İSTANBUL (AA) - Şirket açıklamasına göre, Deloitte tarafından hazırlanan Otomotiv Tüketicileri 2021 Araştırması'nın sonuçları Otomotiv Distribütörleri Derneği'nin (ODD) katkılarıyla çevrim içi olarak gerçekleştirilen toplantı ile açıklandı. Toplantıya, ODD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu, ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce, Deloitte Türkiye Tüketim Endüstrisi ve Otomotiv Sektör Lideri Özkan Yıldırım ve Deloitte Global Otomotiv Sektör Lideri Harald Proff konuşmacı olarak katıldı.
Deloitte'un küresel çapta 10 yıldan fazla bir süredir gerçekleştirdiği ve bu yıl Türkiye sonuçlarının da yer verildiği araştırma, toplamda 23 ülke ve 24 bini aşkın tüketicinin katılımıyla gerçekleştirildi. Hızla gelişen küresel hareketlilik ekosisteminde etkili olan otomotiv sektöründeki tüketici davranışları ve trendlerinin incelendiği rapora göre, alternatif yakıtlı araçlara yönelik eğilim artıyor. Araştırmaya göre her iki tüketiciden biri bir sonraki aracını alırken finansal endişelere rağmen alternatif yakıtlı araçları tercih edebileceğini belirtiyor. Türkiye'de araştırmaya katılan tüketicilerin yüzde 53'ü benzinli/dizel, yüzde 34'ü hibrit, yüzde 8'i tamamen elektrikli ve yüzde 5'i ise diğer yakıt türlerini kullanan bir otomobil tercih edebileceğini belirtiyor.
Tüketiciler uygun fiyat seçeneklerine yöneliyor
"Odak noktası teknoloji: elektrikli araçlara geçiş", "araç finansmanı trendleri" ve "gelecekteki araç tercihleri" olmak üzere üç ana başlıkta tüketici davranışlarını inceleyen araştırma, tüketicilerin daha uygun fiyat seçeneklerine yöneldiğini gösteriyor.
Kovid-19 salgını, tüketicilerin bir sonraki adımda en çok hangi tür araca sahip olmak istedikleri konusunda da fikirlerini değiştirmelerine neden oldu. Tüketicilerin yüzde 59'u yakıt konusunda daha tasarruflu araçlara yönelirken, yüzde 41'inin daha ucuz ve yüzde 17'sinin de bir öncekinden daha küçük araç tercih ettiği görülüyor.
Araştırmaya göre tüketicilerin yarısından fazlası, araçlarını satın almadan önce finansman seçeneklerini araştırmak için en az üç saat harcıyor. Finansman açısından en önemli üç faktör; düşük faiz oranı, kullanımı kolay bir ödeme ara yüzü ve güvenilir bir kredi kurumu olarak belirtiliyor. Tüm yaş grupları arasında tüketiciler, kendilerine en düşük finansman oranını sağlayan kredi kuruluşlarıyla ilgileniyor.
Salgın döneminde genç tüketicilerin yüzde 36'sı araç ödemelerinde erteleme talebinde bulunurken, bu oran 35-54 yaş aralığında yüzde 23, 55 yaş ve üstünde yüzde 22 olarak ortaya çıkıyor. Bu yıl Türkiye'de araç satın almak isteyen tüketicilerin ise yüzde 28'inin ödeme erteleme talebinde bulunduğu gözlemleniyor.
Yakıt maliyetinin düşük olması elektrikli araçlara yönlendiriyor
Tüketicilerin elektrikli araç edinme kararı üzerinde etkisi olan faktörler sırasıyla, yakıt maliyetlerinin daha düşük olması, daha sessiz, daha yüksek performans ile sürüş deneyiminin daha iyi olması, iklim değişikliği/emisyonlarla ilgili duyarlılık, daha az bakım gerektirmesi ve devlet teşvikleri/teşvik programları olarak belirtiliyor.
Tüketicilerin elektrikli araçlarla ilgili en büyük endişeleri menzil kaygısı ve şarj altyapısının eksikliği olarak görülüyor. Çoğu tüketici, araçlarını evde şarj etmeyi tercih ederken, Türkiye'de "aracımı evimde şarj etmek istiyorum" diyenlerin oranı yüzde 49, sokakta her noktada ulaşılabilir şarj ünitesi bekleyenlerin oranı yüzde 41 ve son olarak iş yerinde böyle bir seçeneğin bulunmasını isteyenlerin oranının ise yüzde 8 olduğu görülüyor.
CASE (bağlantılı, otonom, paylaşımlı, elektrikli) teknolojileri bir bütün olarak ele alındığında tüketiciler bir şebekeye bağlı, otonom araçlara ilgi duyuyorlar fakat tüketicilerin araç güvenliği konusunda endişeleri de devam ediyor.
Deloitte Otomotiv Tüketicileri 2021 Araştırması'na göre tüketicilerin sanal bir satış deneyimine eğilimi söz konusu oluyor. Bununla beraber, henüz tüketicilerin çoğunluğu bir sonraki araçlarını bayiden veya araç üreticisinden almayı tercih ediyorlar.
