31 Aralık 2019 yılında başlayan Coronavirus (Covid-19) salgını tüm dünyayı ve Türkiye’yi etkisi altına almaya devam ediyor. Salgın süreci dünyada 14 ayını, Türkiye’de ise bir yılını doldurdu.
Dünyadaki Covid-19 vaka sayısı 114 milyonu, vefat sayısı da 2.5 milyonu aştı. Türkiye’de ise Sağlık Bakanlığı verilerine göre, vaka sayısı 2 milyon 683 bin 971’i bulurken toplam vefat sayısı ise 28 bin 432 oldu.
Salgının başından beri artış eğiliminde olan günlük vaka sayıları artık birçok ülke için azalma eğilimine geçerken bazı ülkelerde de Covid-19 kaynaklı ölümler artıyor.
Türkiye’deki durum ise birçok Avrupa ülkesi ve ABD’ye göre çok daha iyi seyrederken bu durum umut vadediyor ve örnek teşkil ediyor. Şu ana kadar Covid-19 kaynaklı ölüm sayısı 30 bine bine yaklaşırken 100 bin nüfus başına ölüm oranı 4,43 oldu.
Günlük vaka artış sayıları birçok ülkede tepe noktasını görürken son aylarda ise inişe geçti. Bu sebeple ülkeler artık normale dönmenin yollarını arıyor ve kısıtlayıcı tedbirlerin gevşetilmesi için yol haritaları geliştiriyor.
Covid-19 salgınının kontrolü için her ülke kendi mücadele stratejisini geliştirirken Türkiye 1 Mart’tan itibaren “kademeli normalleşme”ye geçmeyi planlıyor.
Ülkelerin salgını nasıl yönettiği değerlendirilirken hangi önlemlerin alındığı ve bu önlemlerin alınma zamanı, uygulanma derecesi, kapsamı ve uygulanma süresini Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Acil Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Behçet Al, İLKHA’ya değerlendirdi.
Covid-19 vakalarının görülmeye başlanmasıyla kimi ülkelerin ilk vakanın görülmesiyle kimilerinin vaka artışı belirgin bir hale geldikten sonra önlem almaya başladığını belirten Al, bazı ülkelerde önlemlerin tüm topluma, bazılarında ise sadece riskli gruplara ve bölgelere odaklandığını ifade etti.
Türkiye’nin Covid-19 salgını sürecini iyi yönettiğini belirten Al, Türkiye’nin Covid-19 sürecini dünyada iyi yöneten ülkeler arasında yer aldığını söyledi.
Türkiye’nin sağlık sisteminden kamu yönetimine kadar dünyada bu süreci en başarılı yöneten ülkelerden biri olduğunu belirten Al, sağlık çalışanlarının başarısı ve vatandaşların kurallara uymasının da bu süreçte etkili olduğunu ifade etti.
“Türkiye Covid-19’u dünyada en iyi yöneten ülkeler arasındadır”
Türkiye’nin baştan beri salgın sürecini dikkate aldığını belirten Al, “Bütün Avrupa ülkelerinden çok daha iyi bir alarm durumu yaşandı. Sağlık Bakanlığı bu konuda erken karar aldı. Benim en çok hoşuma giden ve bence Türkiye'de en etkili yöntemlerden birisi de ‘Bilim Kurulu’ diye bir kurul kurdu. Bu kurul Türkiye'nin farklı yerlerinden gelen insanlardan oluşan, Türkiye'nin şartlarını bilen, Covid-19’u ve diğer hastalıkları da yakinen takip eden ve işini bilen insanlardan oluşuyordu. Bunlardan çok fayda görüldü, Türkiye’ye çok ciddi katkı sağladılar. Sürekli toplumu da bu insanlar bilgilendirdiler. Toplum net, açık ve şeffaf bir bilgi aldı. Evet, bizden daha iyi yönetilen ülkeler de oldu. Japonya, Kore, Taylan ve Çin gibi ülkeler süreci bizden daha iyi yönettiler ama biz de kesinlikle kötü değiliz, iyiler arasındayız. Örneğin Avrupa, Güney ve Kuzey Amerika ülkelerine nispeten kıyasladığımızda, onlardan çok daha Covid-19 salgın sürecini iyi yönettiğimizi söyleyebiliriz.” dedi.
