İsra ve Mirac Gecesi'nin de içerisinde bulunduğu Recep ayının son haftası "Dünya Kudüs Haftası" olarak ilan edildi. Söz konusu haftada dünyanın birçok yerinde çeşitli etkinlikler düzenlenerek Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın önemi anlatılıyor.
Dünya Kudüs Haftası münasebetiyle İLKHA muhabirine konuşan Filistin Âlimler Heyeti Başkanı Dr. Nevvaf Tekruri, önemli değerlendirmelerde bulundu.
Kudüs'ün anlatılması için tüm kesimlere görev düştüğünü söyleyen Tekruri "Dünya Kudüs Haftası"nın ilan edilmesinin ramazan ayında kutlanan "Dünya Kudüs Günü"ne alternatif olmadığını, aksine Kudüs'ün anlatılması için hem günlere hem de haftalara ihtiyaç olduğunu, Kudüs'ün ümmetin ortak değeri olduğunu ifade etti.
Tekruri "Rabbimizden Selahaddin Eyyubi’ye bu dönemde ihsan ettiği Kudüs fethini bizlere de ihsan etmesini diliyoruz. Çünkü bu ayın son günleri yani içinde olduğumuz bu dönem, Selahaddin Eyyubi’nin Mescid-i Aksa ve Kudüs şehrini özgürleştirdiği günlerdir. Tabi her şeyden önce Kudüs’ün Nebevi fethi peygamber efendimizin İsra ve Mirac mucizesi ile gerçekleşmiştir. Bu mucize de kabul edilen görüşe göre Recep ayının 27'nci gecesinde gerçekleşmiştir. Kur’an-ı Kerimde de kıyamet gününe kadar okunacak ayetlerde, 'Bir gece kendisine bazı ayetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir' diye buyuruluyor. Aynı bu ayeti kerimelerin devamında da zaten İsrailoğullarının Mescid-i Aksa’ya saldırıları ve orayı ifsat etme girişimlerinden bahsediliyor." dedi.
Birçok ilmi kuruluş "Dünya Kudüs Haftası" için Recep ayının son haftasında karar kıldı
Recep ayının son haftasının "Dünya Kudüs Haftası" olarak ilan edildiğini ve bu kararın alınması teklifinin ilk defa basın önünde Türkiyeli âlim ve akademisyenlerden geldiğini belirten Tekruri "Türkiye'deki âlim ve akademisyenler, bu kararı 3 ay önce Kudüs için düzenledikleri 'Türkiyeli âlimler ve Akademisyenlerden Kudüs’e Destek' konulu toplantıda aldılar. Bu kararı açıklayan kişi de Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Selim Ergün oldu. Ardında Dünya Müslüman Âlimler Birliği de yaptığı benzer bir açıklamada da aynı karar alındı. Yine 50’den fazla ilmi kuruluşun katıldığı âlim ve düşünürlerin fikir paylaştığı başka bir toplantıda da aynı karar alındı. Bu haftayı Kudüs haftası olarak ilan edenlerin bu konuda bir araya gelip ortak bir karar almamış olmalarına rağmen ayrı ayrı zamanlarda ve bağımsız olarak ilan etmeleri aslında kalplerin bu konuda hem fikir olduğunu gösteriyor. Herkes bu haftanın harekete geçirici tarafının farkına varmış ki böyle bir karar alınmış." diye konuştu.
"Tüm yılı kapsayacak şekilde Kudüs için strateji ve projeler ortaya konulmalı"
Bu haftanın ilan edilmesindeki amacın halkı bilinçlendirmek ve Kudüs için daha fazla çalışmaya teşvik etmek olduğunu hatırlatan Tekruri "Nasıl ki Ramazan ayını bir yıllık iman depolama ayı olarak görüyorsak recep ayının son haftasını da Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya hizmet edecek olan bir yıllık projelerin planlaması, stratejilerin belirlenmesi için fırsat olarak görmeliyiz. Yani amacımız bir hafta çalışıp daha sonra oturmak değildir. Ramazan ayının son haftası olan 'Dünya Kudüs Günü’ne ilaveten ilan edilen 'Dünya Kudüs Haftası' o güne alternatif olarak ilan edilmemiştir. Çünkü Kudüs’ün işgalcilerin elinden kurtarılması için hem günlere hem de haftalara ihtiyacımız vardır. Yani Kudüs için çalışmaları katılmak, stratejiler belirlemek ve programlar düzenlemek için herhangi bir dönem belirleyen herkesin bu çalışmasını hayırlı ve güzel bir adım olarak kabul etmekteyiz ve bunda herhangi bir çelişki yoktur. Kudüs haftası enerji toplama, atılımlar yapma, bütün yılı kapsayacak plan ve proje düzenleme haftadır. Öte yandan her ne kadar bu haftada alınan kararlar bütün yıl uygulanacak olsa da, bu hafta özel olarak çalışmalar yoğunlaştırılacak ve çalışmalar bu haftadan başladı." şeklinde konuştu.
