15 gündür grev yapan işçiler kendilerine verilen sözlerin yerine getirilmesi ve somut adımların atılması için yetkililerin işe koyulmasını talep ederken, verdikleri mücadele sırasında yaşadıkları zorlu günleri de anlattılar.
Kayı Holding tarafından Cezayir'de inşaat sektöründe çalıştırılan ve emekleri teslim edilmeyen 15 gündür grev yapıyor. İşçileri ziyaret eden HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı Erdal Elibüyük, sürecin takipçisi olacaklarını ve il yönetiminde bulunan avukatlar ile birlikte hukuki alanda yardımcı olacaklarını belirtti.
HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı Erdal Elibüyük
"Kardeşlerimizin ekmek davalarında yanındayız”
Holdingler tarafından işçilerin haklarının çiğnenmesine müsaade etmeyeceklerini dile getiren ve hukuki süreçte avukatları ile işçilerin yanında olduklarını ifade eden Elibüyük, "İşçinin alın teri kurumandan emeğinin karşılığını verin" diyen Peygamberin ümmeti olduklarını söyleyerek yaşananlara tepki gösterdi.
Elibüyük, "Hakkını aramak için bir araya gelen işçi kardeşlerimizi ziyaret geldik. İşçi, emekçi ve sendika temsilcisi kardeşlerimiz ile buluştuk. İşçi kardeşlerimizin emeklerinin karşılığını almaları için il yönetimindeki avukat kardeşimizle buradayız. Hukuki anlamda ne destek verilmesi gerekiyorsa emekçi kardeşlerimizin yanındayız. Bizler 'işçinin alın teri kurumandan emeğinin karşılığını verin' diyen Peygamberin ümmeti olarak ilkelerimiz var. Emek sarf eden ve çocuklarının rızkını kazanmak için sabahın erken saatlerinde yola koyulup hayati riskler oluşturan iş sektöründe çalışan kardeşlerimizin büyük holdinglerin plazalarında heba edilmesini istemiyoruz. Buna da müsaade etmeyeceğiz. Kardeşlerimizin ekmek davalarında yanındayız.
Şirket yetkilileri tarafından verilen sözlerin yerine getirilmesi lazım. Kardeşlerimiz firmanın yurt dışında bulunan işlerinde çalışmışlar. Dışişleri Bakanlığının yeterince ilgilenmediğini görüyorum. Yapılan telefon görüşmesinde 'oraya giderken bize mi sordunuz' yaklaşımını ayrıca kınıyorum. Emekçi kardeşlerimiz çalışmak üzere yurt dışına gitmiş olsalar bile sonuçta bu ülkenin pasaportu ile gidiyorlar. Özellikle Dışişleri Bakanlığının konuya bigâne kalmaması lazım. Mutlaka tatmin edici bir cevap ve çözüm ortaya konulması lazım. Kardeşlerimizin haklı mücadelelerinde yanındayız. Allah yardımcıları olsun. Soğuk havada, yağmurun altında ve tüm olumsuzluklara rağmen burada haklarını savunmaları takdire şayandır." ifadelerini kullandı.
Muzaffer Korkmaz
"Ne olursa olsun alın terimizi almadan geri dönmeyeceğiz"
Yıllarca çalışıp emeğinin karşılığını alamayan Muzaffer Korkmaz, kimseden 5 kuruş fazla para istemiyoruz diyerek haklarının teslim edilmesi gerektiğini vurguladı.
Korkmaz, "Burada beklememizin asıl nedeni yıllarca çalışıp emeğimizin karşılığını almayışımızdır. Hakkımıza dair elimizde belgelerimiz var. Birçoğumuz parasını alamadı ve alacağımız paralar taksitlendirildi. Bu söylediklerim şirketin avukatı ile arabulucu avukat bir araya gelerek evrak haline getirilmiştir. Alacağımız ücretlerin taksitlendirilmesinin ardından 1 yıl geçti ama hiçbir arkadaşımız parsını almamıştır. Burada toplanmamızın nedeni tam olarak budur. Kimseden 5 kuruş fazla istemeden alın terimiz ne ise onu almaya geldik. Sendikamız bizlere yardımcı oluyor ve bu sürecin takipçisiyiz. Karda yağmurda arkadaşlarımız ıslandılar burada ama ortada kalan bir hak ve alın teri var biz bunun yerine getirilmesin istiyoruz. Ne olursa olsun alın terimizi almadan geri dönmeyeceğiz. Allah'ın izni ve sayın başkanımızın da yardımı ile hakkımız olanı alacağız." dedi.
