BİTLİS - Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu`nun göreve gelir gelmez yapmış olduğu "Anne Sütü Bankası" projesine Bitlis`te faaliyet yürüten birçok sivil toplum kuruluşu, tepki gösterdi.

STK Temsilcileri İlke Haber Ajansına yaptıkları açıklamada, Ak Parti hükümetinin yapacağı her projenin, İslami hassasiyetlere ters düşmemesi gerektiğinin altını özelikle çizdiler. İnançlara ve İslam`a ters düşecek şekilde yapılan her türlü yasalara karşı durarak mücadele edeceklerini belirtiler.

"Anne, çocuğuna sütünü verdiği annenin inancını öğrenmek ister"
Memur-Sen Bitlis Şube Başkanı İsmet Alca, bakanlığın "Anne Sütü Bankası" projesine karşı olduklarını belirterek, "Yapılan bu projeye kesinlikle karşıyız. Bu projenin kabul edilecek bir yanı yoktur. Gerek İslam âlimlerinin, gerekse de diyanetin vermiş olduğu fetvanın arkasındayız. Fakat burada neslin bozulması söz konusudur. İleriki bir zamanda geri dönüşü olmayan sorun ve vakıalarla karşı karşıya kalınacağı ortadadır. Sütü emen çocukların kendisine süt veren bir annenin dindarlığını bilmesi gerekmektedir. Bu çocuğu emziren anne adayının fikri, ideolojisi ve İslami hassasiyeti önemli bir noktadır. Demek istediğim bir anne, kendi çocuğuna süt veren bir annenin inancını öğrenmek ister. Düşünülen bu proje facialara neden olacağından dolayı karşıyız" ifadelerini kullandı.

"Bu projeyi yapanlar büyük bir vebalin altındadır"
Birlik Haber-Sen Bitlis Şube Başkanı Nafiz Karakuzu, Sağlık Bakanlığının başlatmış olduğu "Anne Sütü Bankası" projesinin toplumun hassasiyetine uygun olmaması nedeniyle karşı olduklarını belirterek, " Bu tür çalışmaların topluma yarar vermekten çok zarar vereceğinin bilincindeyiz. İslami bir hassasiyet gözetilerek yapılacak bir çalışmayı destekleriz. Süt bankacılığı yapılırken mevcut hükümetin gerekli alt yapıyı hazırlayarak, ona göre bir çalışma sürdürmesini bekliyoruz. Ve bunun kayıt altına alınacağı konusunda açıklamalar yapılmaktadır. Farz edelim ki bu hükümet dini hassasiyetinden dolayı bunu kayıt altına almakta yeterli hassasiyeti gösterdi. Fakat bu gün var olan hükümet yerine yarın bu hassasiyeti göstermeyecek bir siyasi parti geldiği halde ne yapılacak. Biz sivil toplum kuruluşları olarak bu konunun hassasiyetini bildiğimiz için, bunu gündeme getiriyoruz. Süt Bankası meselesinin İslam`a yarar ve zararının neler olacağını iyi değerlendirmek gerekir. Bu değerlendirmeyi yaparken toplumun gerçek âlimleri ile istişare etmek gerekir. İslam`da sütanneliği mevcut, fakat bu sütanneliği yapanlar belli olup ileriki zamanda nesli bozacak bir vakıaya meydan verilmemektedir. Ama Süt Bankasının devlet eli ile kayıt altına alınması kesinlikle sağlıklı değildir. Ve büyük facialara neden olacağını belirtmek istiyoruz. Burada sütün kime verileceği, sağlıklı olarak kayıt altına alınamayacağı için büyük bir vebal altına girileceğini düşünüyorum. Umarım ki Sağlık Bakanlığı ve Başbakan daha sağlıklı kararlar alırlar" dedi.

Hükümet nesli bozacak bir çalışma yapmaktan vazgeçmeli
Eğitim Bir-Sen Bitlis Şube Başkanı Rasim Taşcan ise "Umarım ki hükümet Süt Bankası konusunda nesli bozacak bir çalışma yapmaz. Eğer geçmişte olduğu gibi doğan bir bebeğin ailelerini tanıştırmak sureti ile ailelerin isteği doğrultusunda sütanneliği teşvik ederse bunu bizde destekleriz. Çünkü o aileler birbiri ile tanışır ve dost olurlar. Fakat bugün adını koydukları anne sütü bankaları dedikleri proje kapsamında sağlam kalan nesli bozacak bir çalışma içerisine girilirse, bu kabul edilemez bir durumdur. Eğer bu gün düşünüldüğü şekilde yapılırsa, yarın iki farklı cinsteki kardeşi nikâh masasına oturtacak kadar büyük facialar meydana gelir. Beklentimiz dini hassasiyetini sürekli gündeme getiren bu hükümetin böyle bir yanlışlığa düşmemesidir" ifadelerini kullandı.

