Doğruhaber
Selahaddin; muttaki, merhametli, âlicenap, zeki, anlayışlı ve affediciydi. Bencillik, hırs, tamah ve kibir namına kalbinde bir şey bulunmayan ve dünyaya meyletmeyen bir Hak sevdalısıydı. İnsanların korkudan dehşete düştüğü ve akli melekelerini yitirdiği zamanlarda dimdik ayakta durabilen, korkmayan ve isabetli kararlar alan bir devlet adamıydı. Onun hakkında dost-düşman, müslim-gayri müslim olanlardan yüzlercesi yazılar yazdı, konuşmalar yaptı ve hepsi kendisini hayranlıkla yâd etti. En büyük düşmanı Kral Richard’i (Aslan Yürekli Richard) dahi “Ben Selahaddin’den insanlık öğrendim” dedirtmek zorunda bırakmıştır.
ŞARKIN EN SEVGİLİ KOMUTANI YETİŞİYOR
İslam tarihinin en parlak devirlerinden biri hiç şüphesiz Selahaddin’in hüküm sürdüğü dönemdir. Selahaddin, Revvadiye Kürt’lerinden olup 1137 yılında Tikrit’te dünyaya geldi. Babası Necmeddin Eyyub, Selçuklu devletinin Tikrit valiliğini yaptığı bir sırada Musul Atabegi İmadeddin Zengi, Abbasilerle girdiği savaşta yenildi. Necmeddin Eyyub, Zengi’ye yardım ederek onun Fırat’ı geçmesine yardımcı oldu. Böylece aralarında bir dostluk oluştu ve kendisini ülkesine davet etti. Necmeddin Eyyub ve kardeşleri Musul’a gittikleri yıl Selahaddin doğdu. Büyük bir iltifatla karşılanıp emirlik payesi aldılar ve bundan sonra İmadeddin Zengi ile beraber savaşlara katılıp Zengi devletinin gelişmesi için çalıştı. İmadeddin vefat edince oğlu Nureddin tahta geçti. Onunla yaşıt olan Selahaddin, onun en büyük yardımcısı ve emiri oldu. Nureddin, Selahaddini yanından hiç ayırmadı.
MISIR SEFERİ
Mısır’da vezirlikten uzaklaştırılan Fâtımî vezîri, Nûreddîn’den yardım isteyince Nûreddîn, Selahaddin’in amcası Şîrkuh’u askeri bir birliğin başında Mısır’a gönderdi. Şîrkuh kendisine yardım etmesi için, Salâhaddîn’i beraberinde götürmek istediyse de Selahaddin, ilim öğrenmeyi tercih ettiği için gitmek istemedi, babasının ısrarlarıyla Mısır seferine katılmayı kabul etti. Mısır’da idareyi ele geçirdikten iki ay sonra Şirkuh vefat etti. Onun yerine Selahaddin getirildi. Selahaddin, gösterdiği askeri ve siyasi başarılar sonucunda bir süre sonra Fâtımî hilâfetini ortadan kaldırıp Abbâsî halîfesi adına hutbe okuttu. Böylece iki buçuk asrı aşkın bir zaman diliminde (909–1171) hüküm süren Fâtımî devletinin yerine yeni bir devlet idâreye hâkim oldu. Artık O, Sultan Selahaddin’di. Nûreddîn Zengî vefat edince, Sultan Selahaddin, uzun uğraşlar sonucunda Suriye’deki hâkimiyeti ele geçirdi. Bunun üzerine Abbâsî halîfesi, Mısır, Suriye ve el-Cezîre üzerinde Salâhaddîn’in hâkimiyetini tanıdığına dâir sened gönderdikten sonra Sultan Selahaddin, bağımsızlığını ilan edip kendi adına hutbe okuttu.
KİMLERDEN ETKİLENDİ?
Sultân Selahaddin’in şahsiyetinin oluşmasında babası Eyyûb, amcası Şîrkuh ve arkadaşı Sultan Nureddin’in önemli tesîrleri oldu. Babasından sükûnet, vakar ve siyâsî basîret alan Selahaddin, amcasından da kahramanlık, cesâret ve savaş taktiklerini almıştır. Gençliğinin önemli bir bölümünü beraber geçirdiği Sultan Nûreddîn’den sultanlık tecrübeleri de alan Selahaddin, tarihin en büyük devlet adamlarından biri oldu.
ŞAM VE MISIR İLİM MERKEZİ OLDU
Her ne kadar Selahaddin, askeri başarılarıyla ve Kudüs’ün fatihi olarak bilinse de aslında kendisi çok yönlü bir insandır. Kurduğu medreseler, sosyal hizmet müesseseleri, imar faaliyetleri onun ne denli bir idareci olduğunu göstermektedir. Selahaddin, Şam’daki medreselere ek olarak Mısır’da da büyük medreseler inşa etti ve medreselerin ihtiyacını gidermek için vakıflar kurdu. Kuzey Afrika ve Endülüs’ten birçok âlim buralara gelerek ilmi faaliyetlerde bulundu. Sultân Salâhaddîn’in bizzat kendisi Kur’ân’ı, Ebû Temmâm’ın el-Hamâse’sini, Ebû İshâk eş-Şîrâzî’nin et-Tenbîh fi’l-Fıkh’ını ezberden biliyordu. Çeşitli ilmi dallarda kendisini yetiştirmişti. Özellikle hadis ilminde ilerlemişti.
KLİNİK TIP ORTAYA ÇIKTI
Selahaddin, Mısır, Şam ve el-Cezîre gibi önemli bölgelerde hastaneler inşâ etti, bu hastaneler zamanla birer tıp merkezi hâline gelip tabipler yetiştirdi. Bu hastanelerden Dımaşk’ta Nûreddîn’in inşâ ettiği el-Bîmâristân en-Nûri (Büyük Hastane) ile Kahire’de Selahaddin’in inşâ ettiği el-Bîmâristân en-Nâsırî (Salâhiyye Hastanesi) Selahaddin dönemindeki önemli tıp merkezleri olarak faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu hastanelerde yapılan tıbbî araştırmalar ile verilen tıp eğitimi sayesinde klinik tıp ortaya çıkmıştır.
KİM NE DEDİ?
Kudüs Müftüsü Şeyh İkrime: Kudüs-ü Şerif’i işgal ettiklerinde Haçlıların ortaya koyduğu kabalık ve vahşilik ile Selahaddin’in hoşgörüsü ve insanlığı arasındaki müthiş farkı dünya görmelidir.
Tarihçi Kadı Bahâeddin Ibn Şeddâd: Cihad aşkı, cihad muhabbeti onun damarlarında çağlıyordu ve kalbini, kafasını kaplamıştı.
TARİHE İBRET VEFATI
Selahaddin, 1193’te 56 yasında Şam’da vefat etti. Ölüm döşeğindeyken, emri gereğince şehre dağılan münâdiler, mızrağa geçirilmiş kefenini göstererek şu ibret yüklü sözü haykırmışlardı: “Ey ahâli!.. Şarkın hâkimi Sultan Selahaddin ölmek üzeredir. Ahirete ancak şu bez parçasını götürebilecektir. Öyleyse, Allah’a kullukta gevşeklik göstermeyin!..”