Washington'da Seçiciler Kurulu oylarının sayıldığı ve 3 Kasım 2020'deki Başkanlık seçimlerinin sonuçlarının resmileştiği Kongre oturumunda, Trump destekçileri barikatları aşarak Kongre binasına girdi, senatoyu bastı.
Kongredeki Başkanlık Seçimi Seçiciler Kurulu Oylamasının onay oturumuna ara verildi. Oturuma başkanlık eden Başkan Yardımcısı Mike Pence ve Kongre üyeleri binadan çıkarıldı.
Yaşanan olaylarda 5 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.
ABD Kongresi, İngilizlerin 1814'teki işgalinden bu yana ilk kez böyle bir olay yaşadı.
Peki bu yaşananlar, ABD siyasetini ve dış politikayı nasıl etkileyecek?
Bu soruyu Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı Güvenlik Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Murat Yeşiltaş, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Muhittin Ataman ve SETA Brüksel Koordinatörü Doç. Dr. Talha Köse cevaplandırdı.
“Yaşananlar Trump’ın ruh halinin bir yansıması”
SETA Vakfı Güvenlik Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Murat Yeşiltaş’a göre, yaşanan şiddet olayının psikolojik, sosyolojik ve siyasi olmak üzere üç temel boyutu bulunuyor:
“Donald Trump seçimi kaybetmiş olmasına rağmen sonucu kabullenemedi. Seçim sonuçlarına itirazında da cumhuriyetçi taban üzerinde etkili olamadı. Yaşananlar Trump’ın ruh halinin bir yansıması olarak ortaya çıktı.
Yaşanan olaylarda “Trumpçı” cumhuriyetçilik anlayışının Cumhuriyetçi Parti içerisinde hangi boyutlara ulaşabildiği görüldü. Pandemi, ırkçı olaylar, ekonomik durum gibi etkenler bunu derinleştirmiş oldu.
Joe Biden yönetiminin kutuplaşmayı azaltma siyaseti işe yaracak mı yoksa kutuplaşma daha mı derinleşecek? Bu önemli bir soru. ABD'de karamsar bir hava oluşmuş durumda. Siyasal zemin hem iç siyasette hem dış siyasette Biden’ın başkanlık dönemini de etkileyecek.”
“Amerikan iç savaşındaki fikirlerin yeniden ön plana çıktığını görüyoruz”
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Muhittin Ataman’a göre ise Donald Trump’ın başkanlığı terk etmeme ısrarının ve beyaz üstünlüğüne dayalı ırkçı radikal kesimleri hareketlendirmesinin olaylar üzerinde etkisi var.
Yaşananların bir sonucu olarak da Amerika’nın adeta kutsal ve dokunulmaz bir mekânı, Kongre binası işgal edildi.
“Donald Trump destekçilerini Washington’a çağırdı. Onlara ülkelerine sahip çıkmalarını söyledi. Mitingin adı “Save the America” (Amerika'yı koru) idi. Yani gelenler adeta Amerika’yı kurtarma toplantısına gelmişlerdi. Trump gelenleri kongreye de yönlendirdi. 'Gidin ve orada yapılan o oylamaya engel olun' dedi. Dolayısıyla sıra dışı bir kişiliğin sıra dışı eylemlerinin Amerika’yı getirdiği noktayı görüyoruz.”
Donald Trump’ın belirli radikal grupları harekete geçirdiğine değinen Ataman, grupların sadece son seçimleri değil Amerikan siyasetinin bütününe etki ettiğini söyledi:
“Trump’ın mitinginde ve kongre baskınında kullanılan bayraklara baktığımızda Amerikan bayraklarının dışında eski konfederasyon bayraklarının da olduğunu görüyoruz. 1860'larda Amerikan iç savaşındaki fikirlerin yeniden ön plana çıktığını görüyoruz. Bu aslında bir anlamda Amerika’nın birliğine karşı çıkmak demektir.
Amerika söz konusu olduğunda asıl önemli olan beyazlarla ve beyaz olmayanların barış içerisinde, bir arada yaşama kültürünü devam ettirip ettirememesi. Birliği reddedenler böyle bir kültüre sahip değiller ve böyle bir kültürün Amerika’ya hâkim olmasını da istemiyorlar. Asıl büyük problem de burada karşımıza çıkıyor.”
SETA Brüksel Koordinatörü Doç. Dr. Talha Köse, uzun süredir olumsuz seyreden Amerikan imajının ciddi yara aldığını söyledi.
