Türkiye’de hukuk garabeti ve hak ihlalleri, sadece tek parti döneminde ve sıkıyönetim mahkemelerinin kurulduğu darbe sonrası günlerinde yaşandığını zanneden ve AKP hükumetine hüsn-ü zan besleyerek günümüzde hak ihlalleri olamaz diyen bazı insanlar, ‘’BOLU F(eodal) TİPİ’’ cezaevinde yaşanan ‘’CENGİZ HAN’’ dönemi uygulamalarını görmeye davet ediyoruz.

Türkiye’de özellikle sol kesimden cezaevlerinde olan ve neredeyse başı ağrıdığı için hemen cumhurbaşkanı nezdinde dilekçelerle girişimde bulunup, mahkûmun serbest bırakılmasını isteyen solcu, ulusalcı ve sağcı cenahın kravatlı militanları; istekleri yerine gelmeyince hemen fikirdaşları olan medyayı yönlendirerek yoğun bir propaganda sürecine giriyorlar. (zira vücudunun yüzde 90’ı felçli olan FİKRET BAYRAM ve yine ölümcül hastalıklarla boğuşan YASİN DEMİR adlı Müslümanlar 10 yıldan fazla bir süredir hala serbest bırakılmadılar ve hala da cezaevindeler.)

Elbette bu kesimin yoldaşları olan bazı hukuk adamları da, onları ya mahkemelerde serbest bırakıyor veya hatırı sayılır bir ceza indirimine giriyorlar. (ancak İslami kesimden olan Mustazaf Müslümanlar mezkûr mahkemelerde genelde hiçbir kanıt olmaksızın yıllarca ceza alabiliyorlar.)

Yine köpeklerin lağıma düşmeleri; kedilerin ağaçta mahsur kalmaları ve kuşların tellere takılmalarını büyük bir iştah ile insanlık! Adına bunu haber yapan basın yayın organları, toplumun kanayan yarası! Olan insanlık(!)larını böylece göstermeleri, takdire şayan! Bir durumdur.

Otları ve itleri haber yapan medya, acaba bu kutsal vazifelerini! İnsanlık! Adına yerine getirdiklerinde, acaba bir parça da mağdur olan ‘’Eşref-i Mahlûkat’’ olan insanı da haber yapsa ve mazlumların gördüğü zulmü deşifre etse olmaz mı?

Tabi belki de bu medya grupları kendi torbalarında-kini boşaltıyor ve yalnız kendi düşüncelerinde olanları haber yapma gereği duyuyor (elbette bu durum hür ve tarafsız basın yayın ilkelerine aykırıdır). Peki, bizden dediğimiz İslami basın ve yayın neden bu durumlara hiç değinmiyor ve zulüm gören Mazlum ve Mustazaf Müslümanların yaşadığı hak ihlallerini hiç gündeme getirmiyorlar?

Acaba İslami medya bu Müslümanların yaşadığı adaletsizlikleri ve işkenceleri gündeme getirme gereği mi duymuyor, yoksa onların yaşadıklarının haber değeri olmadığını mı düşünüyorlar?

Veya söz konusu İslami medyanın kalemşörleri ve demagogları da sağcı-solcu ve ulusalcılar gibi Allah’ın c.c. rızasından başka bir davası olmayan bu Mustazaf’ları kinlerinden dolayı mı haber yapıp zulmü deşifre etmiyorlar?

Ya da 28 Şubat sonrası büyük baskı gören İslami kesimin içinde yer alan bu ‘’sayın medya grubu’’ mensupları gördükleri baskı nedeniyle beyinlerinde hasar mı oluştu?

Hakeza bu medya kuruluşları da 28 Şubat sonrası (sakal bıyık keserek) asimile oldukları gibi, sisteme entegre mi oldular?

Zulme sessiz kalmak, Zulmü sevmek ve zalimi alkışlamak anlamına gelir. Zira Resulullah s.a.v. şöyle buyuruyor: ‘’zulümde iki suçlu vardır, zulmeden zalim ve zulme sessiz kalan mazlum’’

Yine tek Önderimiz ve Rehberimiz olan Resulullah s.a.v. şöyle buyuruyor: ‘’zulme rıza zulümdür’’

Menfaat çeşmesinin kesilmemesi için sessiz kalıp 3 maymunları oynayan kartel medyasını bir yere kadar anlıyorum da, davalarının İslami olduğunu savunan ve neredeyse her biri bir İslami kesimin elinde olan Tv. ve gazetelerin sessiz kalmasına bir anlam veremiyorum.

