ABD ile Türkiye arasında son 4 yıldır yaşanan krizlerin ele alındığı 'İşbirliği ve kapsama arasında: Yeni Türkiye için yeni ABD politikaları' başlıklı raporda, Türkiye'nin 'ABD'yi bir müttefik olmaktan çok stratejik bir tehdit olarak gördüğü' belirtildi ve Washington yönetiminin görüşünün de aynı doğrultuda ilerlediğine dikkat çekildi. Raporda, "Batı ile bağların yeniden kurulmasından fayda sağlayacağına demokratik olarak seçilmiş bir Türkiye hükümeti karar verecek. O zamana kadar Washington'un önündeki zorluk, bunu görünür kılmak için yeterli baskıyı sürdürmek olacaktır" ifadelerine yer verdi.

"Türkiye, Batı'yı gerilemekte olan bir düşman olarak görüyor" 

Türkiye'nin, Batı'yı 'gerilemekte olan bir düşman' olarak gördüğü tespitinde bulunan raporda ayrıca, Erdoğan yönetiminin AB ve ABD ile ilişkilerini kendi tercihlerine göre düzenleyebileceğine inandığı belirtildi.

Joe Biden döneminde Türkiye-ABD ilişkileri

Nicholas Danforth imzalı raporda, ABD'de Joe Biden ile başlayan yeni dönemde ikili ilişkilerin seyri de tartışma konusu oldu. İkili ilişkilerin seyri açısından Joe Biden yönetimi konusunda da karamsar bir tablo çizilen raporda da, Türkiye'yi bekleyen şeyin Biden yönetimiyle 'yeniden kurulacak bir ilişki' yerine 'dış politikada çözülmesi gereken bir dizi sorun' olduğu belirtildi.

Raporda ayrıca, ikili ilişkiler konusunda ABD'de yaşanan tartışmaya da yer verilerek, "ABD'nin Türkiye politikası üzerine son 4 yıldır yaşanan tartışma, Erdoğan'la 'sertleşmek' isteyenlerle yeni angajman yolları aramaya devam edenler arasında yaşandı. Bu tartışma muhtemelen Biden yönetiminde devam edecek" ifadeleri kullanıldı.

S-400 konusu

'Biden'ın önünde CAATSA'yı kullanma fırsatı bulunduğu belirtilerek şu görüşlere yer verildi: Başkan Biden artık CAATSA'yı ileriye dönük daha tutarlı ve etkili bir politika aracı olarak kullanma fırsatına sahip. Bu, S-400'lerin devre dışı bırakılması karşılığında yaptırımların kaldırılmasına yönelik net bir yol sağlamayı içerecek.

"NATO üyeleri ciddi düşünmeye başlamalı"

Öte yandan, raporda ABD'li siyasetçilere Türkiye ile kurulan ilişkiler konusunda şu tavsiyeler sıralandı: NATO’nun yapısı işi zorlaştıracak olsa da, üye ülkeler Ankara’nın veto gücünü kötüye kullanmasını önleyecek mekanizmalar hakkında ciddi düşünmeye başlamalı. ABD'li politika yapıcılar, Türkiye'nin dahlini gerektiren herhangi bir bölgesel stratejinin Ankara'ya ABD politikası üzerinde yenilenmiş bir etki alanı sağlayacağının farkında olmalı.

 

Risk şu ki, Türkiye çevresinde çalışmak, Ankara’nın Doğu Akdeniz’deki 'oyunbozan' rolünü oynama çabalarını yoğunlaştıracak. Washington, bu olasılığı ortadan kaldırmak için, Türkiye’nin yeni dış politikasından endişe duyan artan sayıda ülkeyle daha etkin çalışabilir. Doğru yapılırsa, böyle bir strateji hem Ankara üzerindeki baskıyı güçlendirirken aynı zamanda diğer aktörlere güven verir hem de artan gerilimin tehlikelerini en aza indirir.

"Erdoğan defalarca taktik hamleler yaptı"

Raporda, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın politik manevraları "Kısa vadeli esnekliği uzun vadeli tutarlılıkla birleştiriyor" ifadeleriyle açıklandı ve şu değerlendirmeye yer verildi:  Erdoğan baskı altında defalarca taktik hamleler yaptı, daha önce gerildiği ülkelere olumlu söylemlerde bulundu ve sınırlı tavizler verdi. Erdoğan kesinlikle gerektiğinde geri adım atabilir. Ancak Türkiye siyasetinin yapısı, ülkenin mümkün olduğunu hissettiği anda agresif bir şekilde çıkarlarını geliştirmeye geri döndüğünü gösteriyor.

Raporda ayrıca, Türk-Amerikan işbirliğindeki gelişmenin 'iki ülkenin uyumlu bir dünya görüşünü paylaşmasını bekleyeceği' belirtilerek, ilişkilerdeki karşılıklı gelişmenin 'demokratik yollarla seçilmiş bir Türk hükümetine kalacağı' vurgulandı: Nihayetinde, Türkiye'nin Batı ile bağlarının yeniden kurulmasından fayda sağlayacağına karar vermek demokratik olarak seçilmiş bir Türk hükümetine kalacak. O zamana kadar Washington'un karşısındaki zorluk, bu durumu ikili ilişkileri düşmanca hale getirmeden görünür kılmak için yeterli baskıyı sürdürmek olacaktır.