O mabetlerden biri de İbn-i Sin Camii. Anıtlar Kurulu, İsmet İnönü zamanında (1944) satılarak çeltik fabrikasına dönüştürülen caminin yıkımını durdurdu. Metruk yapının detaylı bir araştırmaya ihtiyaç duyduğunu belirten kurul, tapu müdürlüğünden şehrin tüm dönemlerine ait bilgilerin kendilerine iletilmesine karar verdi.

Yıllarca fabrika olarak kullanılan metruk yapının, tarihi eser olup olmadığı konusunda sanat tarihçileri ile Diyarbakır Müze Müdürlüğü farklı görüşler bildirdi. Müdürlük, söz konusu yapının cami olmadığını savundu. Fırat Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. İbrahim Yılmazçelik ise binanın 19. yüzyıl Diyarbakır şehir planına göre İbn-i Sin Camii olduğunu tespit ettiklerini söyledi. 1836 tarihinde sübyan mektebine çevrilen caminin 1873’te Molla Bahri tarafından tamir ettirilerek tekrar ibadete açıldığını anlatan Yılmazçelik, “Abdulgani Bulduk, El-Cezire’nin Muhtasar Tarihi adlı eserinde söz konusu caminin Mürtezapaşa Mahallesi’nde olduğunu yazmaktadır ki, bu da yukarıda verilen bilgileri doğrulamaktadır.” dedi.

Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Haspolat, cami tartışmasını Anıtlar Kurulu’na taşıdı. Kurul da şu kararı verdi: “Cami ile ilgili sağlıklı karar verilebilmesi için detaylı bir araştırmaya ihtiyaç olduğu açıktır. Bu nedenle taşınmaz içindeki moloz yığınlarının elle temizlenmesi ve yapının tarihlendirilmesi amacıyla harç analizlerinin Diyarbakır Müze Müdürlüğü tarafından yaptırılmasına karar verildi. Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden taşınmaza ait varsa vakfiyesinin, Tapu Müdürlüğü’nden de tüm dönemlerine ait tapu bilgilerinin kurulumuza iletilmesi, çalışmalar tamamlanıncaya kadar taşınmaza herhangi bir müdahalede bulunulmaması hükme bağlandı.”

Zaman