“Amerika’nın pandemi ile mücadelesi başarısız oldu. 11 Eylül'de bile bu kadar insan ölmemişti. Ekonomi konusunda sıkıntılar var. Gıda bankaları önünde kuyruklar oldu. Aşı dağıtımı konusunda oldukça başarısız bir tablo söz konusu. Amerikan sağlık sisteminin yaşanan salgın koşullarını kaldıramadığını görüyoruz.
Bir yandan da Amerika’da çok ciddi bir kutuplaşma var. Bütün bunlar yan yana gelince Amerika’nın imajı konusunda çok ciddi bir soru işareti oluşmuştu. Bu son hadise ile Kongre basma gibi beklenmedik bir olay daha yaşanınca Amerika’nın dünyaya anlatabileceği demokrasi hikayesi ciddi yara aldı.
Amerika’nın demokrasiler birliği yaklaşımıyla hareket edip özellikle Avrupalı müttefikleriyle değişim gerçekleştirmesi bekleniyordu. Şimdiki duruma bakınca kendi demokrasisinde çok ciddi yaralar almış bir Amerika’nın demokrasiler birliği gibi bir olgu, kurgu oluşturması zor gibi görünüyor.”
Amerika’nın en liberal iki demokrasiden biri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Muhittin Ataman, Amerikan tarihinde ilk defa belli bir grubun hukukun dışında hak aradığını vurguladı:
“Amerika , İngiltere ile beraber diğer devletleri liberal demokratik kurumların geliştirilmesi konusunda teşvik eden bir devletti. Ancak son yaşanan hadisede Biden bunun açıkça bir kalkışma olduğunu söyledi. Bazıları bunun bir darbe olduğunu söyledi. Şiddet kullanıldı ve ulusal güvenlik tehdit altına girdi.”
ABD’yi nasıl bir gelecek bekliyor?
Prof. Dr. Yeşiltaş’a göre önümüzdeki günlerde ABD’de neler yaşanacağını Trump’ın tavrı belirleyecek.
“ABD’de yaşanan gösteriler dâhilinde Joe Biden yönetimi tarafından belirli bir gruba, bir tavır ortaya konursa gösteriler ve şiddet derinleşebilir. Önümüzdeki 14 gün boyunca, Trump’a yönelik azledilme sürecinin yeniden başlaması gibi bazı söylentiler var. Eğer bu durum yaşanırsa gösteriler şiddetle artabilir. Trump’ın tavrı çok önemli.”
“Türkiye 15 Temmuzu yaşadığında rahatlıkla iki tarafı sükûnete davet etme veya darbecileri sanki normal muhatapmış gibi kabul eden ve sonrasında da darbecilere bu yönde muamele etmeye devam eden bir Amerika söz konusuydu. Büyük bir ihtimalle bundan sonra diğer devletleri biraz daha anlamaya çalışan bir tavır takınır diye düşünüyorum. Bundan sonra Amerika’nın bazı ülkelerde benzer tavır takınanlara daha gerçekçi bir bakış ile bakacağını düşünüyorum.
Türkiye’yi ne Amerika ne de bazı batılı ülkeler anlamıyordu. Meclis bombalanıyor dediğimizde meclis bombalamasının ne demek olduğunu bilmiyorlardı. Son olayla ilk defa Amerika’nın içinde bir grup meclisi bastı. Onlarca insan yaralandı. Yani Amerika’da kamu düzeni kavramı bugün dünden daha iyi anlaşılmaya başlandı.”
"Trump’ı iktidara getiren zemin kolay kolay kalkmayacak"
Doç. Dr. Köse ise yaşananların Amerikan tarihi açısından sıradan olaylar olmadığını vurguladı:
“Bundan sonraki dönemde Amerikada Trump’ı iktidara getiren zeminin kolay kolay ortadan kalkmayacağı kanaatindeyim. Aksine bunun alternatifi olan Trump’ın temsil ettiği radikal kesimin muhalifi bir sol radikalleşmenin de zemini olduğunu düşünüyorum. Nitekim Antifa gibi Trump karşıtı radikal gruplarında son dönemde aktif olduğu görülmekte. Bu olay dünya siyaseti açısından yeni bir döneme girdiğimizi gösteriyor. Post-liberal diyebileceğimiz bir döneme girdik. Bu dönemin çok daha yakından takip etmemiz gereken bir dönem olduğunu düşünüyorum.”