TRT Haber / Esra Sayın / Analiz
İlk bilgisayarların ortaya çıkışının üstünden yaklaşık 70 yıl geçti. İnternetle birlikte sayısız veri dolaşıma girdi. Çevrim içi mecralarda bu veriler toplanıyor, işleniyor ve siz gönüllü olmasanız dahi paylaşılabiliyor. Birçok kişi, kişisel veya hassas verilerinin neler olduğu, veri sömürüsü kavramı ve kişisel verilerin nasıl işlendiği konusunda habersiz. Kişisel verilerinin ne olduğunu bilmeyen bir birey, gözetlendiğinin de farkında olmuyor. Oysa artık alışveriş eğiliminden sağlık bilgisine, politik tutumdan kişilerin arkadaşlarıyla yaptığı çevrim içi her hareket veri analistleri tarafından öğrenilebiliyor.
Uşak Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tüba Karahisar ile Munzur Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç Dr Celal Hayır, yeni medyaya ilişkin yazdıkları kitapta veri sömürgeciliği üzerine kapsamlı bir araştırma yaptı. Tüba Karahisar, veri sömürgeciliği ve tehlikelerini anlattı.
"Veri ekonomik bir mal"
"Sosyal platformlara baktığımızda hepsine üyelik ücretsiz ve gerçek kişi olarak üye olmamız bekleniyor. Yani anonim olarak üye olmamızı kabul etmiyorlar. Neden olabilir? Ayrıca bu uygulamalar bizden tuttuğumuz takımdan dini görüşümüze, mezun olduğumuz okullardan beğendiğimiz filmlere kadar bilgi vermemizi istiyor. Çevrim içi olmamızla birlikte bilgilerimiz bu platformlarca toplanıp, işleniyor. Çoğu kişi gönüllü olarak ya da farkında bile olmadan bu bilgileri kimi kuruluşların hizmetine sunuyor. Kuruluşlar ise artık neyi beğendiğimiz, ne satın almak istediğimiz hakkında uzmanlaştı. Veri madenciliği aracılığıyla verilerimiz, alınıp satılıp, işlenebilir hale geldi. Veri, ekonomik bir mal... Kuruluşlar, parça parça bilgi kümelerini bir araya getirerek anlamlı ilişkiler kurar ve buna uygun pazarlama stratejileri geliştirir. Eskiden sadece yaşa, cinsiyete vb. basit bölümlendirmeler yapılırken veri madenciliği ile bu bölümlendirmeler çok çeşitlendi ve bireyselleşti. Telefonlara yüklenilen uygulamalar aslında çoğu bilgileri kurulmadan önce izin alarak bizlerden istiyor. Ancak bir kısmımız önemsemediğimiz için bir kısmımız da uygulamayı kullanabilmek için izin vermek durumunda kalıyor. Yine sosyal medya platformları hakkımızda ne kadar bilgi varsa paylaşmamızı teşvik ediyor. Instagram, Facebook gibi uygulamalarda 'beğeni' butonu insanların “sevilme ve takdir edilme” ihtiyacına hizmet ediyor. İnsan psikolojisinin en ince noktası yakalanmış bu buton ile. Çoğu kişi, beğeni aldıkça mutlu oluyor ve mutlu oldukça yeni fotoğraflar paylaşabiliyor bu fotoğrafların ya da paylaşımların mahrem olup olmadığına dikkat etmeden. Bir müddet sonra bu sarmalın içine giren kişi bağımlı da olabiliyor. Beğeni duygusu o kadar ağır basıyor ki gönüllü köleliğe dönüşüyor."
Peki bireyler verilerinin kullanıldığının farkında mı? Tüba Karahisar bu sorunun yanıtını bulmak için farklı kesimlerden kişiler üzerinde araştırma yaptı. Araştırmaya göre kullanıcıların yüzde 30'u dini inancını sosyal mecrada paylaşıyor. Politik görüşlerini paylaşmakta sakınca görmeyenlerin oranı ise yüzde 58. Kullanıcıların yüzde 90'ı verilerinin çalınma ve internette depolanma ihtimalinden korkuyor. Ancak yine de işlemlerinin yaklaşık yüzde 70'ini akıllı telefonlar üzerinden yapıyor.
