Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından düzenlenen ve çok sayıda siyasetçi ve akademisyenlerin katıldığı “Uluslararası İslam Karşıtlığı Sempozyumu” sona erdi. İki oturum şeklinde devam eden sempozyumun sonuç bildirgesi okundu.
Sonuç bildirgesinde, ‘Avrupa’daki Müslümanlar’ kavramı yerine ‘Avrupa Müslümanları’ ya da ‘Avrupalı Müslümanlar’ kavramının kullanılması, ‘İslamofobi’ kavramının yerine ise ‘İslam Karşıtlığı’ veya ‘İslam Düşmanlığı’ tanımının kullanılması gerektiği kaydedildi.
Bildirgede, Müslüman halklar ve ülkelerin Müslümanlara yönelik artan saldırganlıklar karşısında aralarında güçlü bir vahdetin oluşmasına öncülük etmesi gerektiğine vurgu yapıldı. Bildirgede, Batılı insan hakları kuruluşlarının da bu tür saldırıları, insan hakları ihlalleri ve inanç hürriyetine saldırı kapsamında gündemlerine almaları gerektiği ifade edildi.
Batılı ülkelerin yöneticilerinin İslam’a düşmanlık etmede kör bir inada girerlerse ekonomik boykota başvurmanın Müslümanların asli bir görevi olarak kabul edilmesi gerektiğine işaret edilen bildirgede, başta Müslüman halkların devlet yöneticilerine, bu konudaki sorumlulukları hatırlatılıp, Müslümanlar arasında ihdas edilecek uluslararası ekonomik ve siyasi birliktelikler ve kuruluşların artırılması gerektiği vurgulandı.
Sempozyumun sonuç bildirgesi Peygamber Sevdalıları Vakfı Başkanı Adnan Akgönül tarafından okundu.
Sonuç bildirgesinde şu maddelere yer verildi:
1. Müslümanların Avrupa’daki nüfusu, kimi ülkelerde yüzde 10’a yaklaşmıştır. Buna binaen ‘Avrupa’daki Müslümanlar’ kavramı yerine ‘Avrupa Müslümanları’ ya da ‘Avrupalı Müslümanlar’ kavramı kullanılmalıdır.
2. Batılı ülkelerin İslam'a ve Müslümanlara yönelik saldırılar için sıklıkla kullandıkları ‘İslamofobi’ kavramı, sorunlu bir kavramdır. Bunun yerine ‘İslam Karşıtlığı’ veya ‘İslam Düşmanlığı’ olarak tanımlanmalıdır.
3. ‘İslam Karşıtlığı’ veya ‘İslam Düşmanlığı’, hiçbir şekilde Avrupa halkları ile ilişkilendirilemez. Hatta Avrupa halkları da bu karşıtlığın/düşmanlığın gelecekteki mağdurları arasında görülmektedir. Avrupa yönetimleri, İslam karşıtlığı veya İslam düşmanlığını körükleyerek medeniyetler çatışmasının fitilini ateşlememeli; Avrupa halkları da buna alet olmayıp yönetimlerini bu hususta baskı altına almalıdırlar. Bu sadece Avrupa milletleri ve İslam ümmetinin değil, aynı zamanda bütün insanlığın da yararınadır.
4. İslam karşıtlığı veya İslam düşmanlığına neden olarak; İslam ve Müslümanlar hakkında ön yargı ve bilgisizlik, Batılı liderlerin bunu iç siyaset malzemesi olarak kullanmaları, ifade özgürlüğünün bazı çevrelerce suistimal edilmesi, siyonist lobilerin ve Evanjelist çevrelerin İslam dünyasına yönelik nefret söylemi ve İslam topraklarının işgali için zemin hazırlaması gibi farklı nedenlerden söz etmek mümkündür.
