ARAŞTIRMA - Bu ay şehidlerimizi anma ayıdır. Şehidlerimizi konuştuğumuzda kalplerimiz yumuşuyor ve imanımız artıyor. Çocuklarımıza gururla şehidlerimizi anlatıyoruz. Ve çocuklarımızın da o şehidlerimize benzemesini istiyoruz belki. Bazen onları anlatırken gözyaşlarımız akıyor, bazen intikam duyguları kabarıyor. İşte şehidlerimiz öbür dünyaya geçtikleri halde İslam ümmetini böylece dinamik tutuyor.

 

Allah (Subhanahu ve Teala) Kur`an`ı Kerim`de Al-i-İmran suresi 169-171 ayetinde şöyle buyuruyor: \"Allah yolunda öldürülenleri sakın `ölüler` saymayın. Hayır onlar Rableri katında diridirler, rızıklanmaktadırlar. Allah`ın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki onlara hiçbir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir. Onlar Allah`tan bir nimeti bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten Allah`ın mü`minlerin ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler.\"

 

Çeçenistan şehidlerin diyarıdır. Çeçenistan İslam ümmetinin gururudur. Çeçenistan bir İslam ümmetinin uyanışıdır. Bu zaman zarfında çok şehitler verdik, çok güzel insanlarımızı kaybettik. Çocuklarımızı, kızlarımızı, analarımızı, ninelerimizi, dedelerimizi kaybettik. Modern tarih içerisinde bu kadar zalim bir savaş görülmemiştir. Güçler hiçbir zaman denk olmamıştır. Dünyanın en son teknolojisine sahip bir ordu, yüz binlerce askeri güç, yeryüzünde gelmiş geçmiş en zalim bir askeri gücü.

Ama karşısında bir avuç insan. Ama ne insan gücü? gücünü yüce Yaratan`dan alan, Allah`tan başka hiçbir teknolojik güçten korkmayan, onları hiçe sayan, Hz. Peygamber Efendimizin askerleri! Uhut savaşı gibi, Hendek savaşı gibi bir avuç inananla Ebu Leheb`in, Ebu Cehil`in askeri ile olan savaş gibi. Onlarda çok küçük birer topluluktu ama yardımcıları Allah`tı. Onlara karşı galip gelmişlerdi. İşte Çeçenistan`daki bir avuç denebilecek Müslümanlar bu zalimlere karşı Allah`ın izniyle galip geleceklerdir.

 

Şehidler diyarından hangi birini anlatsak?
Bu bir avuç Müslüman`ın önünde şehidlerimizin bırakmış olduğu örnek hayatları vardır. Çeçenistan deyince aklımıza İmam Mansur, Şeyh Şamil, Cevher Dudayev, Aslan Mashadov, Zelimhan Yandarbiyev, Abdul-Halim Sadulayev, Şamil Basayev, Salman Raduyev, Hattab, Şeyh Fethi saymakla bitmez ki, yüz binlerce şehidimiz geliyor. Kimi anlatalım? Kimden bahsedelim? Hepsi birer kahraman, hepsi birer destan yazmışlardır. Ama bugün Şehidlerin ayında size çok güzel, pek tanımadığınız çok mütevazi bir şehidimizden bahsedeyim. Öyle bir insan ki, şehid olduğunda Rus zalimler saatlerce ona yaklaşmaya cesaret edemediler. O, çok iyi tanıdığımız Şamil Basayev`in komutanıydı. Şamil`e ilk cihadı anlatan ve onu ilk mücahid olarak saflarına katan komutan idi, O kişi Hamza Gelayev`di.

 

82`de Ruslardan özel askeri eğitim aldı
Hamza, 16 Nisan 1964`te Çeçenistan`da fakir bir ailede doğdu. 1980`de babası vefat edince tüm ailenin yükü Hamza`ya kalmıştı. Çok okumak istiyordu ama aileye bakacak başka kimse yoktu. 1982`de Rusya`ya çalışmaya gitti. Uzun boylu, sportif ve akıllı biri olan Hamza Rusların dikkatini çekmiş olmalı ki Ruslar onu özel askeri eğitime aldılar. Çocukluğundan beri askeriyeye ilgi duyan Hamza her şeyi çabuk kavrıyordu ve 3-4 sene içerisinde çok özel eğitimler aldı. Sanki Allah (c.c.) onu çıkacak olan büyük fırtınaya hazırlıyordu. 90`ların başında Rusya dağılmaya başlarken Çeçenistan`a geri döndü.

 

92`de Gürcistan-Abhazya savaşına katıldı
Çeçenistan`da bir ev kurdu ve yeni bir hayata başladı. Ancak bu sivil hayat pek uzun sürmedi. 1992`de Gürcistan ve Abhazya arasında başlayan savaş Hamza`yı derinden etkilemişti. Hamza gönüllü olarak Abhaz Müslümanlara yardıma gitti. Giderken Çeçenistan`dan gönüllü olarak 60 genç mücahid vardı beraberinde. Abhazya`da Hamza`nın namı çabuk duyuldu. Her gün Çeçenistan`dan gençler Abhazya`ya Hamza`nın yanında yer almak için gidiyorlardı. İşte Şamil Basayev`de Abhazya`ya giderek Hamza`nın yanında yer aldı. Hamza Şamil`de keskin bir savaş yeteneği olduğunu keşfetmişti. Şamil`le özel olarak ilgilendi. Hep onu öne çıkardı. Komutan yaptı ve eğitim için Afganistan`a göndermişti. Şamil sonradan Hamza hakkında şöyle diyecekti: \"Hamza Kafkasya`nın cihad kılıcıdır.\"