"İslam ümmeti için ortak kararlar almalıyız"
Dünya Kudüs Haftası'nda yapılacak çalışmalar için bir ay önce özel bir komisyon kurulduğunu söyleyen Tekruri, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
Şu an kendi bünyesinde çalışmak üzere 3 heyet kuruldu. Bunlar; basın heyeti, kurumlar ve teşkilatlar arasındaki ilişkilerin devamı ve çalışmaların sıkılaştırması adına kurulan bir uluslararası ilişkiler heyeti ve hazırlık heyetidir. Bu haftanın en önemli özelliği ortada davet eden tek bir tarafın olmamasıdır. Nitekim davet edilen herkesin aynı şekilde programlar düzenleyip başkalarını da davet etmesi gerekmektedir. Çünkü Kudüs hepimizin meselesidir. Şu an kutsiyeti ve izzeti siyonist işgalciler tarafından ayaklar altına alınan Kudüs ve Mescid-i Aksa hepimizin emeklerine ve çalışmalarına muhtaç durumdadır. O yüzden herkesin kendisini davetli olarak değil çalışmanın sahibi olarak görmesi gerekmektedir. İşte bundan dolayı kendisine mesajın ulaştığı her kurumun harekete geçmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın kalıcı hale gelmesi için yapmamız gereken tüm kuruluşların, partilerin, cemaatlerin, derneklerin, siyasi ilmi akademik ve diğer heyetlerin bu haftayı üstlendiklerine dair açıklamalar yapmaları, kararlar almaları ve ortak bir duruş sergilemeleri gerekmektedir.Buradan herkese sesleniyorum! Ulusal ortak kararlar aldığımız gibi şimdi de İslam ümmeti için ortak kararlar almalıyız. Herkes bu sorumluluğun altına girmeli ve başkalarını da davet etmelidir. Nitekim başkalarına davette bulunan kişinin de tabi çaba göstermesi ve çalışması gerekmektedir. Yapılacak çalışmalardan bahsedecek olursak; uluslararası düzeyde düzenlenecek programlarımız bulunmaktadır. Bunun dışında merkezi programlarımız olacak ki dün bunlardan birisi basın açıklamasıyla ilan edildi. Başlarında programın ev sahiplerinden olan Dünya Müslüman Âlimler Birliği başta olmak üzere dünyadaki diğer ulema birliklerine çağrı yapıldı. Ve 50’den fazla birlik bu etkinliğe iştirak etti. Her ülke için yapılacak ortak ve özel etkinliklerle ilgili programlar belirlendi ve şuan çalışmalara başlandı.
Kudüs Haftası kapsamında dünyanın her yerinde programlar yapılması gerektiğini vurgulayan Tekruri "Her şehirde toplantılar yapılmalı, dersler verilmeli, sosyal medya platformları üzerinden hashtag çalışmaları yapılmalı, yardımlar toplanmalı ve cuma hutbelerinin bu konu detaylı bir şekilde işlenmelidir. Tabi bilindiği gibi şu an Coronavirus nedeniyle açıktan etkinlikler yapılamıyor. Belki bazı şehir ve ülkelerde bu imkân var. Ancak her yerde bunun uygulanma olasılığı az. Tabi bizler de bunu söylerken illa yapılması bunun sonucunda da zararların oluşmasını istemiyoruz. Duruma göre açık etkinlikler yapılır." dedi.
"Bu hafta hutbelerde başta mescid-i aksa olmak üzere mescid-i Haram ve mescid-i Nebevinin içerisinde bulunduğu sıkıntılar konuşulmalı"
Türkiye’de geçen cuma hutbesinde Mescid-i Aksa’nın öneme değinildiğini, bu hafta da Kudüslülerin yaşadığı zorluk ve siyonistlerin zulümlerine değinilmesinin elzem olduğunu vurgulayan Tekruri, "Şu anda Türkiye, Malezya ve bazı ülkelerde Diyanet İşleri Bakanlıkları bu hafta toplanacak olan yardımların Kudüs için kullanılacağı belirtildi. Biz verilen bu paraları yardım olarak değil cihat olarak değerlendiriyoruz. Çünkü bu şekilde Filistin'deki kardeşlerimizin daha güçlü bir şekilde ayakta durmaları sağlanmaktadır. Bu hutbelerin dünyanın her yerinden yapılası gerekmektedir. Şu an birçok ülkedeki Diyanet İşleri Başkanlıklarına bu konuda özel bir talep ilettik. Biz Filistin Âlimler Heyeti olarak birçok çağrı ilettik. Dünya Müslüman Âlimler Birliği bu konuda birçok kuruluşla defalarca mektuplaştı. Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı da dünya genelinde 150’den fazla resmi kurum ve kuruluşa, Vakıflar Bakanlıklarına bu konuda mesaj ileterek bu konuda çalışmalarda bulunmalarını istedi. Söylediğim gibi üniversiteler ve akademiler bu konuda konferanslar ve seminerler verecek. Ben Türkiye’deki 50’den fazla kuruluşların, akademilerin, ulema birliklerinin ve cemaatlerin Mescidi Aksa’ya ve Kudüs’e yardım için bir araya gelerek ortak bildiriler yayınladıklarını, bu haftada etkinlikler yapmak üzere anlaştıklarını biliyorum. Bunların dışında merkezi bazı etkinlikler var ki özellikle bunların yapılmasını istiyoruz. O da Cuma hutbelerinde sık sık bu konunun işlemesidir. Özellikle hutbesi etkili olan yerlerde yapılmasına daha fazla bir önem verilmeli. Başta Mescid-i Aksa olmak üzere özellikle birbirlerinden bağımsız olmayacak şekilde Mescid-i Haram ve Mescidi Nebevide bu konu konuşulmalıdır. Bu hafta özellikle bu Haremeyn-i Şerif’te bu konu dışında farklı bir konu işlenmemelidir. Ben buradan Suudi Arabistan Diyanet işlerini, Mescid-i Haram ve Mescidi Nebevi imamlarının bu konuyu önemsemelerini ve 3 mübarek mescidin üçüncüsü olan Mescid-i Aksanın çektiği sıkıntıların konuşmaları gerektiğini söylüyoruz." diye konuştu.
