Riyad Makaev – Doğruhaber/Analiz

Kafkasya politikası Rusya’yı yakından ilgilendiren bir konudur. Türkiye’nin Kafkasya’ya adım atmasıyla endişe duymaya başlayan Rusya harekete geçmiş durumda. Rusya, Dağlık Karabağ üzerinden Kafkasya’ya adım atan Türkiye’yi istemiyor. Moskova’da gerçekleşen Dağlık Karabağ ile ilgili anlaşmalar ile bölgedeki durumun ele alındığı görüşme, Kremlin’in Türkiye’ye “Kafkasya’nın sahibi benim” gibi bir mesaj olarak okunabilir. Güney Kafkasya’ya giren Türkiye yarın Kuzey Kafkasya’ya da girebilir endişesi Rusya’yı rahatsız ediyor. Dolayısıyla, Türkiye’nin etkisi tüm Kafkasya’ya yayılmadan önce durdurmak, Rusya’nın Kafkasya politikasının en önemli konulardan biri olacaktır. Dağlık Karabağ’da Türkiye’nin yardımıyla yaşanabilir bir hayatın gelmesi ve ticaretin canlanması tüm Kafkasya’yı etkileyecektir. Çünkü, Rusya’nın Kafkasya’ya sunabileceği pek birşey kalmamıştır. Yerel yöneticileri kontrol etmek amaçla verdiği destekten başka bugüne kadar Rusya’nın Kuzey Kafksaya’da ticaretin canlanması için bir yatırım söz konusu değildir. Kuzey Kafkasya Cumhuriyetlerinin gümrük kapıları bile yoktur. Dolayısıyla, Türkiye’nin 2021’de Kafkasya’ya yönelik ajandaya aldığı dış politikası Rusya’yı derinden endişelendiriyor.

Türkiye’nin Azerbaycan ile çok iyi ilişkileri var. Aynı ilişkileri Ermenistan ile de kurabilir. Ermenistan halkı bunu istiyor, sadece bunu isteyen siyasi iradeye ihtiyaç vardır. En büyük engel ise Rusya olacaktır. Zaten, Ermenistan ile yaşanan anlaşmazlıklar Rusya’dan kaynaklanmaktadır. Türkiye bunu başarabilirse Güney Kafkasya’yı tamamen kontrol edecektir. Bunun olmaması için Rusya Ermenistan’ı sıkı tutacaktır. Ayrıca, Türkiye’ye yönelik politikasında Suriye, Libya ve PKK/YPG/PYD kartını oynayacaktır. Çünkü, Rusya’nın Güney sınırlarını koruyan Kafkasya, Kremlin için çok önem arz etmektedir.

6 Ocak'ta Washington'daki olaylardan sonra, Rusya’nın ABD politikasında henüz bir değişiklik görülmedi ama; Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olayların gelişimini izliyor ve mutlu bir şekilde ellerini ovuşturuyor. Sonuçta, devam eden kaos, kafa karışıklığı ve yıkım, Kremlin'in Amerikan demokrasisini baltalamak için uzun süredir devam eden çabalarının doruk noktası olarak görülebilir. Aynı zamanda, Rusya, Amerika'yı trollemek için büyük bir fırsat yakalayabilir. Kremlin, ABD’nin “turuncu devrimlerini” unutmuş değildir. Fakat, Rusya karşı bir hamle ile kendi ülkesinde bu tür kargaşalar doğabileceğinden endişe duyduğu için sert müdahaleden kaçınabilir. Kremlin’in danışmanları ise ABD’nin yeni yönetimi ile iyi ilişkiler kurabileceğini hayal ediyor. Batı’nın Rusya’ya uyguladığı ağır ekonomik yaptırımlar Kremlin’in Suriye, Ukrayna, Libya ve genel olarak Batı karşıtı politikasından vazgeçmeye ikna etmemiş olsa da, Rusya’nın ekonomisi ciddi bir darbe aldı diyebiliriz. Kremlin halkını idare etmekte zorlanmaktadır. Gün geçtikçe geçim sıkıntısı yaşayan halkı sakinleştirmek için Kremlin’in yaptığı “Kahraman Putin” propagandası artık yetmeyecektir. Dolayısıyla, Kremlin imajını bozmadan ABD ile ilişkilerini düzeltmek için çaba harcayacak. Büyük bir ihtimal ile Kremlin ve Beyaz Saray’ın gündemine Türkiye ilişkileri gelecek. Rusya’nın Washington ile yeni bir sayfa açması için Türkiye’yi üzmesi gerekecektir. Zaten, Rusya-Türkiye ilişkileri dönemsel ilişkilerden ibarettir. Dolayısıyla, uzun vadeli devletler arası ilişkiler ve politikası için Rusya, Türkiye yerine ABD’yi tercih edecektir. Hem ABD’nin, hem de Rusya’nın Türkiye’yi bölgedeki siyasi ve ekonomi oyunlarından dışlamak için ortak bir noktada buluşabileceği bir sürü konu bulunmaktadır. ABD ve Rusya ezeli birer düşman olarak görünse bile siyasi çıkarlar için ezeli dost olabilecek bir yapıya sahipler. Rusya, ABD’nin hoşuna gidecek adımlarını şimdiden atmaya başlamış durumda. Fakat, her şey önce Allah’a sonra Türkiye’nin bölgede izleyeceği politikaya bağlı olarak gelişecektir.