 

Hamza, operasyonlarıyla Abhaz ve Kafkasya halklarının kahramanı olmuştu
Hamza yaptığı operasyonlarla Abhaz Müslümanların ve Kafkasya halklarının kahramanı olmuştu. 1991`de Çeçenistan`da başlayan bağımsızlık mücadelesinde bizzat Cevher Dudayev tarafından Çeçen Ordusunu kurmakla Aslan Mashadov`un yardımcısı olarak görevlendirildi. Hamza, Abhazya ile başlayan Kafkasya`daki Müslüman halkların mücadelesine, Dağlık Karabağ`da Ermenilere karşı Azeri Müslümanları destekleyerek devam ettirdi. Çeçenistan`da \"Abhazya Tugayları\" adı altında bir birlik kurulmuştu. Bu Askeri birlik hem askeri hem İslami eğitimle Çeçen gençlerin müracaat ettikleri bir eğitim kampı haline gelmişti.

 

Şamil Basayev`in komutanıydı
1994`te başlayan Rus-Çeçen savaşında Hamza ön saflarda en zor operasyonlara katılıyordu. Şamil Basayev Hamza`nın komutasında operasyonlara katılıyordu. Hep gençlerle ilgilendi. Gençler onu çok seviyordu. Anneler çocuklarına Hamza`ya benzesin diye onun ismi veriyorlardı.

 

Ruslar Hamza`ya \"Kara Melek\" diyordu
Ruslar Hamza`ya \" Kara Melek\" diye isim takmışlardı. Hamza Rus askerlerine karşı çok cebbar ancak kendi yandaşlarına karşı çok merhametli davranan karaktere sahip bir insandı. Ruslar Hamza`dan korktukları kadar hiç kimseden korkmazdı. Hamza girdiği tüm operasyonlara \"hiç sağ olarak geri geleceğim niyetiyle katılmadığını\" söylerdi.

 

Komutasında 2500 Mücahid vardı
Hamza 1996`da Rus-Çeçen savaşı bittikten sonra tüm görevlerden istifa ederek köye döndü. Ve hayatını İslam ilimleri öğrenmeye adadı. Bu da uzun sürmedi. 1999`da yeniden patlak veren Rus-Çeçen savaşında Aslan Mashadov tarafından geri çağırıldı. Hamza hiç düşünmeden vatanı ve Müslümanları korumak adına yine eline silahı almıştı. Komutasında 2500 mücahid vardı. Grozni savunmasında en son Grozni`den çıkan komutanı oldu.

 

2004`te Dağıstan`da Rus birlikleriyle girdiği çatışmada şehid oldu
Son 28 Şubat 2004`te Dağıstan`da Rus birlikleriyle girdiği çatışmada şehid oldu. Hamza tek başınaydı. Rus birlikleriyle çok şiddetli çatışmalar yaşandı. Makineli el tüfeği ile savunma yapmaya çalışırken, askeri helikoptere saldırmak zorunda kaldı. Helikopterin bir sonraki saldırısında makineli tüfeklerden çıkan kurşunlar elini kopardı. Hamza dağ yamacına yaslandı ve kan kaybından şehid olana kadar savaşmaya devam etti. Hamza son kan damlasına kadar çarpışmıştı. Şehid düştükten sonra bile işgalciler korkudan yaklaşamadılar kendisine ve birkaç saat boyunca komutanı kurşun yağmuruna tuttular. İşgalciler Hamza`ya yaklaştıklarında, sağ kalan elinde pimi çıkarılmış el bombası tuttuğunu gördüler. Ve kendisini secde halinde buldular.

 

Oğlu da babası gibi şehid oldu
İşte böyle gidiyorlar şehidlerimiz. Yeşil kuşlar gibi cennetin nehirleri üzerinde uçuyorlar. Allah`ın önüne çıkmak için ve cihatlarını anlatmak için kıyamet gününü bekliyorlar şehidlerimiz. Yaraları parlak ışık saçacak ve kanları mis kokacaklar. Ve Çeçen toprağı bu kokuyu içine sindirmiş bir şehidler diyarıdır.

Hamza şehidlerin ve mücahidlerin yoluna kendisini öylesine pervane etmişti ki Rabbi onun bu şahitliğini şehadetle ödüllendirdi. Hamza`nın oğlu tıpkı babası gibi zulme karşı Suriye`de zalim Esed rejimine sessiz kalamadı ve okuduğu Ezher Üniversitesini bırakarak Suriye Müslümanlarına yardıma gitmişti ve geçtiğimiz aylarda Suriye`de şehid oldu.

 

Bize tüm şehidlerimizin İslam Ümmetine bıraktığı miraslara sahip çıkarak yolunu sürdürmek düştü. Şehid kanlarıyla sulanan İslam toprakları, şehidlerimizin pak kanlarının vesilesi ile başta Çeçenistan olmak üzere mutlaka işgalcilerden temizlenecek ve İslam`ın şanlı Tevhid sancağı Kudüs`ten Keşmir`e, Moro`dan Çeçenistan`a, Afganistan`dan Suriye`ye tüm dünyada dalgalanacaktır.
Rabbimizden niyazımız; bizi şahid olarak yaşatsın ve katına şehid olarak alsın...
(Riyad Makaev - İLKHA)