Ama eminim ki, Allah Azze ve Celle onların bu duruma ‘’SUMMUN BUKMUN U’MYUN FEHUM LA YERCİ’UN’’ (onlar kördürler hakkı görmezler, sağırdırlar hakkı işitmezler ve dilsizdirler hakkı konuşmazlar) sessiz kalmalarının hesabını soracaktır. Çünkü nerede’’ bir Müslümanın ayağına bir diken batsa, eğer bir diğer Müslüman o acıyı kendi içinde hissetmiyorsa gerçek Mü’min olamaz’’ diye buyuruyor efendimiz s.a.v.

Müslüman İşadamlarını YEŞİL sermaye diye ayıran ve onları batırmak için ellerinden gelen her şeyi yapan Kemalist Rejim ve şakirdleri, CİHAN kardeşimin de soyadının YEŞİL olması ve davasının CİHAN-ŞÜMUL olmasın ve YEŞİL DAVA güttüğü için mi acaba onu da cezaevinde işkenceye tabi tuttular?

Sebep her ne olursa olsun eğer bir insan bir suç işlemişse, sistem ona kendi beşeri kanunlarına göre bir ceza verir. Kaldı ki CİHAN YEŞİL kardeşim, İslami çalışmalarından dolayı 36 yıl ceza almış ve neredeyse 13 yıldır da cezaevinde yatıyor. Rejim, cezaevlerini ‘’mahkûmları ıslah etme yeri’’ olarak görüyor. Oysa cezaevlerindeki görevlilerin çifte standarta dayalı uygulamaları, (manevi boşluk içinde olan) mahkûmlar arasında kargaşa ve kaosa yol açarken; İslami hassasiyetlerinden dolayı yıllarca zindanlarda YUSUF-misal yaşayan Müslümanların da sabır ve imanlarını artırıyor.

İşte rejim Müslümanların bu durumunu hazmedemiyor ve ne yaparlarsa onları kışkırtamadıkları için de kinlerini böyle canice ve kalleşçe eylemlerle dışa vurmuş oluyorlar.

Öyle görülüyor ki, rejimin kravatlı militanları Müslümanların müebbet hapse mahkûm olmasını az görmüş olacak ki; birde kendileri onu cezalandırmışlar. Ancak şu var ki, ALLAH’ın c.c. zalim ve tağutlara vereceği ceza daha çetin ve daha etkilidir.

‘’BOLU F(eodal) TİPİ’’ ceza evinde yatan ‘’CİHAN YEŞİL’’ adlı (hakikatte HÜR ama zahirde) kardeşimin yaşadıkları beni ziyadesiyle etkiledi. Dinde kardeşim, Allah’ın c.c. rızasını esas alan bir dava güttüğü için dava arkadaşım, zindanın soğuk duvarlarını beraber yıllarca teneffüs ettiğim kader ortağım olan bu kardeşimin başına gelenlerle alakalı olarak, ‘’BOLU F(eodal) TİPİ’’ cezaevindeki darp hadisesinden dolayı sessiz kalan insan hakları savunucuları! Cezaevi izleme komisyonları ve Adalet bakanlığını bu olayın gereğini yapmaya çağırıyorum.

Bu çağrım sadece kendi adıma değil, ALLAH’ın c.c. rızasını gözeterek İslami çalışma yürüten tüm Müslüman ve Mustazaf’ların adınadır.

ZİNDANIN YUSUFLARINA HER-DEM DUA EDİN KARDEŞLERİM.
Eğer İslami dava bugün ilerleme katetmişse bu, dün hayatını ve ömrünü Allah c.c. yolunda feda eden İslam Şehidleri ve zindanın Yusufları sayesindedir.

Dünün Canfeda Muvahhidlerini bugünkü rahat hayatımızda unutacak mıyız?

Unutmayın! Unutan, kimsenin fayda vermediği o zor günde unutulur.
Yarın unutulmamak için, bugün fedakârları unutmayın Wesselam.

HACI ŞAHABETTİN