“Türkiye her zaman sağlık açısındaki büyük olaylara hazır durumdaydı”
Son 20 yıl içerisinde Türkiye’nin birçok konuda atak yaptığını belirten Al, “Bunların başında sağlık hizmeti geliyor. Gerçekten devrim niteliğinde gelişmeler yaşandı. Bunu sağlık sisteminin her sahasında görebilirsiniz. Türkiye'nin bu konuyu rahat karşılayabilmesinin bir sebebi vardı. Çok sebebi var ama en büyük sebebi; Türkiye her zaman sağlık açısından büyük olaylara hazır durumdaydı. 2 milyonluk bir şehirde yaşıyoruz. Şu anda Gaziantep Üniversitesinin normalde günlük hasta sayısı bin, diğer devlet hastanelerinde bu rakam daha fazla ve 3 bin civarında olan hastanelerimiz vardı. Yani günlük olarak zaten Covid-19 dışında da bir travma yaşıyorduk. Böyle yüksek bir hasta potansiyelimiz vardı.” ifadelerini kullandı.
“Covid-19 dünya için ciddi bir travma ve afet”
Türkiye’nin personel, altyapı ve sağlık ekipmanları olarak Covid-19 sürecine hazır bir ülke olduğunu ifade eden Al, “Covid-19 dünya için ciddi bir travma ve afet. Biz zaten günlük olarak hasta potansiyeli açısından bu afetleri yaşıyorduk. Fakat Avrupa öyle değildi. Bizim günde hastaneye başvuran hasta sayımız onlarda ancak bir ayda başvuruyor. Birden hasta sayıları 10-20 katına çıkınca tamamen sistemleri çöktü. Avrupa’daki arkadaşlarımızla sürekli görüşüyoruz. Böyle bir sürece ve afete hazırlıklı olmadıklarından dolayı birden bunun altında ezildiler. Tıpta her zaman basit şeyler en önemli şeylerdir. Bu Covid-19’da da kendisini gösterdi. Covid-19’da en iyi, en etkili ama en basit yöntem maske kullanma yöntemidir. Dünya özellikle Avrupa ve Amerika bu basit şeyi bile yakalayamadı. İlk etapta kontrolü sağlayamadı. En basit ama en etkili olanı ıskaladıklarından dolayı çok ciddi sıkıntılar yaşadılar.” şeklinde konuştu.
“Avrupa'da yaşlı nüfus oranı biraz daha yüksekti”
Avrupa ülkelerinin Covid-19 salgınıyla mücadelede sınıfta kaldığını belirten Al, “Avrupa'nın çok ciddi problem yaşamasının bir sebebi de sağlık hizmetleri ve altyapıları bizim kadar güçlü değildi. Bütün hastalıklarda olduğu gibi en ciddi ve en riskli potansiyel yaşlı hastalardır. Avrupa'da yaşlı nüfus oranı biraz daha yüksekti. Bu nedenden dolayı çok ciddi kayıpları oldu. Dünyada bugün ölüm oranı en yüksek olan Belçika’dır. Belçika dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisidir. Bunun çok önemli bir sebebi var. Belçika’da toplumun her bin kişiden 71’i bakım evlerinde yaşıyor. Çok ciddi yüksek ölüm oranları buralarda görüldü.” diye konuştu.
“Türkiye birçok ülkeye maske transferinde bulundu”
Covid-19 salgınına karşı maske ihtiyacını gidermek isteyen ülkelerin arasında büyük rekabet olduğunu Al, “Biz aynı zamanda bir tekstil ülkesi olduğumuz için belki 2-3 hafta istisnayı çıkarırsak maske temin konusunda bir sıkıntı yaşamadık. Hızlı bir şekilde maske dağıtımı yapıldı. Bu salgın beklenmediği için hiç kimsenin hiçbir yerinden milyonlarca, binlerce ton maske tabi ki yoktu. Fakat bu olay ortaya çıktıktan sonra maske üretimine başlandı. Hatta Türkiye bu konuda birçok ülkeye maske transferinde bulundu.” dedi. (İLKHA)