Eserlerden Esintiler/ Sahabe İklimi/ Muhammed Emin Yıldırım
Sahabe efendilerimiz, (Radiyallahu anhum ecamian) Resulullah’ın (SAV) yol arkadaşları, gönül dostları; davasına malıyla, canıyla, tüm benliğiyle kendilerini vakfedenler, sohbet arkadaşlarıdır onlar. Onlar vahyin gözetiminde yetişen, Allah’ı (C.C.) razı eden, Allah’tan (C.C.) da razı olan, “Vessabikuna ilal hayrat! (Hayırda yarışın!)” ayetinin sırrınca en önde koşarak i’lâ-yi kelimetullah maksadıyla diyarları ve dahi gönülleri fethedip bizlerin İslam’la müşerref olmasına vesile olan, yüce ruhlu şahsiyetlerdir.
Rabbimiz ilahi kelamla, usvetun hasene olan sevgili Peygamberimizi (SAV), Peygamberimiz de insanlar içinden çıkarılmış en hayırlı ümmeti, ashabı terbiye etti. Ve her biri farklı mizaç, karakter ve faziletleri olan o yüce şahsiyetler, önce çağdaşları olan sahabelere, tabiine, nihayet tüm insanlığa yol gösteren birer yıldız oldular. Zira onlar, En Güzel’in(SAV), en güzel örnekleriydiler.
Ashab-ı kiramın hayatlarını okuduğumuzda, gözümüzde efsanevi şahsiyetler canlanır. Hakikaten aklın aciz kaldığı bir hayattır, onların yaşadığı. Ancak Rabbimiz, sırf bir süper kahramana bakar gibi hayran olmak için değil, ideal kulluğun ete kemiğe bürünmüş haliyle temsiliyeti için onları bize örnek gösterir. Zira onların izinde yürüdükçe, onları öğrendikçe adımlarımıza ayar çeker, kulluk yolundaki yürüyüşümüzde en üst mertebe olarak onları belirleyip, onların vardığı o güzelliğe varmanın gayretini veririz. Binbir türlü derdimize, hastalıklarımıza, kusurlarımıza deva olsun diye ithal rol modeller aradığımız fakat sıkıntıları gidermek yerine çoğalttığımız bir hakikattir. Oysa muhtaç olduğumuz deva, Rabbimizin “insanlar içinden çıkarılmış en hayırlı topluluk” olan sahabede mevcuttur. Zira onlar, Anadolu da dahil olmak üzere çorak toprakları İslam’ın aşılayıcı tohumuyla gül bahçesine çeviren şahsiyetlerdi.
Ve Anadolu… Anadolu, binlerce yıldır nice medeniyetlere ev sahipliği yapan bir medeniyettir. İklimiyle, coğrafyasıyla, insanıyla, sosyal hayatıyla nev-i şahsına münhasır bir mozaiği vardır. Anadolu ilk kez, Hz. Ömer’in hilafeti gibi çok erken bir vakitte, İyad bin Ganem komutasındaki İslam ordularınca fethedilmeye başlamıştır. Yani her bir toprağında sahabenin ayak izleri vardır. O günden bugüne değin Anadolu, sahabenin attığı imanın tohumlarının kökleştiği, İslam’ın beşiği, sarsılmaz kalesi olmuştur. Bizler de asırlardan beridir bu topraklara İslam’ın nuruyla ruh veren o yüce şahsiyetlerin vesilesiyle İslamla şereflenmişiz. Onları, miraslarına sahip çıkmak adına birçok menkıbemizde anmış, İslam davası adına çektikleri çilelere ağlamış, zaferleriyle şerefyab olmuşuz. Kahramanları, Hz. Ali, Halid, Ömer, İyad, Muaz, Bera (Radiyallahu anhum ecmain) olanların, süper kahramana ihtiyacı yoktur zira. Ancak menkıbeler de çocuk uyutmak için değil, adam uyandırmak, harekete geçmek için okutulur. Ebu Eyyub el Ensari’nin 90 küsur yaşına rağmen Peygamberin müjdesi olan İstanbul’un fethi için can attığını ve bu uğurda can verdiğini menkıbelerde duyan Selahaddinler, Alparslanlar, Ertuğrullar, Fatihler neden boş durmamış, gaza ateşiyle harlanmış, oradan hesab edelim.
Sahabeleri anmak, anlamak ve onlarla yeniden Allah'ın bizden istediği kulluğu hayatlarımızda diriltme adına gayret gösterenlerden birini ve eserini ele alacağız bu yazımızda. Siyer Vakfı kurucusu Muhammed Emin Yıldırım Hoca’nın Türkiye ve Kıbrıs’ta düzenlediği 82 İl, 82 Sahabî adlı konferanslarının özü ve özeti olan 4 ciltlik En Güzel Örneğin (SAV) En Güzel Örnekleri “Sahabe İklimi” kitabının I. cildini ele alacağız. Hoca, her gittiği ilde ya o ile medfun olmuş, ya oradan geçmiş, ya da o şehrin kimliğine uyan; kısacası orayla bir şekilde irtibatı ve iltisakı olan 82 örnek sahabeyi ele almış. Sahabiyi ele alırken kronolojik bir yaşam öyküsü anlatmak yerine, o sahabeden hayatımıza aksedecek ne gibi örneklikler bulunur, bize ne mesaj verir, ona yoğunlaşmış. Bazen o sahabenin bilinmeyen bir yönünü öne çıkarmış, bazen yanlış anlaşılan özelliklerine değinmiş, doğrusunu aktarmış, bazen uyumsuz gibi görünen nice özelliklerin üleştirmiş. Hepsinin sonunda bize, o sahabeden alacağımız dersler ve ibretleri barındıran en az 5 veciz ifade ile maksadını hasıl etmiş. Bir sahabeyi anlatırken sadece o sahabeyi anlatmakla kalmayıp, onunla bir şekilde iltisakı ve irtibatı olan diğer sahabelere de değinmiş ki, diğer derslerde anlatacağı vakit irtibat kurulabilsin. Bu yöntem, dersleri devamlı takip edenler için hoş ve sağlamlaştırıcı bir tekrar, sadece belirli sahabeye yoğunlaşanlar için de diğer sahabelere merak salmaları adına güzel bir kamçılayıcı olmuş açıkçası.
Rabbim nasib ederse, mahiyetini ve üslubunu ele aldığımız kitabın, gelecek yazımızda muhtevasından bahsedeceğiz.
Rabbim kitaptan ayırmasın!
Abdullah Ayyıldız/doğruhaber