"Yapılan çalışmada; bireylerin kişisel veri sömürüsüyle ilgili olarak farkındalık düzeyleri araştırıldı ve bu farkındalık düzeylerinin bireylerin kişisel özellikleriyle sanal dünyadaki tutumlarına göre değişkenlik gösterip göstermediğinin incelenmesi amaçladık. Buna göre katılımcıların çoğunluğu etnik kökenleri ile dini inançlarını açığa vurmazken politik görüşlerini açığa vurdu. Katılımcıların üçte ikisi halka açık wi-fi üzeriden bankacılık işlemi yapıyor. En büyük tehlike kişisel verilerin ve hassas verilerin öneminin bilinmemesi ve ortalığa saçılması... Araştırmamıza göre katılımcıların yaklaşık yarısı kişisel veri sömürüsü kavramını duymuş. Ancak hala çoğu kişi tarafından hiç bilinmiyor ya da maalesef önemsenmiyor."
"Veriyi kontrol eden kazanır"
Veriler toplanıyor, işleniyor, analiz ediliyor. Tıpkı bir kıymetli maden gibi.... Kullanıcılar sürekli veri üreterek tüketime de hizmet ediyor. Zira dev teknoloji şirketleri veri sömürgeciliği sayesinde kazanç elde ediyor.
"Artık nasıl ürettiğimizden çok neyi nasıl tükettiğimiz kontrol ediliyor. Sistem, tamamen tüketim üzerine odaklanmış durumda. Tükettiğiniz ölçüde sizi 'var' gösteriyor. Bireyler bir şeyler satın aldıkça daha çok satın alabilmesi için çevrim içi hedefleme yöntemi ile beğenileri yönünde mesajlar, reklamlar karşısında çıkarılıyor. Dolayısıyla bu yeni pazarlama şekli günümüzün sömürgecilik şekli denilebilir. İddialı bir cümle olacak ama şirketlerin varoluş sebepleri bizim verilerimiz. Çünkü şirketlerin analistlerine büyük veriyi çoğaltarak mütemadiyen enformasyon sağlıyoruz ve pazarlamacıların işini kolaylaştırıyoruz. Bir düşünelim alışveriş davranışlarımızı, eğitim durumumuzu, sağlık bilgilerimizi, ilgi alanlarımızı, tarayıcı geçmişimizi, hobilerimizi, satın aldığımız ürünleri ve hangi sıklıkta neyi aldığımızı bilenler bundan tabii ki kazanç elde edeceklerdir. Böylece reklamcıların hedef kitlesi oluşmakta, tüketici profilini rahatlıkla oluşturabilmektedirler. Dijital teknolojiyi kontrol eden şirketler (Google, Facebook, Microsoft vb.) gittikçe zenginleşiyor. Kontrol eden kazanır."
Karahisar, dijital verilerle ilgili ülkelerin hukuksal olarak bir standart oluşturması gerektiğini söylüyor:
"Bir hukukçu gözüyle değil iletişimci gözüyle söylüyorum. Bildiğim kadarıyla her ülkenin kişisel ve hassas verilere bakışı farklı. Bir kişinin ırki ve etnik kökeni, ten rengi, siyasi görüşü, dini görüşü, felsefi görüşü, sendika üyeliği, sağlık bilgileri, cinsel yaşamı ve mahkumiyet durumunu ortaya çıkaran veriler hassas veriler olarak geçiyor ve ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Genetik bilgiler Polonya, İzlanda, Estonya ve Bulgaristan’da; biyometrik bilgiler Slovenya, Slovakya, Çek Cumhuriyeti’nde; alkol, tıbbi ilaç ve uyuşturucu kullanımı İzlanda’da, mahkumiyetler İngiltere’de hassas veri olarak sayılmaktadır. Hatta dijital miras (vefat etmiş bir kişiye ait internet sitesi, e-posta hesapları, sosyal medya hesapları, oyun karakteri vb.) ile ilgili ülkemizde de yeni gelişmeler oldu."
***Kaynak: Bu analiz-röportaj “TRT Haber”den alıntıdır. Tüm “alıntı analizler” gibi yazıdaki ifadeler ve görüşler sahibine aittir.