Değerli basın mensupları, kıymetli katılımcılar! Türkiye`de ve dünyanın neresinde olursa olsun inanç, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik baskı ve engellemeler ile insanlara yapılan tüm saldırı ve zulümlere karşı tavır koyma amacıyla oluşturduğumuz platformumuzun 369. Hafta Basın Açıklamasına hoş geldiniz.
Kamu oyunca malum olduğu üzere, yıllardır; “Demokratik Açılım”, “Kürt Açılımı”, “Herkese Özgürlük”, “Hoşgörü”, “Ötekine Saygı” gibi sloganlarla insanımız oyalandırılırken, vesayet Anayasalarının arkasına sığınanlar hâlâ tüm hak ve özgürlükler önündeki en büyük engel olarak ülkeyi kaostan kaosa sürükleme planları yapmaktadırlar. Türkiye; başdöndüren bir hızla 27 Mayıs 1960 darbesini, 12 Mart 1971 Muhtırasını, 12 Eylül 1980 İhtilalini, 28 Şubat 1997 post-modern darbesini, 27 Nisan 2007 Muhtırası ile Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz, Eldivan, Kafes ve Balyoz kod adlı darbe girişimlerini yaşayan bir ülke haline getirilmiştir. Halkımız Türk-Kürt, Sağcı-Solcu, Alevi-Sünni gibi guruplara bölünerek, bir çatışma zemini oluşturulmaya çalışılmıştır. Dün, hiçbir hukuki zemini olmadığı ve başörtüsü hakkında hiçbir yasal düzenleme bulunmadığı halde hukuku çiğneyerek başörtülü öğrencileri okullara almayanlara; “Kamusal Alan”, Hizmet Veren, Hizmet Alan” gibi keyfi yorumlarla başörtülü hanımların görevlerine son verenlere; Barolardan atanlara, hastalarını muayene etmeyenlere karşı seslerini çıkartmayanlar, bugün, insan hak ve özgürlüklerinin savunuculuğuna soyunmuşlardır. Fakat, ne gariptir ki, savundukları darbecilerin hepsi, Türk Ceza Kanunu`nun değişik maddelerinden yargılanmaktadırlar.

Bu noktada Demokrasi, İnsan Hakları ve Hukukun sözde savunucularına sormak isteriz: Başörtüsü ile alakalı kanuni bir yasak var mıdır? Başörtüsü sebebiyle eğitim ve çalışma hakkı ile Anayasa`da ifade edilen “İNANÇ VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ” Keyfi uygulamalarla engellenebilir mi? Evet sizler: Sözde hak savunucuları olan sizler, niçin bu konularda da aynı hassasiyeti göstermiyorsunuz?
Bu gün 28 Şubat`ın üzerinden 16 yıl geçti. Ama Zihniyet hala devam ediyor, yine başörtülü hanımlar, Danıştay`ın kararına rağmen keyfi olarak davalara sokulmuyor, öğretmenlerin, hem de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretmenlerinin görevine son veriliyor, başörtülü öğrenciler servis otobüslerinden indiriliyor. Tüm bu Süreci başlatan darbecilerin cezalandırılmasını, bunlara yıllarca destek veren medya, siyaset ve çeşitli Sivil Toplum Kuruluşu Yöneticilerinin de mutlaka yargı önüne çıkarılması gerektiği hususunda yetkilileri göreve davet ediyoruz.

Diğer yandan, başörtüsü bahanesiyle keyfi olarak eğitim ve çalışma hakkını engelleyen şahıslar hakkında cezai müeyyide uygulanması için, mutlaka Ceza Kanunu`nda karşılığı gösterilmeli, başörtüsü ve ifade özgürlüğü hukuki güvence altına alınmalıdır.
Basın açıklamamızda Sağlık Bakanlığı`nın 8 Mart`ta İzmir`de açmayı planladığı “SÜTBANKASI” konusuna da değinmek istiyoruz. Şunu öncelikle belirtelim ki, İslam Dini`nin ana kaynağı olan Kur`ân-ı Kerim ve Sünnet`te belirtildiği üzere süt akrabalığı kalıcı ve süt kardeşlerin bir birleriyle evlenmesi yasaktır. Batı`da var diye, inanç ve kültürümüze aykırı olan bu uygulama, sonuçta öz kardeş hükmünde olan süt kardeşlerin bilmeden bir birleriyle evlenmesi gibi sakıncaları tevlid edebilir. İlgililer bu konuda çok titiz davranmalı ve İslam`a göre insanımızın harama düşmesine, neslin karışmasına vesile olunmamalıdır. Toplumumuzun ve dini otoriterlerin bu konudaki uyarıları mutlaka dikkate alınmalı, büyük bir risk taşıyan bu projeden bir an önce vazgeçilerek, başka projeler geliştirilmelidir. Aksi takdirde bunun vebali çok büyük olacaktır.

