28 Şubat 1997 yılında gerçekleşen askeri darbenin üzerinden tam 24 yıl geçti. Geçen bu süre zarfında 28 Şubat dönemine ait hak ihlalleri izlerini bugün de halen taşıyor.

Türkiye tarihine etkisi en derin darbelerden birisi olarak geçen ve toplum ile siyaset üzerinde derin postal izleri bırakan 28 Şubat’ın 24’üncü yıldönümünde darbe öncesinde ve sonrasında yaşananları İLKHA’ya değerlendiren Gök, darbenin üzerinden 24 yıl geçse de etkilerinin halen devam ettiğine dikkat çekti.

Halen cezaevinde olan 28 Şubat mağdurlarının olduğuna dikkat çeken Gök, mağduriyetlerin artık son bulması gerektiğini belirtti.

 

Dönemin keyfi kararlarıyla mahkûm edilen birçok insanın mağduriyetinin, anlaşılmaz bir şekilde devam ettiğine belirten Gök, adaletin tam olarak tesisinin, mağduriyetlerin giderilmesi ve zararlarının tazmin edilmesiyle mümkün olacağını vurguladı.

28 Şubat’ın Türkiye tarihine geçmiş kara bir leke olduğunu ifade eden Gök, bütün darbeler gibi 28 Şubat’ın da bir mühendislik projesi, toplumu, siyaseti, idareyi, inancı, ticareti, ekonomiyi, yargıyı, eğitimi ve hayatın tüm alanlarını dizayn etmeyi amaçladığını belirtti.

Gök, 28 Şubat’ın milletin kendi değerlerine göre siyaset yapılmasına ve bağımsız politikalar belirleme iradesine, toplumun inancını yaşama hakkına, ekonomik sistemin yağma düzeninden kurtarılması sistemine, insanca yaşama standartlarının oluşturulması gayretine karşı siyasi, ekonomik ve sosyal ayrıcalıklar sahibi hegemonik güçlerin müesses nizamı koruma amacıyla gerçekleştirdiği bir darbe olduğunu belirtti.

“28 Şubat insanların yaşam şekline, zihnine, düşünce şekline yapılan bir darbeydi”

Darbenin her türlüsünün kötü olduğunu belirten Gök, “Ama 28 Şubat çok daha farklı, çok daha kötü ve kökü çok daha derinlerde olan bir darbeydi. O süreçte bu darbeye ‘postmodern’ darbe denildi. Gerçekten 28 Şubat insanların yaşam şekline, zihnine, düşünce şekline yapılan bir darbeydi. Yani askerler fiilen yönetimi devir almamışlardı ama sadece asker değil, beşli çete darbenin bir başka ayağıydı. Medya darbenin bir başka ayağıydı. Çok güzel bir tiyatro oynadılar. Darbenin zeminini hazırladılar ve daha sonra bu tiyatronun sonucunda o zaman gerçekten dünyaya belki de kurtuluş reçetesi sunan veya dünyaya kurtuluş reçetesi sunma potansiyeline sahip olan Müslüman kesime, imanlı, inançlı kesime ciddi zararlar verdiler.” dedi.

“Merhum Erbakan’ın kurduğu Havuz Sistemi ve D-8 girişimini darbe ile engellediler”

Darbenin gerçek ve uydurma sebeplerinin olduğunu ifade eden Gök, “Darbenin gerçek sebepleri; kısa bir iktidar yaşamasına rağmen 54’üncü hükümetin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın çok güzel işlere imza atmasıydı. Bunlardan sadece iki tanesini paylaşmak istiyorum. Birisi Havuz Sistemi, diğeri de D-8 girişimiydi. Havuz Sistemi o zamana kadar devleti rahatça hortumlayanların hortumunu kesen bir ekonomik sistemdi.” ifadelerini kullandı.

Gök, Havuz Sistemi’nin merhum Necmettin Erbakan Başbakanlığındaki Refah-Yol Hükümeti’ndeki ilk icraatlarından birisi olduğunu hatırlattı.

