KOCAELİ - Kartepe İnsan Hakları Derneği Başkanı Ali Akbaş `ın yaptığı açıklamada, rejimin 90 seneden beri başörtülü kadına her türlü ayrımcılığı reva gördüğünü ve zulmün son bulması için Memur-Sen`in, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Faruk Çelik`e teslim ettiği 12 Milyon 300 bin imzanın çok anlamlı olduğunu belirterek, "Pazartesi gününden itibaren tüm kamuda Atatürkçü rejimin başörtülülere karşı yaptığı ayrımcılık ve insan hakları ihlalinin son bularak, başörtü ile çalışmanın özgür hale getirilmesi" dileğinde bulundu.
 
`18 Mart`a itibaren yasakları dinemeyeceğiz`
Anayasada böyle bir yasağın olmadığı, saptırılmış laiklik tanımına atıfla Müslüman kadına karşı yapılan ayrımcılığın son bulmasını isteyen Akbaş, Son verilmediği takdirde Memur Sen üyelerinin 18 Mart`tan itibaren bu yasakları dinlemeyip görevlerine başörtülü olarak gideceklerini öğrenmiş bulunuyoruz. Bu girişimi, zencilere 2.sınıf insan muamelesi yapan beyazlar karşısında, belediye otobüsünde beyazlara yer vermeyi ret ederek, zenci özgürlük hareketini başlatan, zenci Rosa Parks`ın girişimi kadar önemli buluyoruz. Bu ülkede 90 senden beri Müslümanlara 2. sınıf insan, zenci muamelesi yapılıyor. Birinci sınıf insan olduğu kanaatinde olan Atatürkçülerin yasakçı tavırları karşısında, bir hak arayış mücadelesi olarak bu girişim için geç bile kalınmıştır. Atatürkçüler 1.sınıf insan,! bu ülkenin Müslüman halkı 2.sınıf insan değildir. Bu zulüm ve dayatma sona ermelidir. Hiç kimsenin diğer özgür bireylerin inançlarına ve giyim tarzına karışmaya hakkı yoktur. Bu ülkede yaşayan herkes eşit vatandaş statüsünde olmalıdır" şeklinde konuştu.
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü`nde bir çok Atatürkçü kadının heykellere çelenk bırakıp, Cumhuriyet kadınının kazanımlarından bahsettiğini kaydeden Akbaş, "Fakat hiç birisi Müslüman kadının gördüğü psikolojik, şiddetten ayrımcılıktan söz etmedi" ifadelerini kullandı.
 
`Hükümet görevini yapmıyor`
Hükümete bu halkın daha ne zamana kadar minik azınlık Atatürkçülerin, insan hakları ihlallerine maruz kalacağı sorusunu yönelten Akbaş, "Hükümet olarak görevinizi neden yapmıyorsunuz? İnsan hakları ihlallerinin önüne geçmek, anayasada belirtilen sosyal devlet olmanın gereği değil mi? Başörtülü insanlara karşı ayrımcılık suçu işleyenler için, TCK`nın 122. maddesi ağırlaştırılmalı ve bu suçu işleyenler, erteleme olmaksızın, para cezasına çevrilmeksizin hapis cezası ile cezalandırılmalıdır. İnsan hakları ihlalleri ile ilgili kanuni düzenlemeler acilen yapılmalıdır. İşkence suçundan zaman aşımının kalkması gibi, yine bir tür manevi işkence olan ayrımcılık suçu işleyenler için de zaman aşımı kaldırılmalıdır. Geçmişe dönük olarak, başörtü yüzünden ayrımcılığa uğrayanların, TCK 122 göre maddi manevi tazminat davaları açma hakkı sağlanmalıdır. Başörtülülerin, eğitim hakkı elinden alınmasından dolayı, yada ayrımcılıktan dolayı travma geçirenlerin, psikolojik tedavi görenlerin uğradığı maddi manevi kayıplar önce imkan varsa sorumluları, yoksa devlet tarafından giderilmelidr. Devlet Atatürkçü anlayışın laiklik kisvesi altında bu halka yaptığı zulümlerin artık sona erdiğini açıklamalı, bu yüzden incinmiş, zarar görmüş halktan özür dilemelidir. Acilen hükümetten bu konuda adım atmasını bekliyoruz" dedi.
(Osman İçli-İLKHA)