Son olarak basın açıklamamızı bitirirken bir konuya daha değinmek istiyoruz. Bangladeş`te Hükümet yanlıları internette yayınladıkları makalelerde Peygamberimiz Efendimiz Hz. Muhammed (sav)`e hakaret etmişlerdir. Bunu protesto eden Müslümanlara polis biber gazı ve mermi kullanmış, 7 kişinin hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. Bu durumu protesto ediyor, müsebbiplerini ise tel`in ediyoruz.
Özgürlüklerin, başkaların hak ve özgürlüklerine tecavüz edilmeden yaşandığı bir dünyada buluşmak ümidiyle basın açıklamamıza son verirken, hepinize katılımınız için teşekkürlerimizi sunarız.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

Bu haftaki basın açıklamasında 28 Şubat, Bangladeş ve Türkiye`ye yapılan ziyaretlerden bahsedildi.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU
  286. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Rahman, Rahim, Allah`ın adıyla
            “Tağuttan, ona kulluk etmekten kaçınıp da tam gönülle Allah`a yönelenlere gelince, müjde onlaradır. Haydi müjdele kullarımı.O kullarımı ki, onlar sözü dinlerler, sonra da en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah`ın kendilerine hidayet verdiği kimselerdir. İşte temiz akıllılar da onlardır.”   (Zümer Suresi 17-18. Ayetler)
Sevgili dostlar değerli basın mensupları;
12 Eylül darbesinden sonra ülkücülerin bir kısmı kendilerine yapılan onca zulme rağmen “biz hapiste fakat fikirlerimiz iktidarda” diyerek teselli buluyorlardı. Bugünlerde de ergenokon sanıkları, 28 Şubat`çılar benzer şeyler söylüyorlardır herhalde. “Biz içerdeyiz fakat uygulamalarımız hala devam etmekte” deyip 28 Şubatın 1000 yıl süreceği kehanetinin gerçek olduğu hususunda umut besliyorlardır.
28 Şubat`ın yıl dönümünde 28 Şubat`çılar tutukalanıp yargılanıyorken ve 28 Şubat o gün destekleyenler tarafından bile tenkit ediliyorken uygulamalarının devam ediyor olması çok hazindir. Başörtüsü hala yasak, çözümlendiğine inanılan uygulama kısmende olsa hala devam etmekte. Yök hala dim dik ayakta durmakta, okullar 8 yıllık yetmiyormuş gibi 12 yıla çıkartılmış kamuda başörtüsü yasağı bütün hızıyla devam etmekte. İslami camialar üzerindeki demokles kılıcı gibi asılı duran pek çok yasa hala uygulanmakta. Zulümler hala devam etmekte. Kısaca 28 Şubat`çılar mahkum 28 Şubat`çılık hala sürmektedir.
28 Şubat`ın İslami camialar üzerine estirdiği tutuklama ve hapsetme uygulamaları hız kesmekle birlikte bugün de devam etmektedir. Salih Mirzabeyoğlu hala tutuklu, Umut Davası sanıklarının haksız yere yargılanması devam etmekte. Sivas davası sanıkları bir kinin ve kör bir intikam duygusunun esiri olanlar tarafından hukuksuzca yargılanmakta ve yapılan zulümler devam etmektedir. Malatyalılar davası pek çok faili meçhul davanın islami camiadan sanıkları haksız yere tutukluluk halleri devam etmektedir. Bir an önce bu mazlumların hakları iade edilip kırılan itibarları onore edilmelidir. 28 Şubat mahkum edilecekse onların kararları da mahkum edilmelidir.
Misafirperver milletiz(!) vesselam her misafirliğe gittiğimizde ve her misafir geldiğinde hediye götürmek ve hediye vermek adetimizdendir. Fakat hediyenin masumlar ve mazlumlar olması abestir. Türkiye`den her yetkili amerikaya gittiğinde ve amerikadan her yetkili Türkiye`ye geldiğinde islami camialardan birilerinin dertest edilmesi adet haline getirilmiştir. Yetkililerden rica ediyoruz gelin anlaşalım bunu bir sıraya bağlayalım kimin sırası geldiyse kendini ona göre hazırlasın herkes diken üzerinde yaşamaktan sıkıldı artık.
ameriKAN dışişleri bakanı Keriye küresel haber sitesi ve islam dünyası dergisinin yöneticilerinin kurban edilmesi bu geleneğin bir devamı mıdır? Artık bu tür tiyatrolar pek seyirci tutmuyor. Yakında amerikalıların sıkılacağından da korkuyoruz. Olayı biraz şenlendirmek için kırmızı kurdele takın. Çoluk çocuk kadın kız da gözaltına alın ki yaptığınız iş daha şenlikli görünsün belki memnun edersiniz misafirlerinizi.
Bangladeşte cemaati islami liderlerine yapılan haksız ithamlar ve zulümler müslüman halkın tepkisi ile karşılaşmıştır. Zalim yöneticilerin bu tepkilere katliam ile cevap vermelerini şiddetli bir şekilde telin ediyoruz. Bangladeş`in mazlum ve yiğit evlatlarına yanlarında olduğumuzu dularımızın onlarla olduğunu bildiyoruz. Zalimleri de hesap gününün şiddetine karşı uyarıyoruz.
Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 287. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah`a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 20 REBÎ`UL-AHİR 1434    02 / 03 / 2013

