TOKAT- Tokat Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD) 28 Şubat süreci ile ilgili bir seminer düzenledi. Seminerde bir konuşma yapan Ahmet Örs, 28 Şubat değerlendirmelerinin duygusallıktan uzaklaşarak yapılması gerektiğini söyledi.
Örs seminerde,28 Şubatla ilgili bugüne kadar olan değerlendirmelerin hep acı odaklı yapıldığını ve o dönem üzerinde bir trajedi kuranların yol, köprü ihalelerini aldıklarını, bu holdinglerin şimdi ise zenginler listesine olduğuna dikkat çekti.
Artık acılar üzerinden, duygusal örnekler üzerinden 28 Şubat`ın anlatılmaması gerektiğini dile getiren Örs aksi halde mevcut durumu anlamanın ıskalanacağını belirtti.
"12 Eylül darbesini anlamadan 28 Şubat`da anlayamayız"
Örs, 28 Şubat`ın önceki darbelerin sonuncusu olduğunu ifade ederek daha sonra şöyle devam etti: "4. Darbeler silsilesini küresel konjonktürle ele almalıyız. Bu konjoktürü göz önüne almadan yapılan değerlendirmeler esası ıskalatacak ve gerçekte aslında nasıl bir siyasetin döne geldiğini anlayamama durumuna düşürecektir. Sonucunda ise korkunç bir hataya düşeriz. Dikkat edilmesi gereken bir şey ise şudur: 12 Eylül darbesini anlamadan 28 Şubatı da anlayamayız. Çünkü bunlar bir operasyonun adımları. Ama Türkiyeli İslamcılar, 12 Eylül`ü yeterince konuşmadılar, kritize etmediler. Batı kapitalizmi çok dehşetli dönemlerden geçti. Bu krizlerden haberimiz yok. 1980`lere doğru önemli bir krize girdi batı kapitalizmi. Bir tarafta Sovyetler ve bir tarafta ise İslami hareket varlığı söz konuydu. Bunlar batı kapitalizmi için birer tehditti. Washington uzlaşısı, geri kalmış ülke diye tabir ettikleri ülkelere bir kurtuluş reçetesi olarak sunuldu. Burada bekçilik misyonu yüklendi devlete. Güvenliği sağlamak gibi belki birtakım altyapı hizmetleri olarak adlandırılan temel görevler haricinde devletin diğer alanlardan uzaklaşmasını öneren bir sözleşme söz konusu."
Örs, 28 Şubat`ın önceki darbelerin sonuncusu olduğunu ifade ederek daha sonra şöyle devam etti: "4. Darbeler silsilesini küresel konjonktürle ele almalıyız. Bu konjoktürü göz önüne almadan yapılan değerlendirmeler esası ıskalatacak ve gerçekte aslında nasıl bir siyasetin döne geldiğini anlayamama durumuna düşürecektir. Sonucunda ise korkunç bir hataya düşeriz. Dikkat edilmesi gereken bir şey ise şudur: 12 Eylül darbesini anlamadan 28 Şubatı da anlayamayız. Çünkü bunlar bir operasyonun adımları. Ama Türkiyeli İslamcılar, 12 Eylül`ü yeterince konuşmadılar, kritize etmediler. Batı kapitalizmi çok dehşetli dönemlerden geçti. Bu krizlerden haberimiz yok. 1980`lere doğru önemli bir krize girdi batı kapitalizmi. Bir tarafta Sovyetler ve bir tarafta ise İslami hareket varlığı söz konuydu. Bunlar batı kapitalizmi için birer tehditti. Washington uzlaşısı, geri kalmış ülke diye tabir ettikleri ülkelere bir kurtuluş reçetesi olarak sunuldu. Burada bekçilik misyonu yüklendi devlete. Güvenliği sağlamak gibi belki birtakım altyapı hizmetleri olarak adlandırılan temel görevler haricinde devletin diğer alanlardan uzaklaşmasını öneren bir sözleşme söz konusu."
`Bugünkü politikalar 24 Ocak 1980 Politikalarının devamıdır`
Örs,bugünkü politikaların 24 Ocak 1980`de de Türkiye`de Süleyman Demirel hükümeti`nin politikalarının devamı olduğuna vurgu yaparak," Özal`la birlikte korkunç ahlaki bir çöküntü yaşanmaya başladı, televizyonlardan yapılan yayınların bunda katkısı büyük oldu tabi Türkiye`de. Böyle eleştirilere Özal şöyle yanıt veriyordu `canım düğmesi var, basın kapanır.` İfsad tüketim kültürü için yaygınlaştırıldı. Yapılan 80 operasyonuna rağmen sönmeyen İslami hareketlere ve Milli Görüşün o dönemki temsilcisi Refah Partisine karşı gerçekleştirilen bir 28 Şubat operasyonu düzenlendi. D8`e üye olan altı ülkede paralel zamanlarda darbe oldu. Efendiler pastanın bölünmesini istemezler. Aynı dönemde altı ülkede darbe olması tesadüf mü?"