"Kayıt altına alma surecinde gösterilecek hassasiyetler meçhuldür"
Beş Minare Akademi Fikir ve Düşünce Derneği Başkanı Serdar Durer, surecin iyi tahlil edilmesi gerektiğini belirterek, "Anne Sütü çocuğun hem zihinsel hem de bedensel olarak gelişmesinde büyük önem arz etmektedir. Anne sütü bankacılığının dini hassasiyetimizin gözetilerek yapılması önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak bunun kayıt altına alınma süreci ciddi bir şekilde denetlenmelidir. Aksi takdirde önümüzdeki süreçte bununla ilgili oluşabilecek bir nesil bozukluğu da kaçınılmazdır. Umut ederim ki bunu hem alt yapısı, hem de kayıt altına alma süreci iyi takip edilir. Fakat bunun ne kadar sağlıklı olacağı da meçhuldür. Kayıt altına alma konusunda bugüne kadar birçok sıkıntılar yaşanmıştır. Bu süreçte bunların yaşanmamasını temenni ederim. Şu da iyi bilinmelidir ki, toplumumuzu bozmaya yönelik yapılacak yasaların karşısında olduğumuzu belirtmek isterim" şeklinde konuştu.

"Neslimizi ve toplumumuzu bozmaya yönelik yapılan yasaların karşısında olacağız"
Peygamber Sevdalıları Platformu üyesi derneklerden Best-Der Başkanı Cengiz Karakaya ise, toplumu ve nesli bozacak her türlü yasaların karşısında olduklarını belirterek, "Bizler Müslüman bir milletiz. Müslüman olmamız hasebi ile İslam`ın ve Kur`an`ın bizlere yasakladığı her türlü yasaklardan kaçınırız. Ve bu yasakları toplumumuza lanse etmeye çalışarak, toplumuzu ve neslimizi bozmaya yönelik yapılan saldırılara karşı neslimizi korumakla yükümlüyüz. Sağlık Bakanlığının yürürlüğe koymaya çalıştığı `Anne Sütü Bankası` projesi tamamen mayası temiz olan bir milletin neslini bozmaya yönelik bir çalışmadır. Bunun sonuçları düşünmeden alınan bir karar olduğunu düşünüyorum. Bu gün sütkardeşliği evliliklerini yapıp, bunu öğrendikten sonra boşanarak perişan olan aileler mevcuttur. Bu gün birçok yerde yanlış kayıt nedeni ile askerlik celbi gönderilen bayanlar bulunmaktadır. Bu eksikler gösteriyor ki bu ülkede bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde birçok hatalar yapılmaktadır. Yarın bu hatalar Anne Sütü Bankasındaki kayıtlarda yapılırsa, iki sütkardeşi nikâh masasına oturtacak şekilde bir faciaya ve neslin bozukluğuna zemin hazırlanacağı kanısındayız. Bugün hükümetin milletine yapacağı en büyük hizmetlerden biri, inançların önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Bu engeller kaldırılmadan sağlıklı bir nesil yetiştirmeye çalışanlar, bu proje ile bozuk bir nesli ortaya çıkarmaya çalışmaktadırlar. Bizler nesli bozuk bir toplum oluşmaktansa, sağlığı bozulmuş bir toplumu tercih ederiz. Bugün sokaklarımızı, caddelerimizi, iş yerlerimizi, evlerimizi hatta beyinlerimizi bozmuşlar. İsteğimiz odur ki bu temiz olan neslimizi bozmasınlar. Hükümetin Sivil Toplum Kuruluşlarının sesine kayıtsız kalmamasını temenni ediyorum. Bir sivil toplum kuruluşu olarak dinimize, inancımıza ve neslimize zarar verecek her türlü çalışmanın karşısında bulunacağız" dedi. (Şükrü Tontaş - İLKHA)