BAŞÖRTÜ YASAKÇILARINA  HAPİS CEZASI VERİLSİN.411.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
HABER ÖZETİ:
Hükümet tarafından geleceğinden sürekli bahsedilen fakat bir türlü gelemeyen başörtüsü özgürlüğü için Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu 9 yıl her hafta olduğu gibi bu hafta da meydanlardaydı. Platform adına basın açıklamasını Kocaeli Kartepe İnsan hakları derneği üyesi Behlül METİN yaptı.Hükümet,  Memur Sen`in topladığı 12 milyon 300 bin imzaya dikkat çekilerek ilköğretimden memuriyete yaşamın her alanında gerekenin yapmaya davet edildi. Çağdışı anlayışla rejimin ve Atatürkçülerin  ayrımcılık yaptığı başörtülü insanlara yapılan zulme son verilmesi istendi. Çağdaş dünyada ırk, dil, inanç ayrımı yapmaya ağır cezalar söz konusu.  Aynı cezaların TCK 122 kapsamında  Türkiye`de de uygulanması talebi dile  getirildi.

BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:

KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU, 9.YIL  411.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
(((((((((((( EMİR-DER ))))))))))))
((((((((((((((((((((TÜRKİYE İNSANİ VE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI))))))))))))))))))))))))))
KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ`nin resmi basın açıklamasıdır. İZMİT ÖZGÜRLÜK MEYDANI ( KOCAELİ- TÜRKİYE )

Değerli halkımız, Memur Sen üyelerinin kamuda başörtüsüne özgürlük için 10 milyon imza kampanyası sonucu, 12 milyon 300 bin imza toplanmıştır. Bu toplanan imzalara rağmen hükümetin harekete geçip, 28 Şubatçıların, statükocuların kanun dışı ve anayasa aykırı olarak uyguladığı başörtü yasağının kalkması ile ilgili, her hangi bir hareket göremiyoruz. Nitekim başbakanın kendisi dahi Viyana dönüşü uçakta, başörtüyü yasaklayan bir anayasa maddesinin olmadığını söylemiştir. Hükümete soruyoruz,  şu andaki Anayasada başörtüsünü yasaklayan bir madde yoksa?, hala sizler kanunsuz olarak bu yasağı hala niçin sürdürmeye devam ediyorsunuz!?. Şu andaki Anayasada dahi, din ve vicdan özgürlüğünden bahsetmiyor mu, sosyal devlet olma özelliği vurgulanmıyor mu?, siz hala kimden çekiniyor, hangi kurala uyarak bu yasağı sürdürüyorsunuz?.

