Ankara
Büyükhelvacıgil, sektöre yönelik 2020 yılı değerlendirmesi ve 2021'deki öngörülerine ilişkin düzenlediği basın toplantısında, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde tarımda yerli üretimin artması, kendine yeterlilik ve iklim değişikliği konularının öne çıktığına dikkati çekti.

Türkiye'nin en çok ithal ettiği ürünler arasında yağlı tohumların yer aldığını belirten Büyükhelvacıgil, bu ürünlerde üretimin artırılması gerektiğini söyledi.

Büyükhelvacıgil, ayçiçek rekoltesinde düşüş yaşandığına ve 2,5-3 milyon ton ihtiyaç bulunmasına rağmen 2019'da 1 milyon 330 bin ton üretim yapıldığına işaret ederek şöyle devam etti:

"Bu ürünün eksikliği problem olmaya devam ediyor. Geçen yıl çekirdek fiyatları ton başına 5 bin 400 liraya kadar geldi, ham yağın fiyatı da ton başına 10 bin lira sınırını aştı. Bu sadece bizim ülkemizdeki eksiklikten değil, Rusya ve Ukrayna gibi üreticilerde de kuraklık sebebiyle yüzde 20-25 civarında üretim düşüşü yaşandı. Ham yağın ton fiyatı 700 dolar civarındayken bugün itibarıyla 1325 dolar seviyesine geldi. Bunlar ürkütücü. Doların da karşılıksız basılmasıyla emtia fiyatlarına müthiş yönelme oldu.

Rusya ve Ukrayna'nın dışarıya mal vermemesi ve orada fiyatların yükselmesi de bizi burada etkiledi. Dünyada emtia fiyatlarının yükselmesi, tamamen sektörün dışında yaşanan süreçle tüketiciye yansımış oldu. Uzun yıllar bu ülkede 5 litre yağ fiyatı 25 lirayı geçmedi, bugün geldiğimiz noktada 75 liraya kadar geldik. Bugün ham yağın 10 bin lirası olması da rafa yansımadı. O da bir müddet sonra rafa yansıyabilir. Dolayısıyla bir yüzde 20'ye varan artış daha olabilir diye öngörüyorum ama bu bizden kaynaklanmıyor. Çünkü biz yağı ithal etmek zorundayız. Önemli olan malı bulabiliyor olmamız. Ürün yoksa fiyatını bile konuşmanızın anlamı olmaz zaten."

"Devletimiz herkese eşit mesafede"
Havaların iyi gitmesiyle ihtiyaç duyulan asgari 2 milyon ton çekirdeğin üretilebileceğini ve bu alanda eksiklik yaşanmayacağını vurgulayan Büyükhelvacıgil, şu ifadeleri kullandı:

"Yağ fiyatlarının yüksekliği bizim yüzümüzden olan bir şey değil. Sektör bunu yapmış değil. Yağı, Rusya ve Ukrayna'dan ithal etmek zorundayız. Onların istediği de ton başına 1325 dolar. Yıllarca bu tarihlerde bu yağın fiyatı 750 dolar civarıydı, bugünün ürünün yokluğu ve salgın etkisiyle 'benim fiyatım 1325 dolar' dedi. O da bugün verdiği fiyatlar, yarın ne olacağını bilmiyorum. Benim öngörüm artabileceği yönünde."

Büyükhelvacıgil, "Yağ piyasasında yer alan yabancı sermayeli bir firma nedeniyle ayçiçek yağında gümrük vergisinin düşürüldüğü" yönündeki iddialara ilişkin, "Ülkemizde serbest piyasa kuralları uygulanıyor, bir kişiye ya da şirkete göre kural uygulayan yapıda değiliz. Kesinlikle o görüşe katılmıyorum. Bizim devletimiz herkese eşit mesafede, bütün birimleri dinleyerek, ortak akılla karar alıyor. Asla öyle bir şey söz konusu değil." değerlendirmesini yaptı.

"Sektörün tüm üretimi üzerinden almayın"
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının atık yağ nedeniyle sektörden talep ettiği geri kazanım atık payına ilişkin düzenleme yapılmasını isteyen Büyükhelvacıgil, "Bitkisel yağda kilogram başına 10 kuruş talep ediliyor, bu pay bu yıl 10,9 kuruşa çıktı. Sadece kızartmaya kullanılan yağ, birkaç kızartmadan sonra atılıyor. Her gün evlerde kızartma yapılmıyor. 10,9 kuruşu sektörün tüm üretimi üzerinden almayın. Yağın ancak yüzde 15'ler civarında miktarı kızartma için kullanılıyor. Biz de bu kısmı için bu payın alınmasını talep ediyoruz. Kanunla onu düzeltmeye çalışıyorlar. Zeytinyağında zaten hiç atık yağ kalmıyor. Oradan da alınmamalı diye düşünüyoruz. Bu payın, sektöre maliyeti yıllık 100 milyon lira ediyor, bu da az bir para değil." ifadelerini kullandı.