Yusuf Can – Haber Yorum

Bu gerilim her geçen gün daha da artıyor.

Yunan kesimi Türkiye’ye karşı işbirliği için bir konsorsiyum teklifinde bulunmuş ve bu konsorsiyuma BAE-Siyonist İşgal Rejimi-Mısır-Güney Kıbrıs Rum Kesimi katılmıştı.

Aslında bunların bir araya gelmeleri, bölgesel realite olmaları hasebiyle anlaşılır bir şeydi.

Ancak 10 bin km’den çıkıp gelen ABD’nin Yunanistan’ın yanında saf tutması, hem de bunu Türkiye’nin gözüne soka soka yapması anlaşılır bir şey değil.

NATO içindeki en güçlü iki orduya sahip olan sözde bu iki müttefikin (ABD-Türkiye) alışılmadık konumlanmaları elbette ki sıkıntılı bir sürecin yaklaşmakta olduğunu gösteriyor.

Hatırlanacağı gibi ABD Ordusu, Yunanistan’la tatbikat bahanesiyle Türkiye sınırındaki Dedeağaç’a savaş helikopterleri konuşlandırmış, Yunan Ordusuna çok sayıda askeri araç hibe etmiş ve dahası Yunanistan yönetiminin onayıyla Yunanistan’da toplam 20 askeri üs bulundurma hakkı almıştı.

Yunanistan gibi küçük bir ülkede bu kadar askeri üs bulundurmak demek bir nevi o ülkeyi gayri resmi işgal etmek gibi olsa da Yunanistan kesimi bu durumdan hiç de şikayetçi görünmüyor.

Bununla da yetinmeyen Yunanlılar, ABD’yi Kıbrıs konusunda daha aktif olmak konusunda sıkıştırıyor.

Gelinen noktada ABD’nin yeni yönetiminin Dışişleri Bakanı Blinken, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde Joe Biden yönetiminin dış politika önceliklerini ve Kıbrıs müzakerelerine ilişkin yaptığı değerlendirmede;

Kıbrıs konusundaki son durumu yakından takip ettiklerini kaydederek ABD'nin diplomasisiyle Kıbrıs müzakereleri konusuna doğrudan ANGAJE OLACAĞINI belirten Blinken, "Bu çabalarda doğrudan Amerikan angajmanını göreceksiniz." dedi.

Türkiye konusunda 10 yıla yakın bir zamandır “New Ottoman/ Yeni Osmanlı” ithamları soluksuz devam ederken her geçen gün ordusunu güçlendiren ve yüz yıl önce yapılmış anlaşmalarla dar bir çevreye hapsedildiğini düşünen Türkiye’nin yakın çevresine kayıtsız kalmayacağını iyi bilen Yunanistan çevre ülkelerden ve zorla oluşturulan Konsorsiyumdan bir hayır gelmeyeceğini anladı.

Bunun için kayıtsız şartsız bir şekilde kapılarını ABD’ye açarak Türkiye ile olası bir hesaplaşmada bu süper gücü arkasına almaya çalışıyor.

Burada birkaç nokta göze çarpıyor;

-ABD bir yandan Yunanistan’da konuşlanırken bir yandan da Kıbrıs konusunda direkt angaje olmakla Suriye’den sonra bu iki cephede de Türkiye ile karşı karşıya gelmiş bulunuyor.

Yani ortada DOST-MÜTTEFİK falan yok. Alenen Suriye’de, Doğu Akdeniz’de ve Ege’de çıkarları çatışan iki devlet var.

-Türkiye gerek 12 Adalar gerekse de Meis Adası gibi burnunun dibindeki çok sayıdaki adacığın resmi statüsünden ve Yunanistan’ın buralardaki konumlanışından rahatsız ve bu devranı artık değiştirecek güçte olduğu görüşünde.

Buna yönelik olarak er ya da geç Türkiye ile Yunanistan arasında “Ya Kanlı Ya Kansız” bir şekilde ADALAR konusunda kozlar paylaşılacaktır.

-Türkiye’nin önündeki engel şimdilik Kuzey Suriye’deki gelişmeler olarak görülüyor.

Kuzey Suriye konusu gündem dışı kaldığında görülen o ki Türkiye tüm gücüyle Ege’de maruz kaldığını düşündüğü hak mahrumiyetine dönecektir.

İşte o zaman Türkiye ile Yunanistan kozlarını sahada paylaşmak zorunda kalacaklardır.

Bundan dolayı Yunanistan, şimdiden ABD’yi bölgeye çekerek koruma kalkanı oluşturmaya çalışıyor.