Ankara'da başlayan ve 2 gün sürecek olan Rekabetçi Sektörler Programı Tanıtım Toplantısının açılış programına katılan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü artırmayı, bölgeler arası sosyoekonomik farklılıkları azaltmayı ana hedef olarak belirlediklerini dile getirdi.
Covid-19 salgınının etkilerine değinen Varank, "Bu kritik süreçte Avrupa Birliğ (AB) ile ilişkilerimizi güçlendirmenin, tam üyelik yolundaki çalışmalarımıza odaklanmanın her zamankinden daha elzem olduğunun bilincindeyiz. Ekonomik, siyasi ve sosyal alanlardaki iş birliği faaliyetlerimizi, uyum düzenlemelerimizi hız kesmeden sürdürüyoruz." dedi.
"IPA ve AB'nin programlarından daha fazla istifade etmek istiyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan hukuk, insan hakları ve ekonomi alanındaki reform paketlerinin bunun güzel bir yansıması olduğunu vurgulayan Varank, "AB ile uyum sürecinde başvurduğumuz başlıca mali araçlardan olan IPA ve Birlik programlarından önümüzdeki dönemde çok daha fazla istifade etmek istiyoruz. Ülkemizin de eş finansman desteğinde bulunduğu bu programlar, aday ülkelerin üyelik öncesi hazırlık çalışmalarına önemli bütçe destekleri sağlıyor." ifadelerini kullandı.
Varank, bu programlar kapsamında sağlanan desteklerin Bakanlığın genel teşvik ve destek sisteminin önemli bir ayağını oluşturduğunu belirterek, bugüne kadar IPA kapsamında 800 milyon avro destek sağladıklarına, destek verilen projelerin de ekonomik katkının yanında Türkiye'nin AB mevzuat ve standartlarıyla uyumunda da önemli bir işlev gördüğüne dikkati çekti.
"Birinci dönemde 43 şehirde 520 milyon Euro'luk 46 projeyi hayata geçirdik"
Rekabetçi Sektörler Programı'nın 2007-2013 yıllarını kapsayan 1'inci döneminde, Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü artırmayı, bölgeler arası sosyoekonomik farklılıkları azaltmayı ana hedef olarak belirlediklerini hatırlatan Varank, bu dönemde 43 şehirde toplam 520 milyon Euro bütçeli 46 projeyi hayata geçirdiklerini kaydetti.
Varank, programın birinci döneminde Erciyes Teknopark İnovasyon Merkezi, Fındık Lisanslı Deposu ve Fındık Pazar Yeri Projesi gibi gerçekleştirilen çalışmalardan bahsetti.
IPA 1 döneminde desteklenen projelerden yaklaşık 1500 KOBİ'nin faydalandığını belirten Varank, 300'e yakın yeni işletmenin bu projeler aracılığıyla kurulduğunu, çeşitli fonlar vasıtasıyla KOBİ'ler için 1 milyar Euro'luk sermaye finansmanı imkânı oluşturduklarını anlattı.
"İkinci dönemde 260 milyon Euro bütçeli 41 projeyi destekledik"
Varank, Rekabetçi Sektörler Programı'nın 2014-2020 yıllarını kapsayan 2'nci dönemini ise "Rekabetçilik ve Yenilik" temasıyla hayata geçirdiklerine işaret ederek, şunları kaydetti:
Bu dönemde, dış ticaret dengesiyle istihdama katkı sağlayan, ülkemizin rekabet gücünü yükseltmeyi hedefleyen proje fikirlerine öncelik verdik. Bu kapsamda da bugüne kadar yaklaşık 260 milyon Euro bütçeli 41 projeyi destekledik. Bunlar arasında, yerli Covid-19 aşı ve ilaçlarının geliştirilmesinden otonom araçlara, dijital oyun sektöründen yosundan yakıt elde edilmesine, kanserle mücadeleden dijital dönüşüme kadar çok çeşitli projeler yer alıyor.
