Hürriyet gazetesinden Meltem Özgenç’in haberine göre, pandemi döneminde vatandaşların bağışıklık sisteminin güçlendirmek için gıda takviyeleri ile vitaminlere olan talebi arttı. Ancak, “Vitamin ve takviye edici gıdalara herkesin ihtiyacı var mı?” sorusu gündemde. Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Nurten Saydan, “Takviye edici gıdalar, vitaminler, mineraller açısından ülkemiz maalesef adeta bir çöplüğe dönüşmüş durumda. Her vücudun ihtiyacı farklıdır” dedi. Saydan, Hürriyet’e şunları söyledi:

 

“Tarım Bakanlığı’nca ruhsatlandırılan ve reklamı yapılarak internet üzerinden ve marketlerde kontrolsüzce satışına izin verilen bu ürünlerin bilinçsiz kullanımı büyük riskleri barındırıyor. Geçtiğimiz günlerde Ticaret Bakanlığı zincir marketlerde cep telefonu, elektronik eşya, mobilya ve tütün ürünlerinin satışının yasaklanacağını açıkladığı halde, gıda takviyelerinin satışı devam ediyor. Marketlerde, internette ve hatta tekel bayilerinde bile hangi koşullar altında muhafaza edildiği belli olmayan, bilinçsiz bir şekilde satışı yapılan gıda takviyeleri ve vitaminler, eczacı danışmanlığında satılmalı, her yerde satılmamalı.

GIDA TAKVİYELERİ DE İLAÇTIR

Takviye edici gıdalar, vitaminler, mineraller ve benzeri tüketim ürünleri açısından ülkemiz maalesef adete bir çöplüğe dönmüş durumda Özellikle marketlerden ve internetten satışları artarak toplum sağlığını tehdit eden boyutlara ulaştı. İlaç formundaki gıda takviyeleri hiçbir kontrol olmadan, saklanma koşulları gözetilmeden, kontrolsüzce vatandaşlarımıza reklamlarla sunuluyor. Market ve sosyal medya ile online alışveriş sitelerinde ilanlar yoluyla bu ürünlerin serbestçe reklamı yapılarak, vatandaşımız özendiriliyor. Oysa ki eczacılarımız vatandaşların sağlık bilgilerini Reçetem Bilgi Sistemi ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun Medula sistemi üzerinden kontrol ederek, bu tip takviye edici vitaminler için ücretsiz danışmanlık hizmeti önermektedir.

Takviye edici gıdaların, günlük alım dozu olan birer ilaç olduğu unutulmamalı. İster kimyasal, ister bitkisel kökenli olsun, tüm ilaçlar eczacının uzmanlık alanıdır. Eczanelerimiz de Sağlık Bakanlığı tarafından denetimi yapılan ısı, nem ve diğer saklama koşullarının yanı sıra mevcut ürünlerin son kullanma tarihlerinin kontrolü yapılarak, kaliteli şekilde muhafaza edilen, insan sağlığına yönelik ürünlerin en güvenilir şekilde korunup saklandığı yerlerdir.”

BAZI VİTAMİNLER HASTALIK TETİKLER

Kalp-damar cerrahı Prof. Dr. Melih Us, vitamin ve besin takviyelerinin kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, Hürriyet’e şunları söyledi:

“Vitamin takviyeleri veya besin takviyeleri ilaç olarak geçmiyor. O nedenle Sağlık Bakanlığı değil, Tarım ve Orman Bakanlığı denetliyor. Bunların çoğu kontrolsüz ürün. Bunlardan bazılarının fazla alınması durumunda sağlık sorunları ortaya çıkabilir.

FAZLASI ZEHİRLER

Örneğin D vitamini ölçülebilir bir vitamindir. Şahıs kendi başına gider alır ve kullanırsa, toksik olma durumu ortaya çıkar. Maalesef korona döneminde herkese D vitamini önerildi. Bu vitamin için önce vücuttaki seviyesine bakılması gerekir. Bizim hedeflediğimiz 50-60 arasında, 90’ın üzerine çıkarsa toksik olma durumu var. Özellikle diyabetik hastalar çok dikkat etmeli. Faydamız olsun derken, zararı olabilir.

DOKTOR TAVSİYESİ ŞART

Aynı şekilde C vitamini, suda eriyen bir vitamindir. Çok çabuk idrarla dışarı çıkar. Bu sebeple C vitamini verilecekse doz ayarlaması yapılması şart. Doz ayarı da hastalığa ve endikasyona göre yapılmalı. Tüm bu ürünlerin mutlaka doktor tavsiyesi ile tüketilmesi gerekiyor. Bu ürünlerle ilgili devletler diyor ki, ‘Ben ilaç sanayinin ürettiği vitaminlere kefilim. Denetimden geçiririm ancak gidip vitamin shop’lardan alınanlara kefil değilim.’ Çok büyük marketler var, bunlar inanılmaz çeşitlilikte vitamin satıyor. Bilinçsiz tüketim büyük problem. Bunların mutlaka belli faydaları var, alternatif olarak klasik tedaviye eklenmeli ama kesinlikle doktor kontrolünde olmalı. Ayrıca kontrollü satılmaları gerekiyor. Merdiven altı üretim de çok fazla, özellikle Slovenya’den gelenler. İnsanlar bunları alırken nerede üretildiğine de bakmalı.”