Havuz Sistemi’nin kurulması sürecini merhum Erbakan’ın 25 yıl danışmanlığını yapan Prof. Dr. Mete Gündoğan’ın o döneme dair yaşananları anlattığını paylaşan Gök, Havuz Sistemi’nin, parası olan kamu kurumunun ihtiyacı olana finansman sağlaması için oluşturulan kamu tek hesabı olduğunu ifade etti.

“Devleti hortumlayanların hortumu kesildi”

Devleti hortumlayanlara ve milletin parasını sömürenlere merhum Erbakan’ın Havuz Sistemi ile engel olduğunu belirten Gök, “Merhum Erbakan, bütün genel müdürlüklere, bütün harcama yetkililerine bir genelge ile emir çıkarıyor, ‘bundan sonra başbakanın imzası olmadan kimse bir yere beş kuruş para yatırmayacak, kimse bir yerden beş kuruş para almayacak. Devletin bütün parası havuzda toplanacak. PETKİM’in veya Türk Telekom’un parası mı var? Bu havuza girecek. Türk Telekom’a, PETKİM’e para mı lazım? Bu havuzdan alacak’ diyor. İşte bu devleti hortumlayanların hortumu kesiliyor. Darbenin en önemli sebeplerinden birisi budur.” diye konuştu.

“Dünya beşten büyüktürü ilk kullanan ve icraata dönüştüren Necmettin Erbakan’dır”

Gök, darbenin diğer en önemli sebebinin de merhum Erbakan’ın en büyük hayali olan İslam Birliği’ni oluşturmak için 8 İslam ülkesini bir araya getiren “D-8 Projesi” olduğunu belirterek şunları söyledi:

“D-8; İslam ortak para birimi, İslam Savunma Birliği, İslam Ticari Birliği gibi hedeflerin hayata geçirilme şeklidir. Geçenlerde D-8 ile ilgili bir makale okudum; dünya pamuğunun yüzde 65'i, dünya tütününün yüzde 75'ei dünya petrolünün yüzde 80’ni, Bor minerallerinin yüzde 95'i bu 8 ülkenin elinde ve bu 8 ülkede İslam ülkesi. Bu 8 ülkenin nüfusunu bir araya getirdiğiniz zaman bir milyarın üzerinde nüfusu var. Bu nasıl bir güç düşünebiliyor musunuz? O zaman bunlar belli söylemlerle ortaya çıkıyor. ‘Ticaret, savunma işbirliği yapacağız. Kendi dünya bankamızı kuracağız, ticarette birbirimizi önceleyeceğiz’ gibi söylemleri var. Bana göre, en önemli söylemleri 2’inci Yalta Konferansı istiyorlar. 1’inci Yalta Konferansı’nda bugünkü Birleşmiş Milletler şekillendi. 2’inci Dünya Savaşı'nın galip devletleri Birleşmiş Milletleri şekillendirirdiler ve bu galip devletler, kendileri veto hakkını kendilerine koydular. Şu an 5 tane daimi üyenin veto hakkı var, bunlar isterse dünyanın geri kalanının kabul ettiği bir olayı veto hakkı ile reddedip yoksa sayabiliyorlar. O yüzden sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, ‘Dünya beşten büyüktür’ diyor. Dünya beşten büyüktürü ilk kullanan ve bunu icraata dönüştüren Necmettin Erbakan’dır. D-8’lerin iddiası budur. 5 tane ülkenin dünyaya yönetmesini doğru bulmadıklarını ifade ederler, 2‘inci Yalta Konferansı’nı isterler ve ‘ille de veto hakkı olacaksa bizim temsilcimiz olan D-8’lerin temsilcisi olan Türkiye'nin evet hakkı olmalıdır’ derler. Bu çıkışlar dünyayı sömüren emperyalistlerin, sömürüsünün sona ermesi demektir. Dolayısıyla 28 Şubat’ın en önemli iki sebebi bunlardır. Bunun çok iyi bilinmesi gerekir.”