Yaşanan gelişmeleri en baştan anlatan Abdüssamet Kete, paralarımızın yatırılma talebine ret cevabı gelince greve devam ettik dedi.
Kete, "Bizlere destek vermek için aramıza katıldığını için sizlere teşekkür ederiz. Bizler yıllardır bu firmada yurt dışında çalışıyorduk. 2018 yılının aralık ayından itibaren maaşlarımız yatmamaya başladı. Patronumuz proje müdürlerimizi arayarak işçilerden bizden müsaade istedi. En kısa sürede ödeme yapacaklarını bildirdiler bizlerde işçi olarak kabul ettik. Arada bir mutfak masrafı diye 250 ila 500 dolar arasında para yatırıyordular. Ama 2019'un mayıs ayından itibaren tamamen para yatırmamaya başladı. Bu süre zarfında şeflerimize baskı yaptık. Şeflerimiz Coşkun Yılmaz ile görüştüklerinde ise bizlere sabırlı olmamızı istediler. Ama 9'uncu aya gelindiğinde hepimiz tıkandık çünkü ailelerimiz evde aç bir şekilde kalıyorlardı. Bu süre zarfında Coşkun Yılmazdan randevu istedik. Yine aynı cevabı verdiler. Sabredin sizlere en kısa zamanda tüm paranızı ödeyeceğim dendi.
2019'un 11'inci ayında bizlere herhangi bir para ödememelerinden dolayı işçiler ile karar alarak grev yapmaya başladık. Grevimizin 9'uncu gününde patronumuz ile telekonferans yoluyla görüşme yaptık. Yaptığımız görüşmede bizlerin işimize geri dönmemizi istedi ve 3 aylık maaşlarınızı yatıracağım sözü verdi. Bizlerde ilk önce paramızın yatırılmasını istedik. Ret cevabı alınca da grevimize devam ettik. 1 hafta sonra yine görüşme sağlandı ama bu kez bize ödeme yapmayacağını dile getirdi. Sonra Türkiye'den arabulucu bir avukat göndererek içeride kalan paralarımızı taksitlendireceğini dile getirdi. Ailelerimiz ve bizler perişan halde olduğumuz için kabul ettik. Çünkü mutfak masraflarını karşılayamıyoruz, elektrik, su ve doğalgazımız kesilmiş." ifadelerini kullandı.
"Bu süreç içerisinde 2-3 defa Ankara'ya bakanlığa, parti merkezlerine gittik kimse sahip çıkmadı."
Paralarını alamadıkları için işlerini bırakarak ülkelerine geri döndüklerini ifade eden Kete, hükümetin seslerini duymadıklarını dile getirerek sitem etti.
Kete, "18 Ocak 2020'de mukavele imzaladık. 10 taksitlik bir sözleşme tüm işçiler Türkiye'ye geri döndük. Fakat aradan bir yıl geçmesine rağmen tek bir kuruş bile ödenmedi. Bu süreç içerisinde 2-3 defa Ankara'ya bakanlığa, parti merkezlerine gittik kimse sahip çıkmadı. Bizlere sizler eve dönün boşa masraf yapmayın bizler işin takipçisiyiz dediler ama hepsi yalan oldu. Dayanamıyoruz, 3 tane çocuğum öğrenci ve ihtiyaçlarını karşılayamıyorum. Ev kiram ve taksitlerim birikmiş ödeyemiyorum. Buraya gelebilmek için eşten dosttan borç para alarak geldik. Yağmur çamur demeden 15 gündür buradayız. Sendikacı arkadaşlar bizlere yardımcı oldular. Buradan tekrar bakanlığa sesleniyorum; 15 gündür buradayız ve her gün açıklama yapıyoruz. Partiler sesimizi duydu ve geldiler ama neden hükümet sesimizi duymak istemiyor. Sesimizi duydular ama hep oyalama. Diyecek bir şey bulamıyorum. Bu işi bir an önce çözüme kavuştursunlar çünkü burada ki insanlara ve ailelerine yazık." diye konuştu. (İLKHA)