5. Batı dünyasındaki Müslümanlara yönelik saldırılar ve hak ihlalleri ile ilgili olaylar, Batılı ülkelerin yönetimleri tarafından bilinçli bir şekilde görmezden gelinip kayıt altına alınmadığından dolayı bu konuda gerçek verilere ulaşılamamaktadır. Bunlardan özellikle camilere saldırı, Peygamberimize yönelik yapılan karikatür hakaretleri, helal sertifikalı marketlerin kapatılması, okullarda gençlere İslam karşıtı görüşlerin aşılanması, Müslümanlara ev kiralama hakkının verilmemesi, metro ve trenlerde ücretsiz dağıtılan yayınlarla Müslümanların karalanması, Müslümanlara ait STK’ların kapatılması ve tehdit edilmesi vb. maddi ve manevi saldırılar en somut olan düşmanlıklardır.
6. Dünyanın bugün ilerleme adına tanıklık ettiği gelişmelerde Müslüman ilim adamlarının matematik, cebir, kimya, fizik, tıp gibi değişik dallarda ortaya koyduğu gayretin katkısı inkâr edilemez. Bu kapsamda Batı’da görülen İslam düşmanlığı; aynı zamanda medeniyet düşmanlığı bağlamında değerlendirilmelidir.
7.İslam karşıtlığı veya İslam düşmanlığının izalesi için kapsamlı çözümlere gereksinim vardır. Bu çözümlerin bir yanı Avrupalı ve Avrupa dışındaki Müslümanlara diğer yanı ise Batı dünyasındaki yönetimlere düşmektedir.
8. İslam düşmanlığı ve barbarca saldırılar karşısında Avrupalı Müslümanlara bazı görevler düşmektedir. Bunlar:
-Kur'an ve Sünnet merkezli eşsiz İslam ahlakını görünür kılmak,
-Daha örgütlü bir yapı ve dayanışma için sivil toplum gücünü etkin hale getirmek,
-İslami hizmet ve çalışmaları artırmak,
-İslam’ın merhamet ve şefkat yanını; hem kilise hem de devletin etkisi dışına çıkan ve bir arayış içinde olan Avrupa insanına bıkmadan usanmadan anlatmak ve aynı zamanda bu yönde örnek olmaktır.
Bu bağlamda dünya Müslümanlarına da bazı görevler düşmektedir. Bunlar:
-Avrupalı Müslümanlarla her türlü konuda dayanışma içerisinde bulunmak,
-İmkanlar dahilinde Avrupalı Müslümanlar, ziyaret edilerek onlara moral ve motivasyon sağlamak,
-İslami değerlere yapılan saldırılara karşılık, Müslüman ülkelerde tepkilerin verilmesini sağlamak ve uluslararası kuruluşlar nezdinde hak arayışına girmek,
-Hepsinden de önemlisi, Müslüman halklar ve ülkeler; bu tür saldırganlıklar karşısında aralarında güçlü bir vahdetin oluşmasına öncülük etmelidirler.
9. İslam medeniyeti, tarih boyunca Batı emperyalizmi karşısında insanlığın nöbetini tutmuştur. İslam karşıtı saldırılar sadece Müslümanlara yönelik değil, Avrupalı yönetimler ve halklar için de tehditler içermektedir. Huzurlu ve güvenli bir dünyanın yolu; nüfusu bir milyar 800 milyonu aşan ve dünya nüfusunun yüzde 25'ini teşkil eden Müslümanların huzurundan geçmektedir. Bu minvalde Batılı insan hakları kuruluşları bu tür saldırıları; insan hakları ihlalleri ve inanç hürriyetine saldırı kapsamında gündemlerine almalıdır.
10. Dünya nüfusunun dörtte birinden fazlasını oluşturan İslam ümmetinin İslam karşıtlığı veya İslam düşmanlığına başvuran yönetimlere yönelik ekonomik boykotu, önemli sonuçlar doğuracaktır. Batılı ülkelerin yöneticileri; İslam’a düşmanlık etmede kör bir inada girerlerse ekonomik boykota başvurmak Müslümanların sadece hakkı değil, asli bir görevi olarak kabul edilmelidir.
Başta Müslüman halkların devlet yöneticilerine, bu konudaki sorumlulukları hatırlatılmalıdır. Müslümanlar arasında ihdas edilecek uluslararası ekonomik ve siyasi birliktelikler ve kuruluşlar artırılmalıdır.(İLKHA)