Pakistanlı Dr. Asıf Lokman Kâdı, Peygamber Sevdalıları Vakfı’nın online düzenlediği “Uluslararası İslam Karşıtlığı” sempozyumunda konuştu.

"İslam karşıtlığına karşı Müslümanlar ne yapmalıdır?" başlıklı bir sunum yapan Kâdı, İslam karşıtlığına karşı ilk olarak Müslümanların kararlı bir yaklaşımla uluslararası camiadaki İslam'ın saygın yerini sahiplenmesi gerektiğini söyledi.

Kâdı, "Geçmişte yayınlana karikatürlere karşı Müslümanların verdiği ani tepki, protestolar yaparak bunlara karşı çıkmak oldu. Bu protestolar neticesinde de batıdaki çoğu kişi bu karikatürlerin yayınlanmasını doğru olmadığını kabul etmek zorunda kaldılar. Dolayısıyla kendi bakış açımızı mantıklı bir şekilde açıklamamız gerekiyor." dedi.

Diplomatik müzakerelerde ani ve anlık bir şekilde baskı uygulamanın bir yöntem olduğunu söyleyen Kâdı, barışçıl protestoların Müslüman hükümetlerin kendi rollerini oynamalarına yardımcı olduğunu ifade etti.

Kâdı, "Batılı anlatı iki argüman üzerine kuruludur. Bunlara düzgün bir şekilde yaklaşmak gereiyor. İlki; ifade özgürlüğü, ikincisi ise din ve devletin seküler bir bakış açısıyla birbirinden ayrılmasıdır. Bu iki argümana istinaden batılı devletler, Müslümanlara karşı suçlar işliyorlar. Bu iki konuya da Müslüman âlimlerin ve aydınların yaklaşması gerekir. Müslümanlara karşı nefret pompalamak bu iki mesele üzerinden gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla uluslararası forumlarda Müslümanlar bu konulara dikkat çekmelidir." diye konuştu.

"Batıdaki kitleye ve medyaya, sivil toplum etkileşimi yoluyla İslam davasını doğru bir şekilde anlatmalıyız"

"İslam karşıtlığına yanıt vermenin yanı sıra bu gibi olaylar meydana geldiğinde önceden planlanmış proaktif bir yaklaşımla bu İslam karşıtlığıyla mücadele edilmelidir." diyen Kâdı, şunları söyledi:

"Müslümanlar, Avrupa'daki 'olumsuz' İslam anlayışını ortadan kaldırmaya yönelik adımlar atmalıdır. Bu noktada batıda İslam çalışmalarıyla ilgili bir ilgi doğdu. Biz de doğru mekanizmaları sunarak batıdaki kitleye ve medyaya, sivil toplum etkileşimi yoluyla İslam davasını doğru bir şekilde anlatmalıyız.

Tüm bunların yanı sıra Müslüman ülkeler siyasi, iktisadi, içtimai bakımlardan ihtiyaçlar içerisindedir. Dolayısıyla uzun vadeli bir yaklaşım geliştirerek Müslümanlar arasındaki bu bölünmeyi ortadan kaldırmalı ve hem hükümet düzeyinde hem de içtimai düzeyde bu noktada iyileştirmeler yapılmalı. Müslüman ülkeleri tek bir platformda bir araya getirmeliyiz." (İLKHA)