Tüketicilerin bir sonraki araçlarını sanal süreçte almakla ilgilenmemelerinin başlıca nedenleri arasında; "satın almadan önce aracı görmem gerekiyor", "satın almadan önce aracı test etmem gerekir", "aracın fiyatı konusunda birebir görüşmeyi tercih ederim", "sorduğum soruların gerçek bir kişi tarafından yanıtlanmasını istiyorum" ve "bu kadar büyük bir alışverişi internet üzerinden yapmaktan çekiniyorum" cevapları öne çıkıyor.
Bunun yanı sıra araştırma, hız ve kullanım kolaylığı birleştiğinde tüketicilerin sonraki araç edinme süreçlerinde artık sanal süreçleri de dikkate almaya başladıklarını gösteriyor. Araştırma, gelecekte araç satışlarının sanal ortamdan yapılacağını ancak çoğu tüketicinin yüz yüze deneyiminin şimdilik devam etmesini istediklerini ortaya koyuyor.
"2040 yılında dünya genelinde satılan otomobillerin yüzde 35’inin elektrikli olması bekleniyor"
Açıklamada görüşlerine yer verilen ODD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu, yeni normalde otomotiv sahibi olmak isteyen tüketicilerin hassasiyeti ve beklentilerinin de değiştiğini belirterek, "İş yapış modelleri ve süreçleri büyük değişim kaydediyor, kaydetmeye de devam edecek. Bireysel mobilite isteğiyle araç sahipliğinin artması bekleniyor. Artık dünya genelinde elektrikli araçlar ile muadil içten yanmalı motorlu araçların fiyatları birbirine çok yaklaştı. Buna devletlerin teşviklerini de eklerseniz, elektrikli araçların fiyatları daha cazip bile olabiliyor. Dünya genelinde tüketiciler halen bu konuya biraz daha temkinli yaklaşsa bile 2040 yılında dünya genelinde satılan otomobillerin yüzde 35’inin elektrikli olması bekleniyor. Sektör raporlarında da gördüğümüz üzere Türk toplumu yeniliğe çok açık, teknolojik yeniliklere de çok hızlı adapte oluyor. Elektrikli ve hibrit otomobil almak isteyenlerin oranı dünya ortalamasının üzerinde. Tüm dünyada alternatif yakıtlı araçlar için önemli teşvikler olduğu malumunuz, eminim ülkemizde de bu konuda doğru adımlar atılacaktır ve bunun sonucunda elektrikli otomobillere talep daha da artacaktır." ifadelerini kullandı.
Deloitte Türkiye Otomotiv Sektörü Lideri Özkan Yıldırım da salgının bir sonucu olarak Türkiye'deki tüketicilerin kayda değer çoğunluğunun bir sonraki araçlarını almak için oluşturdukları takvimi değiştirdiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Kimileri artık daha uygun fiyatlı seçenekleri değerlendiriyor. Tüketiciler açısından elektrikli araçlara yönelik uzun vadeli eğilim güçlense de belirsizlik karşısında bilinirlik ve alım gücü önem kazanıyor. Türkiye çalışmasında karşılaştırılan 6 ülkenin tüketicilerine bir sonraki araç tercihlerini sorduğumuzda, bir sonraki araç tercihlerinin ülkeler arasında önemli farklılıklar gösterdiğini tespit ettik. Dikkat çekici olan ise Türkiye’nin Japonya’dan sonra alternatif yakıtlı araçlara en çok ilgi gösteren ikinci ülke olması. Türkiye’yi sırasıyla Çin, Almanya, Hindistan ve Amerika izliyor. Alternatif yakıtlı araçları satın almak isteyenlerin en büyük hedefi ise yakıt maliyetlerini düşürmek ve bunun yanında daha az bakım gerektiriyor olması da bu seçimi etkiliyor. Araştırmanın bir diğer önemli sonucu, elektrikli araçların üretim maliyetleri ve satış fiyatlarındaki göreceli iyileşmenin devam etmesi durumunda, rekabet avantajlarını ciddi oranda artıracakları yönünde. Sürüş menzili ve şarj altyapısı eksikliği ile ilgili tüketici görüşleri elektrikli araçların üstesinden gelmesi gereken önemli konulardan.
Finansal teşvikler, emisyon hedeflerine dayalı düzenleyici ortamın varlığı da elektrikli araçları Türk tüketicisi gözünde daha cazip hale getirebilir. Son olarak araştırmamızda ortaya çıkan bir diğer önemli husus, tüketiciler sanal bir satış deneyimi arayışı içinde olsalar da, bir sonraki araçlarını bayiden veya araç üreticisinden almayı tercih ediyorlar. Araç finansmanı ile ilgili elde ettiğimiz temel sonuçlardan biri ise ülkelerin ekonomik refah düzeyi ile aracı satın almadan önce finansman seçeneklerini araştırmak için harcanan zaman arasındaki korelasyon. Gelişmekte olan ülkelerde harcanan sürenin ciddi oranda uzadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Yaş gruplarına bakıldığında ise gençlerin çoğunluğunun mobil cihazları aracılığıyla bir finans başvurusu yapmayı tercih ettiğini söyleyebiliriz."