DOĞRUHABER / Hasan Işık

Biliyorsunuz Çarşamba günü Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılı Şubat ayına ait "Tüketici Fiyat Endeksi" (enflasyon oranı) verilerini açıkladı. Enflasyon şubat ayında beklentilerin üzerinde arttı ve 1,5 yılın zirvesini gördü.  TÜİK verilerine göre; TÜFE aylık bazda yüzde 0,91 artarken, yıllık enflasyon yüzde 15,61'e çıktı. Üretici fiyatlarında ise yıllık yüzde 27 artış gerçekten çok önemliydi.

 TÜİK’in enflasyon rakamlarının peşi sıra Perşembe günü de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2021 yılı Şubat ayına ait “Aylık Fiyat Gelişmeleri” raporunu açıkladı.

Banka bu raporu, fiyat istatistiklerinin TÜİK tarafından yayımlanmasını izleyen iş günü içinde yayımlanmakta ve TCMB’nin bir önceki ayın enflasyon rakamlarına ilişkin ilk görüşlerini ifade etmekte. Banka yaptığı açıklamada, bu raporu yayımlamakla resmi fiyat istatistiklerinin açıklanması ile Para Politikası Kurulu toplantısı(faiz kararının verildiği toplantı) arasında geçen süre zarfında aylık enflasyon gelişmelerinin kamuoyu tarafından daha sağlıklı biçimde yorumlanmasına katkıda bulunmayı amaçladığını da özellikle vurguladı.

Şu ana kadar verdiğim bilgiler ve şimdi size sunacağım Merkez Bankası’nın açıklamaları resmi bilgi ve veriler. Sonra bunların üzerinde kısa bir değerlendirme yapacağız inşaallah. Merkez Bankası’nın Şubat ayına ait “Aylık Fiyat Gelişmeleri” raporunun özet kısmı şu şekilde açıklandı:

MERKEZ BANKASI GÜNAH KEÇİSİ ARIYOR

“Tüketici fiyatları Şubat ayında yüzde 0,91 oranında artmış, yıllık enflasyon 0,64 puan yükselişle yüzde 15,61 olarak gerçekleşmiştir. Uluslararası emtia fiyatlarındaki yükseliş ve bazı sektörlerde belirginleşen arz kısıtlarının etkisiyle üretici fiyatlarındaki güçlü artış eğilimi devam etmiştir.

Yıllık enflasyon alt gruplar genelinde yükselirken, bu artışa en belirgin katkı temel mal ve gıda gruplarından gelmiştir. Bu dönemde, birikimli döviz kuru etkilerinin kısmen hafiflemesiyle dayanıklı tüketim malları ve diğer temel mallarda fiyatlar ılımlı bir seyir izlerken, giyim yıllık enflasyonundaki yükseliş devam etmiştir.

Gıda enflasyonu işlenmiş gıda fiyatları öncülüğünde artarken, bu gelişmede alt kalemler itibarıyla çiğ süt alım fiyatlarındaki artışın süregelen yansımaları, et fiyatları ve uluslararası tarımsal emtia fiyatlarının etkisi öne çıkmıştır.

Enerji fiyatları uluslararası petrol fiyatlarındaki yükselişe karşın, döviz kuru gelişmeleri ve eşel mobil uygulaması neticesinde aylık bazda sınırlı bir artış gösterse de, grup yıllık enflasyonu düşük baz nedeniyle yükselmiştir.

Bu dönemde hizmet yıllık enflasyonu bir miktar artmıştır. Bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonları yükselirken, eğilimleri temel mallar kaynaklı olarak gerilemiştir.”

Evet, bankadan yapılan bu açıklama sürekli yükselen enflasyonun sorumlusu olarak bir “günah keçisi” aradığının bir göstergesi.

Yani enflasyonun bir buçuk yılın zirvesine çıkmasında benim bir suçum-günahım yok, suçlu emtia fiyatları, gıda fiyatları… şu bu…

Peki, gerçekten de Merkez Bankası’nın enflasyon denilen facianın bu kadar büyümesinde hiç mi payı yok? Banka gerçekten de sütten çıkmış ak kaşık gibi masum mu?

Gelin daha önce bu konu hakkında söylediklerimizi birlikte hatırlayalım:

ZAMAN EN İYİ MÜFESSİRDİ, BEKLEDİK GÖRDÜK!

25 Aralık 2020 tarihli “Faiz ile abad olunmaz, sonu berbad olur!” başlıklı yazımızda aynen şu ifadeleri kullanmıştık:

“Değil mi ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, “faiz bir sömürü aracıdır” dedi, doğrudur. Ve insanı sömüren kanını emen her sömürü aracı da zulümdür.

Evet, faiz de ekonomik bir zulümdür… Ve ‘zulümle abad olanın sonu nasıl berbad olur’sa, ‘faizle de abad olanın sonu berbad olacak’tır.

Zaman en iyi müfessirdir. Bekleyip göreceğiz, bakalım faizler artınca enflasyon artacak mı düşecek mi?”

“FAİZİ ARTIRISANIZ ENFLASYON ARTAR, FAİZİ DÜŞÜRÜRSENİZ ENFLASYON DÜŞER”

18 Şubat günü Para Politikası Kurulu faiz kararını vermek için toplantı yapacağı gün bu sayfadan verdiğimiz “Faizin beline bir darbe vurun!” başlıklı yazımızda da şöyle bir değerlendirmede bulunmuştuk:

“Önce şu veriyi paylaşayım; 2020 yılı ocak ayında politika faizi % 11,25, enflasyon aynı ayda enflasyon %11,84 idi. Bugün politika faizi %17 ve TÜİK’in son açıklanan enflasyon rakamı da % 14,97 yani %15…

Neden bu veriyi paylaştım? Çünkü daha önce ki yazılarımızda ayrıntılı belirttiğimiz gibi Türkiye’de ne zaman “yüksek faiz politikası”na geçiş yapılmışsa eşzamanlı olarak ülke ekonomisi de “yüksek enflasyon” sürecine girmektedir. Bu bir polemik veya desteksiz iddia değil bilakis ilgili kurumların açıkladığı reel verilere dayanmaktadır.”

Kısaca dedik ki: “eğer faizi artırırsanız enflasyon artar, faizi düşürürseniz enflasyon düşer.” Şimdi sonuca gelelim; faiz çıktı %17’ye, enflasyonda bir buçuk yılın zirvesi olan %15,61’ye çıktı.

Söyleyin kim haklı kim suçlu?...