak, "Andımız" içerisinde rahatsızlık duydukları ifadelerin, ırkçı söylemler barındırması olduğunu söyledi.
Erbakan, "Andımız"ın kaldırılmasından rahatsız olan kesimlerin de olduğunu hatırlatarak hükümetin bunu tamamen kaldırma yerine ırkçı söylemlerden de arındırabileceğini ifade etti.
"Temsilde adaletin mutlaka sağlanması lazım"
Bir gazetecinin, yeni anayasada seçim kanununda nasıl bir değişiklik yapılması gerektiği yönündeki bir soruya Sağlam şu yanıtı verdi:
Başkanlık sistemine geçtiğimiz dönemde en büyük argümanımız şuydu: Yönetimde istikrar. Yönetimde istikrar olduktan sonra da temsilde adaletin de mutlaka sağlanması lazım. Daha önce; yönetimde istikrar adına temsilde adaleti biraz ötekileştiriyorduk. Çünkü bir gerekçesi vardı: 'Bu ülke koalisyonlar çok çekti, hükümetler kurulamadı. Bu hükümetler darbelere gerekçe yapıldı.' Başkanlık sistemiyle bu sorun ortadan kalkmış bulunuyor.
Seçim barajı mutlaka kaldırılmalıdır. Artık yönetimde istikrar sorunu yok bu rejimde. O nedenle temsilde adaletin mutlaka sağlanması lazım.
Erbakan ise seçim kanununda yapılacak bir değişiklikle, Cumhur İttifakının daha çok temsil edilecek bir sistemin getirilmesinden endişe duyduklarını belirterek, "Temsilde adaletin sağlanması için getirilecek bir sistem olursa da elbette ki biz de destek oluruz." diye belirtti.
"Anayasada olmazsa olmazlardan bir tanesi de temel haklar ve ödevlerdir"
Sağlam, "Yeni anayasada vatandaşlık tanımının nasıl olması" gerektiğini hususundaki bir soruya da, "Önerimiz; bir vatandaşlık tanımı yapmayalım, buna gerek de yok. Ama anayasada olmazsa olmazlardan bir tanesi de temel haklar ve ödevlerdir. Burada şöyle bir tanımlama getirebiliriz; Belirtilen temel hak ve ödevlerin kullanılmasında bütün vatandaşlara eşit bir şekilde muamele edileceğine dair devlet, güvence veriyor. Aynı zamanda bu devletin görevi, sorumluluğun ve meşruiyet kaynağıdır. Tüm vatandaşların temel haklar ve ödevlerini devlet, kendisine bir görev olarak alıyorsa ve meşruiyet kaynağı olarak görürse bizce Türkiye'de vatandaşlık tanımı konusunda hiçbir sorun kalmayacak. Böyle bir tanımlamanın yapıldığı anayasa, ülkede bütün insanların kendilerini rahatlıkla ifade edebileceği ve kendi haklarının güvencesinin devlet olduğunu tasavvur edeceği, buna inanacağı bir yönetime kavuşmuş olacak." cevabını verdi. (İLKHA)