ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde düzenlenen oturumda Joe Biden yönetiminin dış politika önceliklerini anlattı ve vekillerin sorularını yanıtladı.

Açılış sunumunda diplomasiyi en etkili ve öncelikli araç olarak kullanma konusunda kararlı olduklarını belirten Blinken, bu kapsamda birçok başlıkta şeffaflık konusunda adım attıklarını söyledi.

İran'la nükleer anlaşma konusunda Joe Biden'ın temel pozisyonunu açıkça ortaya koyduğunu ve İran anlaşma koşullarına dönene kadar önden bir adım atmayacaklarını dile getiren Blinken, Tahran'ın, anlaşma koşullarına geri dönmesi konusunda ciddi olduğunu ispatlaması gerektiğini vurguladı.

"Avrupa Birliği bir çağrı yaptığında biz hemen 'tamam' dedik, ancak İran 'hayır' dedi. Top İran'ın sahasında" ifadesini kullanan Blinken, ABD'nin 3 yıl önce anlaşmadan ayrıldığını, ancak sonraki süreçte İran'ın anlaşma koşullarından fazlasıyla uzaklaştığını belirtti.

İran'ın, nükleer anlaşma koşullarına dönmeden yaptırım muafiyeti alamayacağına dikkati çeken Blinken, tüm bu süreçlerin ancak bir diplomasi masasında oturarak çözülebileceğini kaydetti.

İşgal rejimi ile bazı Müslüman ve Arap ülkeleri arasındaki normalleşme anlaşmalarını memnuniyetle karşıladıklarını belirten Blinken, Donald Trump yönetiminin ve önceki bakan Mike Pompeo'nun bu konuda iyi iş çıkardığını ifade etti.

"Diğer ülkelere de İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye davet ediyoruz" diye konuşan Blinken, bunu umduğunu vurguladı.

"Suudi Arabistan'a İran saldırsa Rusya veya Çin yardıma gelir mi?" şeklindeki soruya ise Blinken, "Muhtemelen hayır" yanıtını vererek, ancak ABD'nin yardıma gideceğini belirtti.

Cemal Kaşıkçı cinayetindeki sorumluluğu açık olmasına karşın Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a (MBS) neden vize yaptırımı getirilmediği sorusu üzerine Blinken, vize konusunu açıktan tartışamayacağını kaydederek, "Veliaht Prensin ABD'ye gelme gibi bir planı olmadığını söylemek makul olur" diye konuştu.