Örs,bugünkü politikaların 24 Ocak 1980`de de Türkiye`de Süleyman Demirel hükümeti`nin politikalarının devamı olduğuna vurgu yaparak," Özal`la birlikte korkunç ahlaki bir çöküntü yaşanmaya başladı, televizyonlardan yapılan yayınların bunda katkısı büyük oldu tabi Türkiye`de. Böyle eleştirilere Özal şöyle yanıt veriyordu `canım düğmesi var, basın kapanır.` İfsad tüketim kültürü için yaygınlaştırıldı. Yapılan 80 operasyonuna rağmen sönmeyen İslami hareketlere ve Milli Görüşün o dönemki temsilcisi Refah Partisine karşı gerçekleştirilen bir 28 Şubat operasyonu düzenlendi. D8`e üye olan altı ülkede paralel zamanlarda darbe oldu. Efendiler pastanın bölünmesini istemezler. Aynı dönemde altı ülkede darbe olması tesadüf mü?"
`Başörtüsü yasağı Cumhuriyetin en başından beri vardır`
Son on bir yılımıza damga vuran bir AKP iktidarının olduğunu dile getiren Örs, ciddi sonuçları olan bir sürecin yaşandığı tespitinde bulunarak, " 28 Şubat diye sorsak ilk olarak alacağımız cevap başörtüsü yasağı olur. Oysa bu yasak cumhuriyetin en başından beri var. Sanki 80`den önce sorun yoktu. Türkiye`de 28 Şubat terbiyesinin sonunda geldiğimiz yer NATO`yu neredeyse Hılfu`l-Fudul yapan bir anlayış oldu. İslamcılar referanslarını vahiy olarak almaktan vazgeçtiler. Bizi o dönemde kimin savunduğunu hatırlarsak içine düştüğümüz sefaleti görürüz herhalde. Nazlı Ilıcaklar, Cengiz Çandarlar, Mehmet Barlaslar savunuyordu, yazılar yazıyorlardı. Darbeye karşı ama niçin? Çünkü liberaller askeri müdahaleleri serbest piyasaya zarar verdiğinden istemiyorlardı. Onlar da süreci anlamış değillerdi aslında" dedi.
Son on bir yılımıza damga vuran bir AKP iktidarının olduğunu dile getiren Örs, ciddi sonuçları olan bir sürecin yaşandığı tespitinde bulunarak, " 28 Şubat diye sorsak ilk olarak alacağımız cevap başörtüsü yasağı olur. Oysa bu yasak cumhuriyetin en başından beri var. Sanki 80`den önce sorun yoktu. Türkiye`de 28 Şubat terbiyesinin sonunda geldiğimiz yer NATO`yu neredeyse Hılfu`l-Fudul yapan bir anlayış oldu. İslamcılar referanslarını vahiy olarak almaktan vazgeçtiler. Bizi o dönemde kimin savunduğunu hatırlarsak içine düştüğümüz sefaleti görürüz herhalde. Nazlı Ilıcaklar, Cengiz Çandarlar, Mehmet Barlaslar savunuyordu, yazılar yazıyorlardı. Darbeye karşı ama niçin? Çünkü liberaller askeri müdahaleleri serbest piyasaya zarar verdiğinden istemiyorlardı. Onlar da süreci anlamış değillerdi aslında" dedi.
"Terörizmin finansmanına dönük yasaya karşı ses çıkmadı"
Terörizmin finansmanına dönük yasaya karşı bir sesin olmadığını söyleyen Örs son olarak, "Açıkçası patrıotlara da Malatya`ya dönük tepkiler de sönük kaldı. Terbiye edilenlerin sesi kısılır. Burada da öyle oldu.Yardım kuruluşlarını pıtrak gibi çoğalması üzerinde de duralım. Bugün yardım kuruluşlarının çoğu hükümetin, egemen politikaların güdümünde. 28 Şubattan sonra yardım kuruluşları neden çoğaldı, çünkü Müslümanlar siyasal taleplerinden vazgeçtiler. Terbiye böyle bir şey.Bugün Türkiye`de cemaatler de kaybedecekler çünkü devlet dine ambargo koymuştur" şeklinde konuştu.
Terörizmin finansmanına dönük yasaya karşı bir sesin olmadığını söyleyen Örs son olarak, "Açıkçası patrıotlara da Malatya`ya dönük tepkiler de sönük kaldı. Terbiye edilenlerin sesi kısılır. Burada da öyle oldu.Yardım kuruluşlarını pıtrak gibi çoğalması üzerinde de duralım. Bugün yardım kuruluşlarının çoğu hükümetin, egemen politikaların güdümünde. 28 Şubattan sonra yardım kuruluşları neden çoğaldı, çünkü Müslümanlar siyasal taleplerinden vazgeçtiler. Terbiye böyle bir şey.Bugün Türkiye`de cemaatler de kaybedecekler çünkü devlet dine ambargo koymuştur" şeklinde konuştu.
(Osman İçli-İLKHA)