“28 Şubat’ın asıl sebebini bilmemiz gerekiyor”

Sırf bunlar sağlandığından dolayı ilk defa cumhuriyet tarihinde Necmettin Erbakan tarafından denk bütçenin çıkarıldığını belirten Gök, “Çünkü hortumlar kesildi. Milletin parası millete ödenmiştir. Çiftçiye, köylüye, emekliye, memura ve işçiye hayatında görmedikleri zammı 54’üncü Hükümetin Başbakanı Necmettin Erbakan vermiştir. Bu ekonomiyi doğru yöneterek, milletin parasını millete vererek sağlanmıştır. Birileri de bundan rahatsız oldukları için darbe yapmıştır. 28 Şubat'ın sebeplerinden birisi budur. İkincisi küresel ölçekte dünyayı yöneten şer güçlerin tekeline çomak sokulmuştur. Bu durum dünyayı sömüren emperyalistlerin sömürüsünü sona erdirecekti. Dolayısıyla sadece Türkiye'de değil, D-8’leri kuran ülkelerin tamamında darbe yapılmıştır, birisi başarısız olmuş diğerleri başarılı olmuştur. Dolayısıyla 28 Şubat’ın asıl sebebini bilmemiz gerekiyor.” diye konuştu.

“Halen cezaevinde olan 28 Şubat mağdurları var”

28 Şubat’ta Müslümanların ciddi anlamda mağdur edildiklerinin altını çizen Gök, “Halen cezaevinde olan 28 Şubat mağdurları vardır. Mutlaka bu mağduriyetlerin artık son bulması gerekiyor. O dönemde görevden alınanlar ve başörtüsüz zulmü var. Çünkü o dönem ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ adı altında aslında Müslümanlarla mücadele yapıldı. Batı Çalışma Grupları kuruldu ve 8 yıllık kesintisiz eğitime geçildi ki bana göre vatana ihanete eştir. Çünkü meslek liselerinin orta öğretim kısımları kapatıldı. İmam hatipleri kapatmak için bütün meslek liselerini kapattılar ve Türkiye ara eleman sıkıntısı yaşadı ve halen yaşıyor. Yani kesintisiz 8 yıllık zorunlu eğitim, başörtüsü yasağı, üniversitedeki zulümler yani aklınıza gelmeyecek zulümler uygulandı. İşte Kur'an kurslarının kapatılması, tarikatların faaliyetlerine son verilmesi gibi mütedeyyin samimi Anadolu insanı üzerine ciddi baskılar kuruldu, zulümler yaşandı ve birtakım masum insanlar hapislere konuldu. Bunların üzerinden operasyonlar yapıldı. Masum bir takım insanlar zan altında bırakıldı ve ‘bütün Müslümanlar bu şekilde yanlış insanlarmış’ algısı oluşturularak hem toplum nezdinde itibarsızlaştırıldı hem de bu insanlara zulüm edildi.” şeklinde konuştu.

“28 Şubat'ın bürokrasi ve medya ayağından hesap sorulmadı”

28 Şubat'ın etkilerinin halen devam ettiğini vurgulayan Gök, “Güya yargılamalar oldu ama 28 Şubat’taki beşli çeteye dokunuldu mu? 28 Şubat'ın bürokrasi ayağı ne oldu? 28 Şubat'ın medya ayağı ne oldu? Bunlara hiçbir şekilde dokunulmadı. 28 Şubat'a hizmet eden medya bugün halen o çizgide ve devam ediyor ve bunun hesabı sorulmadı. Dolayısıyla o süreçte hesap sorulmayanlara mutlaka hesap sorulmalı. Yani bu darbe sadece askerin organize ettiği ve uyguladığı bir darbe değildi. Bu darbenin birçok ayağı vardı, bütün bu ayaklarının bunun hesabını vermesi gerekiyor. Hepsinin öncesinde de mazlum ve mağdurların, bu mağduriyetinin mutlaka son bulması gerekiyor. Allah bir daha bu ülkeye 28 Şubatlar yaşatmasın diyorum.” temennisinde bulundu. (İLKHA)