Riyad Makaev – Doğruhaber/Analiz
Neden tüm dünyada İslam’a ve Müslümanlara karşı saldırılar devam ediyor. Batı’da özellikle Avrupa ülkelerinde Müslüman karşıtı bir sürü yasa var ve yeni yasalar çıkarılması için çalışmaları devam ediyor. İsrail her gün Filistinde Müslümanlara zulüm ediyor. Çin’de devam eden Uygur soykırımını konuşmamıza bile gerek yok. İsrail’in Filistin’de devam eden zulüm kadar, Çin de Uygur Türklerine zulüm etmeye devam ediyor. Son dönemde Fransa’da yaşananları biliyoruz. Suriye’de, Kırım’da, Lübnan’da, Çeçenistan ve Yemen’de, Afrika ve Uzak Asya’da İslam’a ve Müslümanlara yönelik saldırılar, hakaretler yaşanıyor. Bizler, bu saldırıların sorumluları olarak her zaman başkalarını görüyoruz. Elbette ki, görünen israil, ABD, Rusya, Fransa, Almanya, Avusturya gibi ülkelerdir. Fakat, onların saldırılarının arkasındaki sebepleri araştırırken, ekonomik, politik, jeopolitik ve hatta dinler arasındaki çatışmalar gibi nedenleri göstermeyi bir alışkanlık edinmişiz. Mutlaka bunlar vardır, yok demek doğru olmazdı. Ancak, bana göre, o sebeplerden daha büyük bir sebebi var, o da bizler, yani Müslümanlar kendileridir. Neden mi? Şöyle izah edebiliriz.
Soru ile başlayalım. İslam nedir? Hemen açıklama yaparız, İslam barış demektir, İslam hoşgörü dinidir. O halde, her bir provokasyona karşı neden hemen sokağa dökülüyoruz? Neden tüm gazetelerde ve sosyal medyada bunu gündem yapmaya çalışıyoruz ve Müslümanları kışkırtmaya çalışıyoruz. Ne olursa olsun, bu şekilde heyecan ile hareket etmek Müslümanlara yakışmıyor. İslam’a ve Müslümanlara karşı olan çevrelerin, bunu bildikleri için böyle davrandıklarını düşünüyorum. Yani, Batılı politikacılar Müslümanlar üzerinden gündem oluşturup, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar. Ayrıca, hemen bir tepki gösterip, sonradan bu meseleyi takip etmeyerek başka gündemlerin peşine düşenler de yine biziz. Bugün, Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesinde yaşanan olay bir kaç gün sonra başka bir gündem ile unutulup gidecektir. Hangi meselemizi sonuna kadar götürmüşüzdür iyice bir düşünün. Boğazıçi Üniversitesinde yaşanan olaylardan sorumlu kişilerin hukuka göre gereken cezayı alıncaya kadar bu davayı takip eden Müslüman avukatların olması şart. Herhangi bir camii önünde onlar aleyhinde bir miting yapıp, slogan atmak, halkı gruplaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Belki de siyasetçilerin işine gelecektir böyle eylemler, ama; İslam’a ve Müslümanlara hiç bir fayda vermeyecektir.
Çin zulmüne karşı Beyazıt Camii önünde miting yapmak mı, yoksa Kapalı Çarşıdaki Çin menşe’li ürünleri almamak mı hangi eylem Çin’e daha büyük zarar verecektir? İşte, bizler daha az faydalı işlerle meşgul oluyoruz. Artık, heyecanı bırakıp doğru hareket etme zamanı gelmiştir. Kendimize karşı dürüst olmalıyız. İslam’a ve Müslümanlara sahip çıkıyoruz sözde ama; hiç İslam’a göre yaşamıyoruz. Adalet bizde yok, camilerimiz boş, yalan bizde var, hakaret bizde var, aldatma bizde var, faiz bizde var, içki ve zina bizde var, rüşvet bizde var. Daha sayayım mı...? Gerek yok zaten, Herkes bunu biliyor. Bugün Allah için ne yaptın diye sorsak. Cevabımız ne olacak? Herkes kendine sorsun. Ezan okunurken parklarda oturanlar, namaza gitmeden kafelerde oturanlar Fransız veya Yahudi değil, biziz. Ticaret yaparken sözünü tutmayan, yalan söyleyen, müşteriyi aldatan Alman veya Amerikalı değil, biziz. Faiz haram diyerek, bankalardan krediler alan, kredili ev ve araba alanlar Çinli veya Rus değil, yine biziz. Dükkanları açık bırakıp namaza giden bir ümmetten, camilere bile kamera takan bir ümmet haline geldik. Eğer, dünyada İslam’a ve Müslümanlara karşı yapılan saldırılar bitmesini istiyorsak, hakiki bir Müslüman olalım. İnanın, hem bizim hem de dünyanın hali değişir. Allah’a kul olalım, siyasi teknolojilerinin kulu olmayalım. Akıllı olalım, akıl etmeyen toplum üzerine Allah (C.C) pislik yağdıracığını söylüyor. Allah’a emanet olunuz!