"Ümmetin Filistin meselesi etrafında birleşmesi ve yardımlarını daha da hızlandırmasına vesile olacaktır"
Tekruri "Bu hafta içerisinde Kudüs’e hizmet edecek birçok proje yapmayı hedefliyoruz. Bu hafta içerisinde yapılacak bu etkinlikler farklı farklı kuruluşlar tarafından düzenlenecek. Bunlardan bazılarını da şu şekilde sıralayabiliriz: Eğitime ve sağlığa yönelik çalışmaların yapılması, Mescid-i Aksa’nın etrafındaki yerlerin Filistinliler tarafından satın alınarak ümmete ait olan bu mekânların tapularla sağlam senet haline getirilmesi. Mescidi Aksa’da onarıma ihtiyaç duyulan yerlerin yeniden restore edilmesi. Evleri siyonistler tarafından zorla yıkılan ya da yıktırılmaya mecbur bırakılan insanlara maddi ve manevi yardımların ulaştırılması. Siyonistler son dönemlerde işgallerini genişletmek için çok daha fazla hızlandılar. İnşallah bu durum ümmetin Filistin meselesi etrafında birleşmesi ve yardımlarını daha da hızlandırmasına vesile olacaktır." şeklinde konuştu.
"Kudüs meselesinin çözümü diğer meselelerin çözülmesi için bir anahtar görevi görecek"
Kudüs için yapılan çalışma ve hizmetlerde çağıran ve davet edilen tarafların olmadığını, herkesin hem çağıran hem de davet edilen olduğunu vurgulayan Tekruri, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Bu çalışmanın yönetim başkanı olarak şunu gördüm ki, çağrılan hiç kimse ister bu resmi bir devlet kuruluşu olsun ister normal bir halk teşkilatı olsun çağrımıza olumsuz cevap vermedi. Bu durum ümmetin içerisinde hayır ve bereketin hiçbir zaman eksik olmadığını açıkça gösteriyor. Ulema birlikleri, yardım kuruluşları, yerel oluşum ve teşkilatlar, cemaatler ve siyasi yapınmalardan hiç kimse olumsuz cevap vermedi. Ezher’e, diğer ülkelerdeki diyanet başkanlıklarına, sosyal cemiyetlere, fikri cemaatlere, siyasi partilere ve Filistin’deki bütün yapılara çağrı gönderdik. Rahatlık ve özgülüğün hâkim olduğu ülkelerin olumlu cevapları dışında başlarındaki diktatörlere ve rejimlere rağmen ezilmiş halklarda kendi sıkıntılarıyla beraber Mescidi Aksa’yı unutmamışlar ve bu çalışmalarımıza hemen destek vermediler. Suriye, Irak, Yemen, Libya, Doğu Türkistan ve daha birçok ülke bunlardan bazılarıdır. Ümmet mukaddeslerini unutmamış. Elhamdülillah bu çağrıya ve çalışmaya çok büyük bir destek var. İnşallah bu hafta yapılan çalışmaların semerelerini yakında görmeye başlayacağız. Kudüs Haftası, kısa bir süre olmasına rağmen geleceğe dönük büyük çalışmaları olan bir durak mesabesindedir. Bu yıl idrak edilen 'Kudüs Haftası' bu fikirlerin ve çalışmaların sağlamlaştırılması için atılan ilk adımdır. Birçok meselenin anahtarı olan Filistin meselesinin çözülmesi ve sonuçlandırılması için sağlam bir adım olacak inşallah." (İLKHA)