HABER MERKEZİ - Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İstanbul`da Cami dernekleri başkanları toplantısı öncesinde kadına şiddetten son günlerde sıkça konuşulan Anne Sütü Bankası projesine kadar gündemde yer alan önemli konular hakkında açıklamalarda bulundu.
"8 Mart gününü kadınlara tahsis etmekle, kadına şiddet sorunu çözülmez"
Konuşmasında kadına şiddet konusuna değinen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, "Martın sekizinci gününü kadınlara tahsis etmekle dünyada kadına şiddet sorunu çözülmez. Kadına şiddet sorunu sadece cinsiyet sorunu değil, bence aynı zamanda bir insanlık sorunudur. Çünkü insandan meydana gelen şiddet, sadece kadına çocuğa değil bütün tabiata, bütün kainata yönelmiş vaziyette, ama bir cinsiyet boyutu olduğu da söylenebilir. O yüzden bütün erkekleri hem bir güç ahlakı eğitiminden, hem de İslam Peygamberinin bütün insanlığa öğrettiği kadına karşı davranış nezaket ve zarafet eğitiminden geçmesi gerekiyor. Çocukluk yaşlarından itibaren bütün eğitim süreçlerinde çocuklarımıza bu eğitimi vermemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.
Konuşmasında kadına şiddet konusuna değinen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, "Martın sekizinci gününü kadınlara tahsis etmekle dünyada kadına şiddet sorunu çözülmez. Kadına şiddet sorunu sadece cinsiyet sorunu değil, bence aynı zamanda bir insanlık sorunudur. Çünkü insandan meydana gelen şiddet, sadece kadına çocuğa değil bütün tabiata, bütün kainata yönelmiş vaziyette, ama bir cinsiyet boyutu olduğu da söylenebilir. O yüzden bütün erkekleri hem bir güç ahlakı eğitiminden, hem de İslam Peygamberinin bütün insanlığa öğrettiği kadına karşı davranış nezaket ve zarafet eğitiminden geçmesi gerekiyor. Çocukluk yaşlarından itibaren bütün eğitim süreçlerinde çocuklarımıza bu eğitimi vermemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.
Hiç kimsenin Hz. Peygamber`in hayatının bütünlüğü içerisinden herhangi bir cümleyi çıkarıp oradan hükümler çıkaramayacağını belirten Görmez, "Bütün dünyaya yönelik İslam`ın evrensel metinlerini dahi anlama ve yorumlama konusunda sorunlarımız var. Hiç kimse Hz. Peygamber`in hayatının bütünlüğü içerisinden herhangi bir cümleyi çıkarıp oradan hükümler çıkaramaz. Bütün erkeklerin Hz. Peygamber`in insanlığa öğrettiği kadına karşı davranış eğitiminden zarafet ve güç ahlakı eğitiminden geçmesi gerekiyor. O metinleri doğru anlamak lazım" dedi.
"Anne Sütü Bankası projesine karşı, çok ciddi bir bilgi kirliliği ve dezenformasyon var"
Din İşleri Yüksek Kurulunun Anne Sütü Bankası projesi kararının bugün değil geçen yıl verildiğini belirten Görmez, "Bu karar, her sene prematüre doğduğu için kaybettiğimiz 6 bin bebeğin hayatını kurtarmaya yönelik bir karardır. Çok ciddi bir bilgi kirliliği ve dezenformasyon söz konusu. Zannediliyor ki şehirlerde bütün yatırım bankalarının yanına bir de süt bankası kurulacak. Ben Sağlık Bakanlığının böyle bir düşüncesi olduğunu tahayyül bile etmem. Din İşleri Yüksek Kurulumuzun bir sene önce verdiği bu karar, halkımızın soruları üzerine verdiği bu cevap ve orada sıraladığı yedi şart her sene kaybettiğimiz prematüre 6 bin bebeğin hayatını anne sütü ile kurtarmaya yönelik bir teşebbüstür. Hiç kimse dini hassasiyetlere sadece kendisi sahipmiş gibi hareket etmemeli. Kendisini dinin sahibi gibi göstermeye kalkmamalı. Bu konularda düşünen ve karar veren bütün insanların İslam dininin bu konuda ortaya koyduğu prensipler konusunda en az onlar kadar hassas olduğunu söyleyebilirim" diyerek, toplumun kuşkuyla yaklaştığı bir meseleye karşı bireysel yaklaşımını ortaya koydu.
Din İşleri Yüksek Kurulunun Anne Sütü Bankası projesi kararının bugün değil geçen yıl verildiğini belirten Görmez, "Bu karar, her sene prematüre doğduğu için kaybettiğimiz 6 bin bebeğin hayatını kurtarmaya yönelik bir karardır. Çok ciddi bir bilgi kirliliği ve dezenformasyon söz konusu. Zannediliyor ki şehirlerde bütün yatırım bankalarının yanına bir de süt bankası kurulacak. Ben Sağlık Bakanlığının böyle bir düşüncesi olduğunu tahayyül bile etmem. Din İşleri Yüksek Kurulumuzun bir sene önce verdiği bu karar, halkımızın soruları üzerine verdiği bu cevap ve orada sıraladığı yedi şart her sene kaybettiğimiz prematüre 6 bin bebeğin hayatını anne sütü ile kurtarmaya yönelik bir teşebbüstür. Hiç kimse dini hassasiyetlere sadece kendisi sahipmiş gibi hareket etmemeli. Kendisini dinin sahibi gibi göstermeye kalkmamalı. Bu konularda düşünen ve karar veren bütün insanların İslam dininin bu konuda ortaya koyduğu prensipler konusunda en az onlar kadar hassas olduğunu söyleyebilirim" diyerek, toplumun kuşkuyla yaklaştığı bir meseleye karşı bireysel yaklaşımını ortaya koydu.
(Murat Burtaş - İLKHA)