Bakan Gül, Japonya'nın Kyoto şehrinde düzenlenen kongreye video konferans yöntemiyle katılarak, dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının öğrettiği hususlardan birinin, adaletin kesintisiz işleyişinin önemi olduğunu belirtti. Son bir yılda pek çok sosyal ve ekonomik faaliyetin zorunlu olarak kısıtlandığını veya ertelendiğini anlatan Bakan Gül, ancak tüm bunlara rağmen adalete erişimin küresel ölçekteki kamusal kriz dönemlerinde bile durdurulamayacağının herkesçe anlaşıldığını söyledi.

'ADALETE ERİŞİM TEMEL GÜVENCEDİR'

Bakan Gül, insanlık ailesi için temel unsur ve temel hedefin küresel adaletin gerçekleşmesi olduğunu belirterek, "Adalete erişim her insanın hakkı ve bütün hakların temel güvencesidir" dedi.

En ağır koşullarda bile adaletin temini, geliştirilmesi ve korunmasının gerekliliğine vurgu yapan Bakan Gül, "Salgının başında kapsamlı stratejimizi ve eylem planımızı bu hassasiyetle oluşturduk. Bu süreçte adalet hizmetlerinde dijital dönüşümü, salgından yıllar önce başlatmış olmanın ülke olarak büyük yararını gördük. Ulusal Yargı Ağı Projesiyle, E-Devlet uygulamalarıyla çok önemli hizmetler ortaya koyduk. Temel muhakeme güvencelerini de gözeterek, sisteme kazandırmış olduğumuz e-duruşma gibi yenilikçi adımlar atmaya devam ediyoruz. Anlam ve önemi salgınla birlikte bir kat daha artan bu dönüşüm, reform çalışmalarımızda yol haritamız olan Yargı Reformu Strateji belgesinin kayda değer hedefleri arasında yer almaktadır. Geniş ve çok yönlü bir istişare sürecinin ürünü olan Strateji Belgemiz 2019 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanmıştır" diye konuştu.

'ADALETE ERİŞİM REFORM STRATEJİSİNİN ODAĞINDA'

Bakan Gül, yargının bağımsızlığının güçlendirilmesine, adil ve etkin işleyişinin sağlanmasına ve toplumun güveninin kazanılmasına özel önem verdiklerini belirterek, adalete erişimin kolaylaştırılmasının reform stratejisinin odağında olduğunu söyledi. Bakan Gül, temel hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması ve geliştirilmesi amacıyla hazırlanan İnsan Hakları Eylem Planı'nın da geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklandığını hatırlattı.

TERÖRİZMLE ORTAK MÜCADELE

Bakan Gül, hak ve özgürlükleri daha etkin koruma iradesinde bahsedilirken, hak ve özgürlükler karşısındaki büyük ve ortak tehdidin de terörizm olduğunu dikkat çekti. Hak ve özgürlük karşısındaki bu tehdidin giderek daha çok ülkeyi hedef almaya başladığını vurgulayan Gül, "Bu tehdidin ortadan kaldırılması uluslararası toplumun samimi işbirliğini zorunlu kılan terörizmle ortak mücadeledir" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin terörden geçmişte çok çektiğini vurgulayan Bakan Gül, şunları kaydetti:

"Türkiye terörün her türüne din, dil, ırk gözetmeksizin ayrım yapmadan kararlı bir mücadele içindedir. Bu mücadelesini özünde bir hak ve özgürlük mücadelesi olarak görmektedir. Ülkemizde 15 Temmuz 2016 tarihinde demokrasiyi yıkmaya, hak ve özgürlüklere dayalı anayasal düzenimizi ortadan kaldırmaya yeltenen suçluların bir kısmı, bugün bazı devletlerde mülteci muamelesi görmektedir. Irak'ın kuzeyindeki terör kampında yine masum insanlarımızı şehit eden bir diğer terör örgütü, cezasızlık güvencesiyle rahatça hareket ettiği ülkelerde, gelecek kanlı eylemleri için para ve eleman devşirmeye devam etmektedir. Bazı devletlerin suçluları adeta himaye eden bu tutumları uluslararası hukuka aykırıdır. Bu tutum ancak çifte standartla açıklanabilir. Burada sadece siyasi veya hukuki bir sorun bulunmuyor. Aynı zamanda ahlaki bir sorunla da karşı karşıyayız."

Bakan Gül, toplumlar için adalet, güvenlik ve barışı sağlamanın yerel bir hedef olmaktan çıktığını söyleyerek, "İmkan ve fırsatlar kadar, sorun ve tehditlerin de küreselleştiği bir dünyada, geçmişte hiç olmadığı kadar birbirimize bağımlıyız" dedi.

Bakan Gül, başta terör olmak üzere sınır aşan bütün suçlarla mücadelede ortak bir anlayış ve samimi bir işbirliği noktasında buluşulması gerektiğine vurgu yaptı.