Firma ve kurumların AB programlarından daha fazla yararlanabilmesi noktasında rehberlik hizmeti veren teknik destek projelerine de ağırlık verdiklerini söyleyen Varank, "2000'li yılların başından bu yana katılım sağladığımız Birlik programlarına ödediğimiz ulusal katkı payından daha fazla bir kaynağı ülkemize geri kazandırmayı başardık. Kapasite geliştirme alanındaki teknik destek projelerimize 2021-2027 yıllarını kapsayan IPA III döneminde de hız kesmeden devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
"2021-2027 döneminde Tek Pazar, Ufuk Avrupa ve Dijital Avrupa programları da hayata geçirilecek"
Varank, yaklaşık 1 trilyon Euro'luk bir kaynağı harekete geçirecek bu programın, yeşil ve dijital dönüşüm için gereken yatırımlara kaynak ve bütçe garantisi sağlayacağına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
Covid-19 süreciyle birlikte yaşanan ekonomik daralmanın etkilerini bertaraf etmek ve AB sanayisini yeniden canlandırmak için bu projelere hız verildiğini görüyoruz. Yatırım AB programı dışında, 2021-2027 döneminde Tek Pazar, Ufuk Avrupa ve Dijital Avrupa programları da hayata geçirilecek. Yaşanan bu gelişmeler AB ile ticari, finansal ve siyasi ilişki içinde olan tüm ülkeleri etkisi altına alıyor. Dolayısıyla oluşturulan bu finansman mekanizmalarına aday ülke statüsündeki AB'nin en büyük ticaret ortaklarından olan ülkemizin de erişebiliyor olması oldukça önemli. Türkiye olarak AB'deki bu gelişmeleri yakından izliyor, ulusal mevzuatımızı ve teşvik sistemimizi AB ile uyumlu hale getirmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Yeni dönemde yürütülecek Birlik programlarına katılmak ve AB Katılım Öncesi Mali Fonlarının sanayimizin dönüşümüne katkı sağlaması için gerekli adımları zaman kaybetmeden atıyoruz.
"AB üyelik sürecinde 62 yıl geride kaldı"
Avrupa Yeşil Mutabakatı'na yönelik Ulusal Eylem Planı ve Yol Haritası çalışmalarının devam ettiğini dile getiren Varank, 2021-2027 döneminde AB'den sağlanacak Katılım Öncesi Fonlar ve AB programlarına ulusal katılım noktasında tüm paydaşlarla istişare halinde olduklarını söyledi.
Varank, Türkiye'nin 1959'daki başvurusuyla başlayan AB üyelik sürecinde 62 yılın geride kaldığına işaret ederek, karşılaşılan her sorunun Türkiye ile AB'nin birlikte hareket etmesinin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu tüm taraflara gösterdiğine dikkati çekti.
"AB ile ticari birliktelik yeni dönemde çok daha ileri taşınacak"
Uluslararası tedarik zincirlerinde önemli aksaklıkların yaşandığı Covid-19 salgını sürecinde Türkiye sanayicilerinin AB'ye taahhütlerini eksiksiz yerine getirmek için çalıştığını belirten Varank, şöyle devam etti:
Birçok uluslararası şirket, diğer ülkelerdeki üretimlerine ara verirken Türkiye'deki faaliyetlerine hız verdi. Covid-19 sonrasında yeniden şekillenecek uluslararası ticaret ve yatırım kararlarında Türkiye'nin coğrafi konumu ve üretim potansiyeli çok daha stratejik bir noktaya taşınacak. AB ile ticari birlikteliğimizin yeni dönemde çok daha ileri taşınacağına, karşılıklı doğrudan yatırımların hız kazanacağına inanıyorum.
"Türkiye'nin üyelik sürecini AB açısından bir sınav olarak görüyoruz"
AB üyelik sürecine sadece şartlar gereği ya da ekonomik çıkar bakımından yaklaşmadıklarını vurgulayan Varank, "AB'nin insan hakları, hukukun üstünlüğü, fikir hürriyeti ve serbest ticarete dayalı değer yargıları bizim medeniyet anlayışımızla örtüştüğü için AB ile ortaklık kurmak istiyoruz. Türkiye'nin üyelik sürecini AB açısından bir sınav olarak görüyoruz. Savunulan temel ilkelerin ne kadar özümsendiği, özellikle çok kültürlülük iddiasının ne kadar samimi olduğu, AB'nin önümüzdeki dönemde ortaya koyacağı yaklaşımla ortaya çıkacak." dedi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Mustafa Erdoğan da ekonomiyi büyütmenin temel yolunun, daha yenilikçi, daha kapsayıcı bir ekosistem oluşturmaktan ve yüksek katma değerli üretimden geçtiğini söyledi. (İLKHA)