Riyad Makaev – Doğruhaber/Analiz
Geçen hafta İmam Şamil’in vefatının 150 yıl dönümü idi. İmam’ı rahmetle yad ederken İmam’ı yakından tanımak ve İslam’a ve Müslümanlara yönelik yaptığı hizmetlerden bahsetmek yerinde olacaktır. Dolayısıyla, İmam Şamil’i bir kaç yazımızda anlatmayı uygun gördük. Bu yazımızda İmam Şamil’in eğitime verdiği önemden ve kurduğu eğitim sisteminden bahsedeceğiz. Fakat, belirtmemiz gerekir ki, Rusya tarihinde devlet düzeyinde ilk kez, Şamil ve dönemi hakkındaki gerçeği anlatma izni sadece doksanların sonunda verilmiştir. Dağıstan Cumhuriyeti Devlet Konseyi'nin kararı ile 1997 yılı İmam Şamil yılı olarak ilan edilmişti. Fakat, güzel bir gelişme olarak görünen bu olay bile Rusya’nın siyasi oyunlarından bir tanesi idi. Çünkü, işgalci Rusya 1996’da Çeçenistan’ı terk etmek zorunda kaldı. Çeçenistan İçkerya Cumhuriyeti ise İmam Şamil’i tanıtmaya ve anlatmaya başlayınca, Rusya bu gelişmelerden derin endişe duymaya başladı. Çünkü, gerçekleriyle birlikte İmam Şamil’in mücadelesi anlatılırsa Rusya’nın Kafkasya’daki zulmü gün yüzüne çıkacak idi. Dolayısıyla, İmam Şamil’in dönemine ait bilgilerin tüm gerçekleriyle anlatılmasını istemeyen Rusya, Moskova, Makhachkala, Kaluga, Kiev ve diğer Rusya ve BDT şehirlerinde ciddi toplantılar, uluslararası bilimsel konferanslar vermeye başladılar. Böylece, bilgi akışını istedikleri yönde manipüle edebiliyorlardı. İmam Şamil dönemine ait belgeler diğer ülkelerde de vardır ama; en çok bilgi ve belge Rusya arşivlerindedir. Fakat, bilindiği gibi Müslümanlarda bilgi alma yöntemi olarak farklı metodlar vardır. Bugün, İmam Şamil dönemine ait tevatür yoluyla gelen çok değerli bilgiler elimizde mevcuttur.
İmam Şamil sadece bir savaşçı ve devlet adamı değil, aynı zamanda bir baba ve iyi bir Müslüman idi. İslam dinini zamanın tanınmış alimlerinden sıkı bir eğitimden geçerek öğrenmiştir. Halkın bilgiye olan susuzluğuna hayret eden Şamil ilerideki hedeflerine destek sağlayacak gençleri yetiştirmek adına Avrupalıların pedagojik deneyimini bile incelemiştir, yerel dillerinin gramerini, mantık ilmini, Kelam, Arap edebiyatını, Şafii Fıkhını, Tefsir ve Hadis ilmini, siyaset ve hitabete iyi bir derecede vakıf olmuştur. Ayrıca, tüm Kafkas bölgesinde eşi benzeri olmayan bir şekilde farklı hukuk bilimi türlerini incelemiştir. 1834'te Şamil, Dağıstan ve Çeçenistan’ın üçüncü imamı seçildi. Kişisel cesaret, mücadeledeki uzlaşmazlık ve güzel sözler onu Müslümanlar arasında en popüler hale getirdi. Köleleri ve köylüleri kendisine düşman Beylerden kurtaran Şamil, konumunu daha da güçlendirmiştir. İmam seçildikten sonra Şamil’in ilk yaptığı reformlardan bir tanesi eğitim reformu olmuştur. Şamil, Dağıstan ve Çeçenistan’da halktan toplanan zekatın üçte birini tamamen eğitime yatırmaya başladı. Her köyde bir Cami, bir medrese ve bir pazar yeri olacak şekilde merkezler kurmaya başladı. Yoğun çalışmalardan sonra 1842-1847'de Dağıstan ve Çeçenistan’da "Nizam" genel başlığı altında bir dizi yasal hükümleri kabul edilmişti. Bu Nizam’da yer alan hükümlerde eğitim mecburi kılınıyordu. Kız medreseleri ayrı, erkek medreseleri ayrı olarak caminin bitişiğinde medreseler inşa etmişlerdi. Medreselerde İstanbul, Bağdat ve Şam’da eğitim görmüş hocalar, Arapça, Osmanlıca ve yerel dilleri mecburi ders olarak okutuyorlardı. Medreselerde ders programı ise şu şekilde idi; Edebiyat, Anatomi, Tarih, Matematik, Mantık, Hikmet (Kelam/Felsefe), İmam Şafii Fıkhı (Kenzü’r-râġıbîn fî şerḥi Minhâci’ṭ-ṭâlibîn), Hadis ilmi, Kur'an Tefsiri (Tefsîrü’l-Celâleyn/Celâleddin es-Süyûtî tarafından tamamlanan), Siyer, Hat dersi ve Savaş Sanatı olarak dersler okutuluyordu. Medrese bitiren ilim talebesi Kadılık yapabileceği bir icazet alıyordu. Vedeno vadisinde bulunan İmam Şamil’in kalesinin önünde her Cuma günü İmamı görmeye ve nasihatını dinlemeye toplanan kalabalığa gür sesiyle hitap eden İmam, eğitimin öneminin altını çizerek şöyle dediği rivayet edilmektedir: Bir devlet kurmak isteyen Müslüman topluluk ilk önce anne adayları olan kız çocuklarına iyi bir eğitim vermek zorundadır. Kızlarımızı birer Hatice, Fatıma, ve Aişe (R.A) gibi yetiştirmek zorundayız. Ancak öyle yetişen annelerin yetiştirdiği yiğitlerden sağlam bir İslam topluluğu oluşur.
İmam Şamil ideal bir İslam toplumu yetiştirmek için çaba göstermiştir. Rus tarihçilerinin anlattıkları gibi, Kafkasya’daki Müslümanlar okuma yazma bilmeyen cahiller değil idi. Dilini, dinini, tarihini, ve ahlakı bilen bir topluluk idi. Fakat, savaşta korkusuz, acımasız birer aslan gibi çarpıştıkları için Rus generaller ve tarihçiler onları birer vahşi ve cahil barbarlar olarak tanıtmaya çalışmışlardır. Önümüzdeki yazımızla İmam döneminde yapılan diğer reformlardan bahsederek İmam Şamil hakkındaki analizimizi bitirmek üzere Allah’a emanet olunuz...