ANKARA - Mazlum-Der 28 Şubat Postmodern darbenin yıl dönümünde dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`in Güniz Sokaktaki evinin önüne açıklama yaparak protesto etti. Pankartlar ve sloganlar eşliğinde darbenin baş mimarı olan dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`in Güniz Sokaktaki evinin önüne gelen grupta burada sloganlar atıp basın açıklamasını yaptıktan sonra olaysız bir şekilde dağıldı.
En Baba Darbe Sever
"En Baba Darbe Sever" "Bin Yıl Utanacaksınız" " Sahibinden Satılık 2. El Darbe" pankartları taşıyan grubun, Güniz sokağın başında çeşitli sloganlar atmalarının ardından Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, 28 Şubat darbesinde yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi talebini içeren basın açıklamasını okudu.
"En Baba Darbe Sever" "Bin Yıl Utanacaksınız" " Sahibinden Satılık 2. El Darbe" pankartları taşıyan grubun, Güniz sokağın başında çeşitli sloganlar atmalarının ardından Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, 28 Şubat darbesinde yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi talebini içeren basın açıklamasını okudu.
Hayatınız boyunca bu kara leke alnınızda olacak
Bin yıldan fazla süreceği bizzat darbenin mimarları tarafından ifade edilen 28 Şubat "postmodern darbe"sinin üzerinden on beş yıl geçtiğini hatırlatan Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, "Darbeyi kurgulayanlar ve uygulayanlar bir zihinsel dönüşüm ve geri dönülemez bir yaşam biçimini dayatmayı; bir toplum mühendisliği ile kaba, ilkel ve tek tipçi bir dünya görüşünü devletin ve toplumun vazgeçilmez bir unsuru olarak hücrelerimize yerleştirmeyi denemişlerdi.
Bin yıldan fazla süreceği bizzat darbenin mimarları tarafından ifade edilen 28 Şubat "postmodern darbe"sinin üzerinden on beş yıl geçtiğini hatırlatan Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, "Darbeyi kurgulayanlar ve uygulayanlar bir zihinsel dönüşüm ve geri dönülemez bir yaşam biçimini dayatmayı; bir toplum mühendisliği ile kaba, ilkel ve tek tipçi bir dünya görüşünü devletin ve toplumun vazgeçilmez bir unsuru olarak hücrelerimize yerleştirmeyi denemişlerdi.
1997`nin Şubat`ında, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere kimi legal siyasal aktörlerin, her kademede kamu otoritesinin, medya patronlarının, iş dünyasının, bazı sendika ve meslek örgütlerinin, yargının ve kolluk kuvvetlerinin işbirliği ile ortaya koyduğu "millete ihanet" cürmü, tıpkı bugün benzeri suça iştirak edenlerin yargılanmasına vesile olduğu gibi bu darbeyi de gerçekleştirenlerin alnında hayatları boyunca kara bir leke olarak taşınacaktır" dedi.
Benim annem de başörtülüydü
Geriye dönüp bakıldığında, devlete hakim güçlerin ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal ve askeri alanda işlediği bu cürme ilişkin sadece utanç cümlelerinin biriktirildiği görülecektir" diyen Ünsal, "Bu utanç cümleleri bizzat darbeyi yapanlara ait olduğu gibi, darbecilerle çeşitli çıkar ilişkileri nedeniyle iş tutan kişi ve kurumlara da aittir.
Geriye dönüp bakıldığında, devlete hakim güçlerin ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal ve askeri alanda işlediği bu cürme ilişkin sadece utanç cümlelerinin biriktirildiği görülecektir" diyen Ünsal, "Bu utanç cümleleri bizzat darbeyi yapanlara ait olduğu gibi, darbecilerle çeşitli çıkar ilişkileri nedeniyle iş tutan kişi ve kurumlara da aittir.
Üzerinde taşıdığı üniformayla; bazen polis, bazen asker, bazen güvenlik personeli olarak, kimi zaman "buraya bu şekilde giremezsiniz", kimi zaman "benim annem de başörtülüydü" diyerek kamu gücünü güçsüze karşı bir silah olarak kullanan kamu personeli tarih önünde kayıt altına alınmıştır. Tıpkı onlar gibi, dindar, muhafazakar ve benzeri isimler altında piyasa yapan kimi kişi ve kurumların, bütün hakları gasp edilmiş, okullarından atılmış, çalışma imkanları tamamen ellerinden alınmış olan başörtülü kadınları ceberrut devlet mekanizmaları ile korkutarak, "çalışacak başka yer bulamazsınız" tahdidi ile ucuz işgücüne veya ikinci-üçüncü eşliğe razı etmeye çalışmaları, içine düştükleri bir çukur olarak kayda geçirilmiştir" diye konuştu.
