Abdullah AYYILDIZ 

Bismillahirrahmanirrahim.

“Allah’a çağıran, dine ve dünyaya yararlı iş yapan ve "Ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim vardır?” (Fussilet Suresi, 33. Ayet)

Geçen yazımızda Hasan en-Nedvi’nin kitabının son bölümünde, Müslümanların dünya hâkimiyeti adına yapılması gerekenlere değinip yazımızı bitirmiştik. Bu yazımızda ise bunu gaye edinen bir şahsiyetin, Necmettin Erbakan’ın maksadı, çabası, fikriyatı ve donanımının birleşimi olan, tespit ve teşhisleriyle “Hoca Haklıymış!” dedirten Davam isimli eserini ele alacağız.

Kitap, bir otobiyografi olmasının yanı sıra eğitim, kültür, siyaset, ekonomi, toplum bilimi ve ahlak gibi konularda hocanın ideallerini ve bunu gerçekleştirmek adına harcadığı çabalarını da ele alması açısından değerlidir. Piyasada Erbakan ile ilgili birçok kitap bulunsa da, kendi dilinden onu dinlemek daha faydalı olacaktır kanaatindeyim.

Erbakan Hoca, kitaba kendi hayat hikâyesinden başlıyor. Eğitiminden mütevazı bir şekilde kısaca bahsettikten sonra ülkemizin ağır sanayisi için uğraşlarını ve bu yolda karşısına çıkarılan engelleri anlatıyor. Bu bölümleri okuyunca “Bizden neden nitelikli adam çıkamamış?” sorusunun cevaplarını bulabiliyoruz. Şeftali değil, yerli ve milli motor ihraç etme ideali karşısında, montajcı zihniyetin önüne çıkardığı her engeli, sıçrama tahtasına dönüştüren Hoca, bu sebeple siyasete girmek durumunda kaldığını şu sözlerle belirtiyor:

“Bazen bize soruyorlar: "Bütün okulları birincilikle bitirmişsiniz. Deha seviyesinde bir beyne sahipsiniz. Bilim dünyasında büyük buluşlara imza atmışsınız. Bir bilim adamı olarak kalıp, ilmî buluşlara imza atsaydınız, insanlığa böylece hizmet etseydiniz daha iyi olmaz mıydı?" diyorlar. Bizim cevabımız şudur: "Bir üniversitede profesör olabilirsiniz, Nobel ödülleri de alabilirsiniz, ama ülkenizin insanı bugün olduğu gibi açsa, sefalet ve zorluklar içerisindeyse, dünyada 300 bin çocuk yoksulluk içinde açlıktan ölüyorsa, sizin Nobel ödülleriniz ne işe yarar?"

Bir sonraki bölümde Erbakan Hoca, Allah’ın varlığını, yaradılış mucizesini, insanı diğer varlıklardan ayıran faziletleri, dünyaya yön veren Müslüman alimleri anlatıyor. Fennî ilimler, astronomi, dünya tarihi, felsefe gibi konularda bu denli yetkin bir dille anlatıma şaşırıp kalıyor insan. Ama şaşmamalı… Zira hoca, sadece fenni ilimlerle iktifa etmemiş, kendini dînî sahada da yetiştirmiştir. Geçtiğimiz günlerde vefat eden Fatih Dersiamlarından Muhammed Emin Saraç Hoca’nın, onun hakında Ayrı bir ilim tahsil etmesine rağmen Fatih Camii’nde şer'i ilimleri okumak için vakit ayırır, bizlerle beraber ders alırdı.” sözü, bu ilmin kaynağını bizlere sunması açısından önemlidir.

“Hayat, iman ve cihattır!” sloganını dilimizde vird haline getiren Hocanın cihad konusundaki düşüncesi ise şöyle:

“Bütün Müslümanların ilk ve temel vazifesi, Hak-bâtıl mücadelesinde cihat etmektir. Cihat, Hakk'ın hâkim ol­ması ve tüm insanlığın huzur ve hürriyete kavuşması için bütün gücümüzle ve hiçbir dünyevi karşılık gö­zetmeden çalışmaktır. Aziz milletimize, İslam ümme­tine ve tüm insanlık âlemine karşı sorumluluklarımızı kuşanmaktır. Yeryüzünde bâtıla karşı Hak ve adaleti hâkim kılmak için cihatla görevliyiz. Hakk’ın hâkimiyeti için çalışmamakla, bâtılın hâkimiyeti için çalışmak arasında fark yoktur."   (Devamı Çarşamba günü yayınlanacak…)