Sağlık Bakanlığı ve üniversitelere bağlı diş hastaneleri hizmet vermezken özel diş hastanelerinde ve kliniklerinde hatta ruhsatsız olarak çalıştırılan kliniklerde bile salgın tedbirlerine de gereği gibi riayet edilmeden gece gündüz diş hastalarına her türlü hizmet verildiği belirtiliyor.

Devlete bağlı diş hastanelerinin bazı diş doktor ve teknisyenleri de asıl görevli oldukları hastanelerde salgın riski var gerekçesiyle çalışmadığı; özel hastane ve kliniklerde tam zamanlı olarak çalışmatığı iddia ediliyor.

İLKHA muhabirine konuşan Dünya İslam Sağlık Birliği/World Islamıc Health Unıon (WIHU) Başkanı Dr. Kasım Sezen, kamu hizmeti gören ağız diş sağlığı merkezleri ve devlet hastanesinin içerisindeki diş hekimlerinin filyasyon çalışmalarında görevlendirildikleri için ciddi şekilde diş hekimliği hizmetlerinde aksamalar olduğuna  dikkat çekti.

Diş hekimlerinin şu an sadece muayene ve acil durumlarda diş çekimi yapabildiğini hatırlatan Sezen, "Dolgu, protez, implant gibi hizmetleri ne yazık ki veremiyorlar. Ciddi şekilde de mağdur olan hastalar var. Hakikaten sıkıntısı olalar var. Ama özel sektörler öbür taraftan hizmet vermeye devam ediyor. Halkın maddi gücü çok olmadığı için özel sektörlerde de hasta artışları söz konusu değildir." dedi.

"Sağlık sektörü gerçekten zor durumda"

Sezen, "Ankara’da bir ağız diş sağlığı merkezinde 40 tane diş hekimi var. Bunlardan 30 tanesini filyasyonda görevlendirmişler. 10 tane diş hekimi çalışıyor. Bunlar da hastaların muayenesine ve diş çekimine ancak yetişebiliyorlar. Bundan dolayı da kısa vadede aşılama süreci başarılı olup salgın kontrol altına alınamadığı müddetçe diş hekimlerinin geriye dönmesi zor gibi gözüküyor. Diğer branşlarda da durum böyledir. Devlet hastanelerindeki fizik tedavisinin yüzde 90’nı çalışmıyor. Fizikte de ciddi şekilde mağduriyetler var. Biz bir an önce peyderpey hem diş hekimlikleri hem diğer branş uzmanlarının görevlerinin başına dönmesini istiyoruz. Sağlık sektörü gerçekten zor durumda. Ben kendim de bir sağlık işletmecisi olarak hasta sayılarımız yüzde 50’nın altına düştü. Ciddi şekilde çalışan eleman, doktor, fizyoterapist işten çıkmak zorunda kaldılar. Sürdürülebilirliği hakikaten zor hale geldi. Rabbimize dua ediyoruz ki bir an önce bu salgın sona ersin." ifadelerini kullandı.

 

"Salgının kontrolünde Türkiye gerçekten çok başarılı bir noktada"

Dünya İslam Sağlık Birliği olarak bütün dünyadaki salgın ile ilgili gelişmeleri takip ettiklerini belirten Sezen, şunları söyledi:

Salgında tedavi ve takip alanında Türkiye gerçekten çok başarılı bir noktada. Almanya, Fransa ve birkaç Avrupa ülkesi haricinde Baltık ülkeleri de dahil olmak üzere bu salgını boş vermiş durumdalar. Çoğu ülkede maske zorunluluğu yok. Restoranlar, kafeler her taraf açık. İnsanlar ekonomik olarak işlerine devam ediyorlar. Bu işi sıkı tutan Türkiye ve Avrupa’da Fransa ve Almanya gibi birkaç ülke var. Onun haricinde ülkeler bu işi bu kadar sıkı tutmuyorlar. Ölen ölür kalan sağlar bizimdir şeklinde bir politika güdülüyor. Dünyada salgın ile mücadele hakikaten sıkıntılı durumda. Aşı hususunda da parası olan ülkeler aşıyı satın alıyorlar diğer ülkelere de aşı kalmıyor. Dünya genelinde aşılama konusunda da bayağı bir gevşeklik var. Türkiye veya Avrupa bu işi sıkı tutup da diğer ülkeler Amerika, Rusya, Afrika ve Asya ülkeleri bu işi gevşek bırakacak olurlarsa zannedersem salgın 3-5 yıl daha bu şekilde devam edecek. Ülkelerin ekonomileri kaldırmadığı için ülkeler salgını boş vermiş durumdalar.

"Zengin ülkelerin fakir ülkelere aşı hususunda yardımcı olması gerekiyor"

Dünyadaki tüm ülkeler halkını aşılamadığı takdirde virüsün sona eremeyeceğini dile getiren Sezen, "Şu an için aşılama çalışması var. Aşılama başarılı olursa bu iş yüzde 90 toparlar diye düşünüyoruz. Aşıda Türkiye ve Avrupa’daki ülkeler başarılı oldu. Bu ülkeler halkının büyük bir çoğunluğunu aşıladı. Eğer ki Afrika, Asya’dakiler ve diğer ülkeler aşılama çalışmasını yapmazlarsa bu virüs sona ermeyecek. Neticede o ülkelerde virüs devamlı mutasyona uğruyor. O ülkelerde mutasyonlu virüsü alıp Türkiye’ye gelen insanlar buradakiler aşılamasına rağmen buradaki insanlara yeniden tekrar tekrar bulaşma ihtimali olacak. Kapıları kapattığınız takdirde de o zaman ihracat ve ithalat yapamıyorsunuz. Turizm gelişemiyor. Onun için aşı işini topyekun yapmak gerekiyor. Zengin ülkelerin fakir ülkelere aşı hususunda yardımcı olması gerekiyor. Ama ne yazık ki batı dünyası bu hususta oldukça bencil. ‘Önce ben önce ben’ diyor. Bu şekilde bir politika gidiyor ve politikanın sonucu ülkelerin birbirleriyle olan açılımları sekteye uğrayacak." dedi. (İLKHA)