Başörtüsü gizli yasakla devam ediyor
28 Şubat`ta zirve yapan başörtüsü yasağının hala devam ettiğini ve Başörtülü bireylerin halen çalışma hayatından ve siyasal hayattan gizli yasaklarla tecrit edilmeleri ve "zamanı gelmedi", "henüz erken" gibi subjektif kriterlerle siyasal pazarlıklara konusu edildiğini aktaran Ünsal,
"28 Şubat darbesinden bugüne, ülkenin içine girdiği politik ortam ve özellikle üniversitelerde yaşanan kısmı rahatlama, ekonomi çevrelerinde sermaye kutuplaşmalarının nispeten ortadan kalkması, sosyal ve kültürel alanda yaşanan gelişme ve ifade hürriyetinin belirli alanlarda sağlanmış olması darbenin etkilerinin ve uygulamalarının tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez. Başörtülü bireylerin halen çalışma hayatından ve siyasal hayattan gizli yasaklarla tecrit edilmeleri ve "zamanı gelmedi", "henüz erken" gibi subjektif kriterlerle siyasal pazarlıklara konu edilmeleri "muhafazakar" bir siyasi iradenin mevcudiyetine rağmen devam etmektedir. Başörtüsünün "eş kontenjanı"ndan meclise ve konuta girmiş olması nedeniyle ülkede başörtüsü sorununun sona erdiği düşüncesi tamamen gönüllü bir halüsinasyonun sonucudur" şeklinde konuştu.
28 Şubat`ta zirve yapan başörtüsü yasağının hala devam ettiğini ve Başörtülü bireylerin halen çalışma hayatından ve siyasal hayattan gizli yasaklarla tecrit edilmeleri ve "zamanı gelmedi", "henüz erken" gibi subjektif kriterlerle siyasal pazarlıklara konusu edildiğini aktaran Ünsal,
"28 Şubat darbesinden bugüne, ülkenin içine girdiği politik ortam ve özellikle üniversitelerde yaşanan kısmı rahatlama, ekonomi çevrelerinde sermaye kutuplaşmalarının nispeten ortadan kalkması, sosyal ve kültürel alanda yaşanan gelişme ve ifade hürriyetinin belirli alanlarda sağlanmış olması darbenin etkilerinin ve uygulamalarının tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez. Başörtülü bireylerin halen çalışma hayatından ve siyasal hayattan gizli yasaklarla tecrit edilmeleri ve "zamanı gelmedi", "henüz erken" gibi subjektif kriterlerle siyasal pazarlıklara konu edilmeleri "muhafazakar" bir siyasi iradenin mevcudiyetine rağmen devam etmektedir. Başörtüsünün "eş kontenjanı"ndan meclise ve konuta girmiş olması nedeniyle ülkede başörtüsü sorununun sona erdiği düşüncesi tamamen gönüllü bir halüsinasyonun sonucudur" şeklinde konuştu.
Yasakçılar yargılansın, yasaklar fiilen kalksın
Varlığını 28 Şubat darbesine borçlu olan mevcut siyasal iktidar partisinin başta o günün Cumhurbaşkanı, Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını yargı önüne çıkarması gerektiğini belirten Ünsal, "Varlığını bir şekilde 28 Şubat darbesinde yaşanılanlara borçlu olan siyasi iktidar 28 Şubat darbesinin bütün uygulamalarını ve bu uygulamaların bütün sonuçlarını hukuk önünde sona erdirmeli. Başta o günün Cumhurbaşkanı, Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını yargı önüne çıkarmalıdır. 28 Şubat yargılamaları ile mağdur edilmiş kişilerin yeniden yargılamalarının yapılması sağlanmalıdır. Özel olarak da 28 Şubat darbesinde en büyük mağduriyetleri yaşayan başörtülü kadınların, çalışma hayatında ve siyasal temsil alanında yaşadıkları bütün engellemeleri hukuken ve fiilen ortadan kaldırmalıdır" dedi.
(Abdusselam Güneş / İLKHA)
Varlığını 28 Şubat darbesine borçlu olan mevcut siyasal iktidar partisinin başta o günün Cumhurbaşkanı, Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını yargı önüne çıkarması gerektiğini belirten Ünsal, "Varlığını bir şekilde 28 Şubat darbesinde yaşanılanlara borçlu olan siyasi iktidar 28 Şubat darbesinin bütün uygulamalarını ve bu uygulamaların bütün sonuçlarını hukuk önünde sona erdirmeli. Başta o günün Cumhurbaşkanı, Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarını yargı önüne çıkarmalıdır. 28 Şubat yargılamaları ile mağdur edilmiş kişilerin yeniden yargılamalarının yapılması sağlanmalıdır. Özel olarak da 28 Şubat darbesinde en büyük mağduriyetleri yaşayan başörtülü kadınların, çalışma hayatında ve siyasal temsil alanında yaşadıkları bütün engellemeleri hukuken ve fiilen ortadan kaldırmalıdır" dedi.
(Abdusselam Güneş / İLKHA)