Başörtülü olarak görev yapan memurlara, amirleri tarafından haklarında tutanak tutuluyor. Fakat yönetmeliğe aykırı olarak mini etekle işyerine gelen memurlar hakkında hiçbir işlem yapılmıyor. Başörtülü kadın bu ülkenin 2.sınıf insanı mı ki, bu zulüm ona reva görülüyor. Sadece memuriyette değil, eğitimde de bu anlamsız yasağın derhal kaldırılmasını istiyoruz. Akıl baliğ olmuş kız çocuğu İslam inancına göre başını örtmek mecburiyetindedir. Örtmediği takdirde günahkâr olur. Veliler hala çocuklarını okullarına inançlarına uygun şekilde başörtüyle gönderemiyor. Soruyoruz?, kim?, ne hakla?, bu Müslüman halkın öz vatanında, inançlarını özgürce yaşamasına engel oluyor?. Hükümet olarak artık korkacağınız çekineceğiniz ne kaldı?, yoksa bu başörtüyü hala  bir seçim malzemesi olarak mı kullanmak istiyorsunuz?, neden serbest bırakmıyorsunuz?. Darbeciler hapiste, arkanızda % 50 halk desteği var. Eskiden olduğu gibi hele birileri tank yürütmeye kalksın, sokaklara dökülecek milyonlarca insan var, söyleyin daha neden?  hala bu yasağı kaldırmıyorsunuz?.

Sizin bu tavırlarınızdan cesaret alan statükocular, bu insanlık suçu olan, başörtü yasakçılığını sürdürmeye devam ediyor. İzmir`in Aliağa ilçesinde Şura Çelik adlı öğrenci başörtüsüyle okumak istediğinde 4.kez sürgün yiyor, Matematik öğretmeni Semra Çaçan, ODTÜ`den geçen halk otobüsünden “Başörtülü şekilde üniversiteye giremezsiniz” ifadelerini kullanarak otobüsten indiriliyor. Danıştay`ın serbest meslek erbabı avukatlara uygulanan başörtü yasağını kaldıran kararına rağmen, İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi Hâkimi Adnan Yılmaz, kanunsuz bir şekilde yasakçı bir tavırla, duruşmalara başörtülü giren bir bayan avukat hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı`na suç duyurusunda bulunma cüretini gösteriyor. Eskişehir`de sözleşmeli olarak Kur`an-ı Kerim ve Siyer derslerine giren ilahiyatçı bayan öğretmenin sözleşmesi, başörtülü olarak derse girdiği gerekçesiyle, 28 Şubat`ın yıl dönümünde iptal ediliyor. Koçtaş mağazası iş için başvuran başörtülünün iş başvurusunu, insan hakları ihlali ve ayrımcılık yaparak başörtülü olduğu için ret ediyor. Bunlar medyaya yansıyan birkaç olay ve inanıyoruz ki bu ülkede her gün, bu şekilde birçok olay yaşanıyor da, medyaya yansımadığından haberimiz olmuyor.

Yaşamın her alanında süren başörtü zulmüne engel olmayan hükümet, iyi bilin ki, bu 3-5 yasakçı sizin bu pasif tavırlarınızdan cesaret alıyor. Sizleri, daha fazla gecikmeden, halkın sabrı taşmadan, ilköğretimden, üniversiteye, memuriyetten, hâkimliğe,  milletvekilliğine, belediye başkanlığına kadar hayatın her alanının da, başörtü yasağını kaldırmaya davet ediyoruz. Hatta askeriye ve polis teşkilatı içinde bulunan bayanlar dahi istedikleri takdirde başörtüsüyle görev yapabilmelidir. Başörtülü insanlara karşı ayrımcılık suçu işleyenler için  TCK`nın 122 maddesi ağırlaştırılmalı ve bu suçu işleyenler, erteleme olmaksızın, para cezasına çevrilmeksizin  hapis cezası  ile cezalandırılmalıdır. Ayrımcılık en büyük insanlık suçudur. Devlet yapısı içinde bulunan, faşist, ayrımcı, çağdışı zorbalar tasfiye edilmelidir. Devlet vatandaş için vardır,. Vatandaşı yaşatması, devletin yaşamasının teminatıdır!. Vatandaşı karşısına alan devletse yıkılmaya mahkumdur. Basın açıklamasına katıldığınız için teşekkür ediyoruz.

EMİRDER KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